Yıllaaar yıllaaar önce İzmir’ de Adil Işık’ tan aldığım bir kot eteğim vardı; yırtmaç derinliği sebebi ile pek giyemediğim, yırtmacını kapatsam giyince içinde yürüyemeyeceğim bir etek olur kendileri :) Dolabımda o kadar çok bekledi ki giyilmeden; artık onu farklı bir amaç için kullanmamın vakti gelmiş de geçiyordu. Eh, ne yapalım; o da biraz daha giyilebilir bir parça olsaymış, etrafta İzmir havası estirmek yerine :)) Ama ahı tuttu sanırım eteğimin; yılların hatrı vardı aramızda, bozuldu sanırım bana; ki ben kot çantaya dönüşüm projemi tamamlayamadım. Keçe kırpıntılarından kestiğim kalplerle aşıklar teması işlediğim, sürahinin içinden arakladığım boncuklarla da biraz daha süslediğim çantam, ne içine astar dikmeme izin verdi, ne de askılarını eklememe… Makinenin ağır aksak bir hal içine girmesinin sinirlerimi zıplatması, etekten artan kot kumaşının yetersiz kalması derken tahammül sınırımın uç kısmında bıraktım onu odada bi’ çare ve sakinleştiğim bir zaman aralığında çalışmamı tamamlayacağıma dair kendime söz verdim. Size de söz vereyim de…
Elbiseden Eteğe Dönüşüm
Geçen yaz Beşiktaş Çarşısı’ nda uzun bir elbise beğenip almıştım. Fiyatı 10 TL idi. Kabine girip giy-çıkar yapabilmek için yeterli zamanım olmadığından aynanın önünde elbiseyi sağa sola çekiştirip “Aman zaten standart bedenmiş” diyerek poşete attığım giysilerden biri olur kendisi. Aynı zamanda eve gelip de denediğimde pek de umduğum sonucu bulamadığım, buna bir hal çare bulunur diyerek dolabımda özenle sakladığım bir parçadır; öyle ki bakın bir sene olmuş *-* Elbise, boyundan bağlamalı, göğüs altından bollaşan, uzun, hatta bana göre çok uzun bir model-di :) Yazları bu tarz kıyafetler işe giderken tercihim oluyor; çünkü elbise giyeceğim günler yataktan 5 ila 10 dakika daha geç kalksam da işe zamanında yetişebiliyorum :)) Kombinlemesi öyle kolay ki; düşüneceğiniz tek şey birkaç parça aksesuar, ayakkabı-çanta oluyor… Hatta şunu da itiraf edeyim yeri gelmişken; işe gideceğim bir yaz sabahı uyuyakalmışsam, dolabımda elimi attığım ilk şey bu elbiseler oluyor – hişşt, aramızda ;)) Elbisenin göğüs altından bollaştığını söylemiştim,…
Benim Sushico Kutularım
Sushico Çin, Japon, Tayland gibi Uzakdoğu kültürüne özgü yemekleri bulabileceğiniz bir restaurant; bilenleriniz vardır mutlaka. Gerçi ben yemeklerini bilmem, zaten bu yazıyı yazmadaki amacım da bu değil :) Bildiğim bir şey varsa; kutuları şahane :) Yemeklerini bir kez bile yemeden kutularının tadına nasıl baktığıma gelince; Malum, Japon firmasında çalışıyorum; hal böyle olunca Japon yemekleri ağır baharat kokuları eşliğinde sık sık ofisime uğrayabiliyor :) Yine bu kokular eşliğinde bir gün öğle yemeğine çıkarken ne gördüm, bilin bakalım? Bir tane güzelim kutuyu kağıt çöpüne atmışlar; üzerinde de ışıl ışıl Sushico baskısı :) “Kıyılır mı hiç bunlara! Verin onları bana” deyip el koydum hemen tabii; o gün bugündür de her Sushico siparişi sonrası tüm kutularını toplamaya başladım :)) Şimdi fırsatını buldukça çekmecelerde, masamda muhafaza ettiğim kutuları birer birer eve taşıyorum :D Tam çöpçüyüm, değil mi :))) Bunları ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yok ama .* Kimisini kumaşla, kimisini yapışkanlı kağıtlarla kaplar;…
Kutu Süslemeleri
Bu kutuları İstinye Park’ taki Macro Center’ dan almıştım; daha doğrusu şeker ve çikolataları demem lazım ama ben kutuları için almıştım zaten onları :)) Biri kalp, diğeri daire şeklinde kutularım sonunda süslendi – püslendi ve yerlerini aldılar :) — Kırmızı çiçeği hatırlayanlar olacaktır; kırmızı renkli astar kumaşını yakarak yaptığım çiçeğim kutunun üzerine kondu :) — Daire şeklindeki kutunun üzerini ise elimdeki kordonu yuvarlayarak geri dönüştürdüm :) İster sevdiklerinize minik birer hediye kutusu olabilecek, ister evinizde dekoratif birer obje olarak kullanılabileceğiniz şık alternatifler… Bu ebatlardaki kutuları fazlası ile Macro Center’ da bulabilirsiniz, bir yandan şekerlerini yiyip diğer taraftan kutuları süslemek sizlere de hoş vakit geçirtecek eminim ;)