Haziran biterken bu ay çektiğim fotoğrafların bir kısmından kolaj hazırlayayım dedim; zira bu ay hem Canon’ umla hem de cep telefonumla bol bol fotoğraf çekip durdum :) Sanırım Temmuz itibariyle şimdiki gibi vaktim olmayacağından olsa gerek; gün ışığını bulduğum her dakika mümkün mertebe birşeylerin fotoğrafını çekerek geçirdim. Gerçi hal böyle olunca, ıvır zıvırlara düşkünlüğüm de tavan yapıp beni Ikea, English Home gibi mağazalara alışverişe sürüklese de pişman değilim – yine olsa yine yaparım :)) Temmuz ayını İzmir’ de karşılayacağım, iş sebebiyle 3 günlük bir şehir değişiminin hayatıma güzellikler getirmesini dileyerek bir gün önceden de olsa ben Haziran’ ı uğurlayayım diyorum ^_^ Yarın itibariyle çanta hazırlığıydı filan derken, ben Temmuz moduna girerim zaten :) Bu arada, dikkat ettim de; bu ay bloğumu o kadar çok ihmal etmemişim – kendimi tebrik ediyor, sürekliliğinin olmasını temenni ediyorum :)) Şimdi sizi bu ay çektiğim fotoğraflardan oluşan kolaj çalışması ile başbaşa bırakayım; çoğu Instagram hesabımda…
Fotoğraflar, Fotoğraflar : )
Instagram’ a fotoğraf eklemek iyi, hoş – oldukça hızlı, kullanımı pratik de fotoğraf kalitesini çok düşürüyor yahu :/ Ben ağırlıklı olarak arka fonu beyaz kullandığımdan bir de, beyaz renk bir bakıyorum IG’ ye yükledikten sonra, krem olmuş, gri olmuş kimi zaman… Kaç kez yüklediğim fotoğrafı silip tekrar tekrar ışık ayarlarına baktığım oldu ama yok, fotoğraf Instagram’ da işlendikten sonra bu şekilde renk kayıpları oluyor maalesef. Hele benim gibi aynı fotoğrafın dizüstü bilgisayarda, masaüstü bilgisayarda, telefonda, tablette nasıl gözüktüğünü açıp kontrol eden ve aradaki farkları kıyaslayan bir “manyak” varsa, bazen Instagram kabus olabiliyor haliyle :)) Neyse, hal böyleyken ben de ses veremediğim dönemlerde çektiğim, elimde biriken fotoğraflarımı bloğuma da taşıyayım da fotoğraflar orijinal halleriyle sayfamda boy göstersin :) * * * Bu yeşilin her tonunu çok seviyorum. Mint yeşili, su yeşili, nane yeşili diye geçiyor sanırsam. Almayacağım bir şeyi sadece bu renk tonlarında olduğu için satın alabilirim – örnek oje :)…
İzmir’ de Bir Fotoğrafçı
Enis, üniversiteden arkadaşım ve benim gibi İzmir’ i terk edip İstanbul’ a gelenlerden değil :) Son dönemlerde sosyal medya üzerinde paylaştığı birbirinden harika fotoğraflar dikkatimi çekince öğrendim ki; sektörü bırakmış ve kariyerine fotoğrafçılık yaparak devam etmeye karar vermiş. Tabii bu kararı alalı 3-4 sene geçmiş de benim yeni haberim oldu :)) Çok da yerinde bir karar vermiş diyerek sizi Enis’ in fotoğraf sayfasına davet etmek isterim – kendisi İzmir’ de ikamet etmekte olup şu anda doğum günü ve düğün başta olmak üzere birçok kategoride profesyonel olarak fotoğraf çekimleri yapmakta. Hele bir de tatlı mı tatlı kızı var ki; hemen bu yazının altındaki güzellik fazla söze gerek yok diyor :) Uzun sözün kısası, İzmir’ li olup da bu satırları okuyanlar, fotoğrafçı ihtiyacı olanlar – bugün olmasın, ilerde olur belki – kime güvenebilirim, en özel günümün karelerini kime emanet edebilirim diye düşünenler; bu yazı benden size Demetoloji tavsiyesidir – not edin bir…
Kırmızıdan Göründüler Bana : )
Geçtiğimiz Cumartesi günü yorgun bedenim uykuya teslim olup da ben bir kare bile fotoğraf çekme fırsatı bulamayınca Pazar günü kendimce erken bulduğum bir saate alarmımı kurdum :) Tamam, alarm çaldıktan sonra bir saat ileriye tekrar ötelemiş olabilirim ama bu fotoğraf çekmeme engel değildi :) Zira, Pazar olduğunun bilincine varıp tekrar uyuma isteğimi göz önünde bulundurarak ayarlamıştım alarmımı :)) Böyle kendimle müthiş bir işbirliği içindeyimdir :))) Pazar gününe alarm kurup uyanmanın amacı uyuyan kocama kahvaltı hazırlamaktı demeyi çok isterdim ama avcunu yaladı :)) Hedef; aramıza bir ay önce katılan, beyaz renkli minik Ikea masamın üzerinde çakma yılbaşı masası kurmak ve onun fotoğraflarını çekmekti :) Çakma diyorum; çünkü ortada yemek filan yok :)) Sadece tabaklar, çatallar filan :D Beni öyle abuk bir halde bir halde fotoğraf çekerken gören eşimin yorumu “Sen delisin” iken siz şimdi beni okumaya devam etmek için anlamlı bir sebep bulmaya çalışıyorsunuzdur eminim orda :))) Neyse, Ikea masası diyordum…
Fermuar Dikmek Diye Birşey Vardı : )
Koca hafta boyunca ha bugün yazdım, ha yarın yazacağım derken Cuma’ yı getirdim neredeyse… İyi haftalar dileyemeden iyi tatiller dilediğim bir durum söz konusu oldu ama bu seferlik de böyle olsun, kusura bakmazsınız, değil mi? :) Bugünlerde çok fazla şeye ahtapot gibi yetişmeye çalıştığımdan olsa gerek dağıldım sanırım… Ufaktan Etsy dükkanımı aktif hale getirme kararı aldım; malûm stoklarım doldu, taşıyor :) Hangi ürünleri koyayım, nasıl yapayım derken; diğer taraftan fotoğraf blogumla alakalı yapmak istediklerim beni bir köşeye sıkıştırmışken ben hâlâ çarpı işi projelerinden payıma ne düşürebilirim telaşı içerisindeyim *-* Haftaya da Deren bebeğimizin doğumgünü var, el emeği-göz nuru cici kızımıza ne yapabilirim düşünceleri sardı dört bir yanımı :) Doğumgününe sayılı günler kala son birkaç günü iyi değerlendirmem lâzım *-* Hem de doğumgününün fotoğrafçısı olaraktan büyük sorumluluk hissediyorum kendi içimde :) Fermuarlara sarmıştım ya bir dönem; hani sürekli kozmetik çantası görünümünde mini mini birşeyler dikip sıra sıra diziyordum burda *-* Hatta…
Geldi Kış Ayları…
Artık Aralık ayı gelmeden içim kıpır kıpır yeni yıl süslemelerine gidiyor elim. Bunda yabancı blogların etkisi de yadsınamaz tabii… Onların o ışıl ışıl fotoğraflarını, süslemelerini gördükçe kendi çapımda birşeyler yapmak için harekete geçerken buluyorum ben de kendimi. Zaten özellikle geçen yıldan beni tanıyanlar son güne kadar her bulduğum zamanı yeni yıl temalı çalışmalara ayırdığımı çok iyi bilir :) Yalnız yap, yap, nereye kadar… Her geçen yıl elimde artan yeni yıl süslemeleri ile ben birkaç seneye kalmaz evde geniş çaplı parti organizasyonları yaparım gibime geliyor – özellikle kırmızı – beyaz uyumu içerisinde :) Bu sene Ikea’ nın şu anten görünümlü ayaklı aparatına sardım… Hem fiyatı ucuz, hem de görünümü o kadar hoşuma gitti; ki önce bir tane, daha sonra dayanamayıp iki tane daha aldım :) Fotoğraflarını çektiğimde neyden bahsettiğimi anlayanlar olacaktır; hatta ben fotoğrafını çekene kadar siz buradan bir bakın :) Eminim Ikea’ da gezinirken rastlayıp da dayanamayıp benim gibi alanlar…
Çocuklar Gibi Şendik : )
Bu tatilde birbirinden tatlı üç minik model eşlik etti fotoğraf makinemle bana… Bizim için giyindiler, süslendiler, püslendiler… Gerçi arada fotoğraf çektirdiklerini unutup kendilerini oyuna kaptırdılar ama olsun… Ben çokça peşlerinden koşup onları yakalamaya çalıştım; o kıpır kıpır hallerinde çok kolay olmasa da o eğlenceli anların çoğunu fotoğraf albümümüze ekleyebildik :)
Siyahlar İçinde
Bayram tatili bitti ve koca tatil boyunca TTNET’ in çözümleyemediği sorun sebebi ile bilgisayarımdan internet bağlantım sıfırlandı. Şu an da interneti yavaş-mavaş mobil bağlantım üzerinden çekerek bu yazıyı giriyorum. İnternetimin de ne zaman geleceği meçhul olmakla beraber tüm planlarımı altüst eden sevgili internet sağlayıcıma da buradan teşekkürlerimi sunmadan edemiyorum! Neyse.. Bu tatil bol bol fotoğraf çektim – çekindim :) Önce dikiş projelerimde astar olarak kullanmayı planlayarak aldığım siyah penye kumaşın fotoğrafta fon olarak kullanılmasıyla elde ettiğimiz sonucu paylaşmak istiyorum *-* Sağdan soldan kumaşı duvara bantlayarak her ne kadar görüntü kirliliği yaratsak da, “Aman bu kumaş duvarda fazla asılı kalmayacak” diye panikleyip dursak da ben buna dikiş ve fotoğraf aşkının birbirine olan sonsuz desteği diyorum :) Hem arka planda ne olduğunu ben söylemesem bilemezdiniz zaten, değil mi? ;) Ve atlamadan, kullanılan tüm aksesuarlar H&M yeni sezon olup, sadece birşeye bakacağım diye mağazaya girip eşimin bakışlarıma dayanamayarak aldığı hediyelerdir – sağolsun *-*…