english home

5 Yazılar Ana sayfaya dön

Yine Yeniden English Home

Mağazada ilk gördüğümde tutulmuştum bu aynaya; sağını – solunu saran yapraklar, çiçekler arasında yansımamı görmek tarif edilmez bir duyguydu… Sanki altın bir de tarak vardı diğer elimde *-* “Benim olmalıydı” derken tükendiğine şahit oldum bir gün; birinin kenarındaki çizik, başka birinin üzerindeki bir çiçeğin gözüme batması derken kaçırmıştım onu… Kuşlu bir mumluk vardı bir de, değişik ebatlarda öyle sevimli gözüküyorlardı ki gözüme… Derken bir şamdan dikkatimi çekti başka bir ziyaretimde… O kaçırdığım aynanın sanki ikizi gibi yapraklı, çiçekli görüntüsüne baktığımda kendimi büyülü bir akşam yemeğinde hayal ediyordum istemsizce… Sonra bir gün o ayna başka bir mağazada tekrar çıktı karşıma… Hafif bir çizik vardı yine gözüme batan ama stokta kalan sonuncuydu, dedim içimden “Belki de beni bekliyor oracıkta”… O zaman bu özlem bir “S O N” bulmalıydı artık… Yalnız birini alsam diğerinde aklım kalacak, en iyisi üçünü de kapıp kararımı değiştirmeden kasaya yürümekti hızlı adımlarla :) Öyle de oldu; erdim muradıma…

Farkındayım; “English Home” Müptelâsıyım : )

English Home mağazasının işyerinde burnumun dibinde olması sevinilecek birşey mi; bilmiyorum :) Çünkü ben düzenli olarak oraya uğrayıp başımı döndüren o mis kokular eşliğinde farkında olmadan alışveriş yapıyorum ve kendime engel olamıyorum :)) Bir gün, çiçekli bir askı öyle içimi açıyor; ki “Bir tane de benim olsa ne olur!” diyorum – hatta üç tane oluyorlar – çünkü öyle satılıyor :)) Başka bir gün, romantik peçeteler takılıyor gözüme; “Alırım ama kimseye kullandırmam” diyorum :) Bir gün dekupaj yapacağıma, o zaman kullanacağıma dair söz veriyorum kendime *-* Peki, ayakkabı kokularına ne demeli? Biri lavanta, biri gül… Ayakkabılığa koymaya kıyamam ki :) Ufak-tefek şeyler aslında hepsi, büyüklerinde de gözüm var ama hala kredi kartı yasağım var benim – irademe yenik düşersem bir daha toplayamamaktan korkuyorum, o yüzden şimdilik bu minik şeylerle kendimi avutuyorum :)

Ferforjeden

“Benimle gelir misin?” diye sordum. Kabul etti. Dünyalar benim oldu. “Biliyorsun, değil mi?” dedi, “Ben sadece basit bir mumluğum.” “Evet, biliyorum” dedim. “Basit ama zarif bir mumluk. Asil bir duruşun var. Her an canlanıp kabarık eteğinle balonun yıldızı olmaya adaymışsın gibi.” “Nasıl bir mumum olacak peki benim?” diye sordu sonra. “Sürpriz olsun” dedim. Eve gelince hemen yer açtım bu ferforje hatuna. “Şimdi söyle bakalım, ne işe yararsın sen?” “En güzel mumlarını sergiler, evine renk katarım” dedi. “Yanılıyorsun” dedim :) “Evet, bir mumu taşımak pekala asil görevin olabilir. Gayet de amacına uygun şık bir alternatifsin, göz kamaştırıyorsun girdiğin ortamlarda.” “Yalnız düşündüm de, inci kolyem sana çok yakışacak. Bir deneyelim, bakalım…” “Peki, ya küpelerim?” “Öyle bakma yüzüme şaşkın şaşkın :) Etiketine mumluk yazmışlar diye sonsuza dek öyle kalacağını mı düşünmüştün? Zaten insanlar değil mi nesnelere bir anlam yükleyen, sonra o anlam kıstasları içerisinde hayatı kendilerine dar eden? Aman şimdi felsefeye ne gerek…

Çılgın “English Home” İndiriminden :)

Bu zamana kadar neden sadece vitrinine bakmakla yetinmişim ki… Meğer içeride ne güzel şeyler varmış uygun fiyatlı… İki al, bir öde; etiketin yarı fiyatı indirimleri beni benden aldı :)) Ve tabii yumuşak renklerde, minik çiçek desenlerinin de hakkını yememek lazım :) E madem tüm şartlar hazır; yaklaşan bahardan evim de nasibini almazsa olmazdı, değil mi? Favorim olan bu bardak altlıklarına ilk görüşte vuruldum, ilk seferde olmasa da ikinci kez gittiğimde dayanamayıp sepetime attım :)) Çiçekli, kelebekli yastık kılıfları ile evime renk geldi vallahi… Yastıklara uygun renkte aldığım runner ile kombinasyonu yakaladım sanırım, biraz da duvarlara yeşilli birşeyler serpiştirirsem sanırım evim baharı karşılamaya hazır olacak :) Not: Bu mutfak eldivenlerine ne demeli peki? Gerçi her ne kadar en küçük bedenini bulamasam da :p

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme