Puantiye aşkı Haftasonu kahvaltısı Meyvelerin dansı ile günün ortası aydınlansın, tabletten yayınlanan bu yazı kısacık da olsa kafaları dağıtsın :)
Hayat Devam Ediyor
Dün işyerine döndüm… Acının derinliklerinde kıvranırken o sıradan, rutin hayatın insana nasıl keyifli gelebileceğine şahit oldum bir kez daha. Yoğunluğun içinde bulmak kendimi; iyi geldi diyebilirim yani. Kafam her boş kaldığında geçmişin izlerinden birşeyleri kurcalarken, düşünmeye fırsat bulamamak sanırım şu dönemde en çok ihtiyacım olan şeylerden biri… Zaten bu aralar eşimle pek evde duramıyoruz, durmak istemiyoruz. Kafamız dağılsın, hava alalım diye dışarı çıkıp duruyoruz sürekli… Hep de farklı şeylerden bahsetmeye çalışıp konuyu en alakasız noktada anneme getirip amacımızdan sapıyoruz. Evde benim tüm lambaları açıp odadan odaya korka korka geçtiğim, uzun süre sesim çıkmayınca eşimin panikle beni aradığı gibi örnekler dikkate alınırsa bizim sabaha kadar sokakta yanyana durmamız, ruh sağlığımız açısından sanırım şu andaki en doğru hareket… Bugünler de geçecek, biliyorum gerçi… Ben 15 yaşında babamı kaybettim, neredeyse bir sene boyunca annemle babamın yatak odasına giremedim, hâlâ da uykusu esnasında horlayan kim varsa hiç acımam, dürter, uyandırırım uykusundan. Babamın ölümünden miras…
Hafiften Tatil Modu…
Şurda ses vermek için birkaç saatim kaldı, farkındayım. Bilgisayarımı açtığımdan beri o hobi projesi senin, bu hobi projesi benim; dolanıp duruyorum… Gûya seyretmek yerine aktif rol almak istemiştim bu projeler içerisinde ama neeerrdeee! Öyle güzel şeyler yapıyorlar ki; ağzım açık bakakalıyorum her birine… Hepsini denemek istiyorum ve linkler arası bir yolculuğa çıkıyorum farkında olmadan… Sonra hepsini denemek istediğimle kalıyorum, o ayrı – misâl bugün olduğu gibi :)) Eh, şimdi de ben uykulu gözlerle yan odaya geçip “Merhaba keçelerim, kumaşlarım, dikiş makinem; ben geldim” desem onlar beni aralarına alırlar, bilirim bilmesine de şu saatler pek verimli olmaz kimseler adına, onu da bilirim; oraya bir dalarsam şu kısacık zaman diliminde bir türlü tatmin olmam, herşeyi yarım bırakıp kendimi yatağa atar, üstelik yapmaya başladıklarımı tamamlayamamanın verdiği rahatsızlıkla bir de mutsuz olurum daha da kötüsü… Bir de ertesi gün işyerinde sürekli onları düşünür, dururum :))) En iyisi, hiiiç bulaşmamak; iki çocuk annesiyim, dikiş dikerim,…
“Digital Scrapbooking” de Neymiş? : )
Gün geçmesin ki farklı birşeye heves etmeyeyim. Şimdiki konum da “digital scrapbooking”. İki gündür akşamları evde kendimi dijital kağıtlar, bantlar, resimler araştırıp bilgisayarıma kaydederken buluyorum. Öyle boş birşeyle uğraşıyormuşum hissi var ki yalnız içimde, zamanımı onlara harcarken hissettiğim suçluluk duygusunu tarif bile edemem :) Tam bilgisayarın karşısında üst üste duran kumaşlar ve fermuarlara öpücükler atarak yapıyorum bu işi hem de :)) En son gözlerim acırken bıraktığım resimlerde hâlâ aklım mesela… Arama motoruna birşey yazınca Google Amca’ nın karşıma çıkardığı tüm sayfalara bakmaya çalışma gibi bir hastalığım var benim :) Ya aradığım asıl şey 28. sayfada ise, ben 3. sayfada arama sonuçlarına bakmayı bırakır da onu kaçırırsam? :)) Ya da oralarda bir yerde daha güzeli var ve benim kendisini keşfetmemi bekliyorsa? {Elindeki ile yetinmeyi bilmeyen, gözü hep daha fazlasında, daha güzelinde olan insan modeli} Okuyup resimlere bakmakla iş hallolsa yine anlayacağım. Yeni bir kelime mi gördüm okurken, bilmediğim birşeyle mi karşılaştım;…