Günlerden Pazartesi… Şirketteyim. Telefon çalar. Arayan danışmadaki arkadaşımdır: – Demet, gönderilecek kargon vardı sanırım… Çekilişteki hediye paketidir gönderilecek; kaptığım gibi danışmada alırım soluğu. Kargoyu teslim etmeden önce gönderim adresine tekrar göz atmayı da ihmal etmem tabii. Malûm, damarlarımda pimpiriklik dolaşır benim :) Kargoyu bırakır, masama dönerim. Birşey dürter beni, yerimden kalkarım tekrar ve kargoyu teslim alan görevliye yönelir, şöyle derim: – Ödemesini ben yapıyorum, not düştünüz, değil mi? Başıyla onaylar ve kargo poşetinin üzerindeki “P.Ö.” harflerini gösterir. Peşin ödeme ibaresini görürüm ama yine de rahat etmez içim. Üstüne şöyle derim – ne gerek varsa: – Karışıklık olmaz, değil mi? Gidip de karşı tarafta ödeme filan istemezsiniz yani? Gönderdiğim bir hediye olduğundan karşıda ödeme istenirse çok ayıp olur… Aynen böyle söylerim, sanki ilk kez kargo gönderiyormuş gibi… Ödemeyi o an yapamamak rahatsız ediyordu sanırım beni; adresten teslim aldıkları için faturayı bir ya da iki gün sonra getiriyorlardı ve tartmaları gerektiğinden tutarı…