havadan sudan

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Bugünlerde Demet

Yazı yazarken giriş cümlelerini bulmakta zorlanıyor – kafası çok dolu sanki… Haksız da değil hani; sürekli plân-proje peşinde beyin fonksiyonları… Evinde yılbaşı havası estirmek için ucuz maliyetli neler yapabileceğini irdeliyorken; Bir yeni yıl çekilişi yapası var blogunda ama ne hediye vereceğini bilmiyor… Sonra… Yeni yeni ürünler tasarlayıp yeni bir isimle duyurmak istiyor… “Artık kendin için üretmeyi durdur” diyor kafasının içindeki ses… Düşünüyor, çok düşünüyor,… “Yetişebilir mi acaba?” diye tartıyor bir yandan da… Bu aralar böyle… Hayatına dair kurallar belirliyor, sınırlar çiziyor,… Kredi kartsız hayatına kısa bir süre kalmasının heyecanını yaşıyor bir yandan… Daimi olarak vermesi gereken o 1 kiloya 1 kilo daha ekliyor ve artık 1+1=2 kilo vermek istiyor :) Hala 34 beden giyse de kendini kilolu hissediyor bu aralar nedense… “Evrenden Torpilim Var” kitabını ikinci kez okumak istiyor fırsatını bulup, onda yeni bir şeyler keşfedeceğine dair büyük bir his var içinde… Bol bol cam şişe topluyor, ne yapacağını bilmeden…

Haftasonundan Bir Demet

İnsan çalışınca Cumartesi – Pazar günlerinin kıymetini daha iyi biliyor. Ben ne zaman harcadığım saatlerin muhasebesini yapar oldum, ne zaman haftasonu kırıntılarından maksimum faydalanmaya çalışır oldum; hatırlamıyorum. İzmir’ deyken böyle değildim ama; onu çok net biliyorum :) Belki İstanbul’ un trafiği, yoğun temposu; belki zaman içerisinde genişleyen sorumluluklarımın çapı; belki 30 yaşına dayadığım merdiven; belki de bunların hepsi… Evet, bunların hepsi mahvetti beni dermişim :))) Tüm bu psikoloji çerçevesinde, Cumartesi günleri çalışmıyor olmamı bana bahşedilen bir lütuf olarak görüyorum. Mesai saatlerini de aslında 18.00’ den 17.00’ ye çekseler fena olmayacak ama neyse :)) Farklı firmalarda Cumartesi çalışmanın hazzına (!) vardığım için halime şükretmem gerektiğini çok iyi biliyorum *-* Böyle bir hazza şu an itibari ile nail olanların da tez elden bu duygudan men edilmesini can-ı gönülden diliyorum ;) Nasıl ki haftaiçi her akşam erken yatacağıma dair kendime söz verip de uygulayamazsam, haftasonu da erken uyanmak için kendime söz verip, sabah…

Kelimeler Olsun…

Sadece renkler olmasın bu kez, kelimeler olsun; hatta sadece kelimeler olsun… Çok şey yazmak istedim aslında günlerdir; ama açamadım bilgisayarı, çözemedim dilimi, atamadım üzerimdeki o miskinlik-negatiflik karışımı ruh halini… Az da olsa anlatacaklarım vardı hâlbuki… “Ben tatildeyim” bile diyemeden bitirdiğim bir tatilim… Yanımda her daim gezdirdiğim ama bir türlü deklanşörüne basmaya yeltenemediğim fotoğraf makinam… Kumaşların, dantellerin arasında kaybolmak isterken hiçbir sonuca ulaştıramadığım onca yarım-yamalak fikir… Aklım karışıktı belki de… Bitkindim öte yandan… Gündem yormuş da olabilirdi – farkında bile olmadan zihnime çöreklenen olumsuz düşünceler… Pek bir şey yapmadım aslında yazmazken ben… İşyerinde çalışmaya beş günlük mola vermişken belki de aynı ritüeldi yaptıklarım… Geç yattım hep, geç uyandım sonra, çokça dışarı çıktım, çok çok gezdim, hava aldım, yemek yedim – pasta da yedim, televizyon izledim, haftaiçi gündüz programlarına takıldım çaktırmadan, az da olsa kitap okudum,… Fena değildi aslında, fena değildi çoğunluğu evde geçen sessiz sakin saatler… Dinlendim dinlenmesine… Alarmsız uyandığım sabahları…

Kaldığımız Yerden Devam…

Söylediğim gibi; Cumartesi günü Singer teknik servisi geldi; yollarını çok da gözletmeden beklemediğim bir hız ve profesyonellikle sorunu hallettiler. Alışmışız ya millet olarak, birşeylerin sürekli peşinde koşmaya; birileri görevini lâyıkı ile yapınca şaşırıveriyoruz :) Velhasıl, dikiş makinem iyileşti; tahmin ettiğim gibi kayış kısmı ile ilgili “yağlanmamaktan” dolayı oluşan bir sıkıntı mevcutmuş. Aslında makineyi çok sık kullandığım dönemde yağlamıştım da görümcemden aldığım dersler itibari ile ama yetersiz kalmış anlaşılan; öğrenmiş oldum :) Ayrıca, makinenin motorunu yakmadan servisi çağırmayı akıl etmekle de kendimi takdir ettim :)) Eh, ne de olsa evin önemli bir üyesi kendisi; ruh sağlığımı besliyor çokça :)) Ve tahmin ettiğiniz gibi; dikiş makineme kavuşmanın sevinci ile ısınma turlarına başladım hemen *-* Tıkır tıkır dikebilmek, durmadan, makine zorlanmadan yola devam etmek… Ahhh… Ne büyük mutlulukmuş; yaşamadan bilmiyormuşşş insan… Belki sırf bu yüzden kumaşları kesmekten korkmuş bile olabilirim :)) O sevinçle hobi odasını darmaduman ettim yine tabii; neye saldıracağımı şaşırdım. Bebek…

Ses Veriyorum :)

Birkaç gün yeni yazı girmeyince beni merak eden var mı? :) Ben kendimi merak ediyorum da :)) “Ne oldu bu kıza?” diyorum; hâlbuki bir paragraf yazıp hemen çıkacağım diyerek destanlar yazmalıydı, değil mi? Aslında boş bırakmazdım, bırakmazdım ben buraları da – duyan da sanki aylardır yokum sanacak, altı üstü iki gün :)) – hazırda yeni yazılarım bile vardı da; yayınlamaya psikolojim pek müsaade etmedi. Havamda değildim, şekerim :)) Yorgunluk ve uyuşukluk hâli çöktü üzerime ansızın ve birkaç misafir, biraz uykulu sersem hâller derken haftasonunu getirmişim. Hııııh, neşem yerinde ama şimdi. Yarın Cumartesi ne de olsa *-* Tatilin en sevdiğim saatlerini yaşıyorum bu satırları yazarken. Önümde kocamaaan bir Cumartesi ve Pazar var ne de olsa. Doyasıya eğlen, coş durumları yani :)) En sonnn… Makası elime alacaktım, değil mi? Evet, aldım ve bıraktım :)) Dikiş makinesi naz yapmaya başladı şimdi de. Öksürüyor zavallıcık! Son çare, teknik servise koştum. Yarın Singer’ den amcalar…

İnşaata da Başlarım Ben Yakında…

Dün akşam kucağımda dizüstü bilgisayarım; tam yeni yazımın fotoğraflarını düzenleyeceğim. Birden sarsılınca alttan altan, neye uğradığımı şaşırdım ve istem dışı olarak bilgisayarın kapağını kapatıp “Deprem oluyor” diye bir feryatla ayağa fırladım. Beni sakinleştiren eşim olayın psikolojisini atayım diye “Hadi bir hava alalım” dedi, sonra da başladı bana gülmeye. Aklına takılan, neden o esnada bilgisayarı kapatmaya çalıştığım olmuş. Çok düşünceliyim; Allah korusun, ev çöker filan tepeme, bilgisayarım açık bir halde gümbürtüye gitmesin, değil mi? :) Şimdi kendime güldüğüme bakmayın siz, o an panikleyince insan ne yaptığını bilmiyor ki… İzmir’ de depreme alışmış bir bünyemin olması gerekirken hala her hissettiğim sarsıntıda dizlerimin bağı çözülüyor. En güzeli hissetmemek aslında; o zaman birilerinden duyduğunda sanki uzak bir yerlerde deprem olmuş da haberleri dinliyormuşsun gibi geliyor… Daha az tedirgin edici hiç değilse… Bir keresinde hiç unutmam, İzmir’ de iken bir deprem olmuştu da –gerçi orda sürekli sallanıyordum- sabah ofiste ayaktayım, elimde bir bardak çay var,…

Sohbet Muhabbet

Oooo, herkes tatillere gitmiş, boşlamış buraları, Çeşme’ lerden, Bodrum’ lardan sesler daha bir yükselir olmuş :) Ne o; ben tatile gidemiyorum diye nispet mi yapıyorsunuz bakayım :)) Öğretmen değilim ki; şöyle iki ay tatilim olsun, senemi de doldurmadım ki daha çalıştığım iş yerinde, en azından bir hafta kaçamak yapabileyim… Zor bir yaz olacak, belli, belli. Artık ben karınca misali çalışır, haftasonu tatilleri ile kendimi avutur dururum… Neyse ki yakınlarda Ramazan Bayramı tatili var da ucundan iki-üç gün; züğürt tesellisi gibi ona sarıldım ben de :)) Sonra Ekim’ in 18’ ine kadar dişimi sıkarsam; 14 iş günü yıllık izini hak etmiş oluyorum *-* Az kalmış, değil mi? Saydım biraz önce, tam 105 gün. Az kalmış deyin, az kalmışşş… Şu an deniz kenarında güneşlenemeyenlerle sohbet edelim biz de madem. Eğer siz bol güneşli bir tatil yüzünden bu yazıyı rötarlı okuyanlardansanız, hemen şimdi bir aynaya bakın, yanık teninize iltifat edin, dinlenmiş bedeninizi kucaklayın…

İyi Haftalar :)

Kendisine hobi odasında hayat bulan Cumartesi günüm, Pazar günü bir arkadaşın düğünü ile noktalandı. Detaylar bol fotoğrafla birkaç güne kalmaz burada diyerek hepinize neşe dolu, stresten uzak, cici bici bir hafta diliyorum :) Enerjiniz bol olsun arkadaşlarım *-* Not: Yukarıdaki fotoğraf, düğün kombinimden minik bir kare… Şu aşamada kombin demeye bin şahit ister ama neyyse :))) Eşimin çekebildiği kadarıyla daha fazla detay taşımaya çalışacağım. Çekebildiği kadarıyla diyorum; çünkü makineyi elinde sürekli olarak sarsıntıya uğrattığı için 10 fotoğraftan 9′ u fire vermiş neredeyse :)) Kendisine biraz ders vermem lazım :p

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme