Benim bir elbiseye ya da bir ayakkabıya fahiş bir rakam ödediğim öyle kolay kolay görülmez; ama on ayakkabıya o rakamı ödediğim sıklıkla görülür :) Kısaca benim için önemli olan niceliktir bir bakıma. Elimdeki paraya ne kadar çok hoşuma giden şey bulur ve alırsam, o kadar “başarmış” görürüm kendimi *-* Ne başarıyorsam bu arada :))) O yüzden pazarlar, indirim reyonları benim için bir cennettir adeta; sepetleri eşelemek, ne alırsan 5 TL standlarında kapış kapış olayına girişmek… Etiket fiyatının yüzde bilmemkaç altında birşeyler almak alışverişin benim sözlüğümdeki karşılığı olsa gerek :) Gerçi hangi bayanı indirimler, yarı fiyatına satışlar, %70 indirimler cezbetmez ki diyerek anlatmaya başlayayım ufaktan… Öyle güzel ki o “İNDİRİM” yazısını mağaza vitrininde görmek… Adeta çağırıyor insanı içeriye… Evet, bazen kandırdıkları da oluyor, orası da bir gerçek. Camda “Ne alırsan 10 TL” yazıyor, içeri giriyorsun “20-30-40 TL” derken bir bakmışsın, indirimli fiyattan eser yok :) Öyle olunca sinirleniyorum zaten ben, alacağım…
Ferforjeden
“Benimle gelir misin?” diye sordum. Kabul etti. Dünyalar benim oldu. “Biliyorsun, değil mi?” dedi, “Ben sadece basit bir mumluğum.” “Evet, biliyorum” dedim. “Basit ama zarif bir mumluk. Asil bir duruşun var. Her an canlanıp kabarık eteğinle balonun yıldızı olmaya adaymışsın gibi.” “Nasıl bir mumum olacak peki benim?” diye sordu sonra. “Sürpriz olsun” dedim. Eve gelince hemen yer açtım bu ferforje hatuna. “Şimdi söyle bakalım, ne işe yararsın sen?” “En güzel mumlarını sergiler, evine renk katarım” dedi. “Yanılıyorsun” dedim :) “Evet, bir mumu taşımak pekala asil görevin olabilir. Gayet de amacına uygun şık bir alternatifsin, göz kamaştırıyorsun girdiğin ortamlarda.” “Yalnız düşündüm de, inci kolyem sana çok yakışacak. Bir deneyelim, bakalım…” “Peki, ya küpelerim?” “Öyle bakma yüzüme şaşkın şaşkın :) Etiketine mumluk yazmışlar diye sonsuza dek öyle kalacağını mı düşünmüştün? Zaten insanlar değil mi nesnelere bir anlam yükleyen, sonra o anlam kıstasları içerisinde hayatı kendilerine dar eden? Aman şimdi felsefeye ne gerek…
Yüzüklerin Efendisiyim :)
Eskiden yüzük takamazdım. Çok hoşuma giderdi görünce ama birkaç saat parmağımda durur, sonra da fırlatır atardım o yüzüğü parmağımdan. Sanırım bunda kıvırcık saçlarıma takılmaları da etkili :) Saçlarımla çok oynadığımdan bukleler arasında asılı kalan parmaklar pek işime gelmiyor haliyle :)) Nişanlandıktan sonra da yüzüğe alışmam epey vaktimi almıştı; kaç kez evde unuttuğumu bilmem :) Zamanla kaynaştık neyse ki… Ve sayesinde ben yeni yüzüklere de yelken açmaya başladım… Parmaklarım ince olduğundan gösterişli yüzükler kendilerini pek bir gösterdikleri için (!) minyatür (kendim gibi) yüzüklerle daha rahat ediyorum. Geçen gün de evimin yolundaki mağazada bu yüzükleri tanesi 5 TL’ ye bulunca bir değil, on tane almışım nerdeyse!! :D Ama hepsini bir günde almadım, yolumun üzeri olunca her uğramamda farklı bir yüzük keşfedip hepsini koleksiyonuma kattım. Tamam, hepsini değil; yarısından çoğunu :)) Bakalım neler almışım, dökelim şimdi yüzüklerimizi… Tabii sonra bilelim sizin de favorinizi :)