benden

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Siyahlar İçinde

Bayram tatili bitti ve koca tatil boyunca TTNET’ in çözümleyemediği sorun sebebi ile bilgisayarımdan internet bağlantım sıfırlandı. Şu an da interneti yavaş-mavaş mobil bağlantım üzerinden çekerek bu yazıyı giriyorum. İnternetimin de ne zaman geleceği meçhul olmakla beraber tüm planlarımı altüst eden sevgili internet sağlayıcıma da buradan teşekkürlerimi sunmadan edemiyorum! Neyse.. Bu tatil bol bol fotoğraf çektim – çekindim :) Önce dikiş projelerimde astar olarak kullanmayı planlayarak aldığım siyah penye kumaşın fotoğrafta fon olarak kullanılmasıyla elde ettiğimiz sonucu paylaşmak istiyorum *-* Sağdan soldan kumaşı duvara bantlayarak her ne kadar görüntü kirliliği yaratsak da, “Aman bu kumaş duvarda fazla asılı kalmayacak” diye panikleyip dursak da ben buna dikiş ve fotoğraf aşkının birbirine olan sonsuz desteği diyorum :) Hem arka planda ne olduğunu ben söylemesem bilemezdiniz zaten, değil mi? ;) Ve atlamadan, kullanılan tüm aksesuarlar H&M yeni sezon olup, sadece birşeye bakacağım diye mağazaya girip eşimin bakışlarıma dayanamayarak aldığı hediyelerdir – sağolsun *-*…

Bu Haftasonundan

Geç başlayan, uzun süren kahvaltılar; evde kompozisyon – kurgu peşinde koşan, çoğu zaman memnuniyetsiz hâller sergileyen bir bünye {arada bana öyle şeyler olur}; bilgisayar başında yapılan fotoğraf konulu araştırmalar – araştırmaktan helâk olan gözler; köşede unutulmasa da kendisine vakit yaratılamayan dikiş makinesi – öncelik sırasını verdiği bir fotoğraf makinesi, Pazar günü koca ile yapılan bir saatlik Ikea gezintisi ve ne zamandır almak istediğim, alıp da muradıma erdiğim dantel motifli bir saksım var :) Bakınız, işte yukarıdaki fotoğraf *-*

Yüzdük, Yüzdük, Kuyruğuna Geldik :)

Yarın nikâhımız var; yani kardeşimin nikâhı – olayın içinde fazlasıyla olunca birden kendiminmiş gibi geldi :)) Öğleden sonrası için işyerinden izin aldım; işten çık, koşa koşa eve git, hazırlan, çık, salona yetiş şeklinde bir maratona gireceğim. Eminim zamanla yarışırken ben, bir türlü hazırlanamayacak, o kafamdaki harika saçı ve makyajı ASLA yapamayacağım :)) Sonra, eşimin binbir söylenmesi ile arabaya binip elimdeki minik ayna ile rötuş peşinde koşacağım – bu hep böyle oldu, böyle olur :)) Aslında sırf bu hengâmeye engel olmak için kuaför randevumu da almıştım ama son dakika gereksiz masraf olarak görüp iptal etmekten yana kullandım tercihimi. Zira Pazar günü düğün için zaten kendilerinin yollarını aşındıracağım :) Hatta bizim yarından itibaren yataklarımızı düğün salonlarına taşımamız daha yerinde olur; ki Cuma günü kardeşimin nikâhı + Cumartesi günü eşimin yakın bir arkadaşının düğünü + Pazar günü kardeşimin düğünü şeklinde bir rutimiz mevcut :) 3 gün boyunca topuklu ayakkabı üzerinde durup geç vakitlere…

Mevzuu Karışık…

Şu an sanırım üçüncü, belki de dördüncü kez yazıma yeni bir giriş yaptım. Aslında siz bilmiyorsunuz; ses veremediğim süreçte kaç kez yazdım, sildim ben… Kafam yoğun bu aralar benim; evet doğru ifade bu sanırım – fazla şey düşünmek zorunda olduğum bir dönemdeyim ve bu sebeptendir ki belki de kurduğum cümlelerin sonunu getiremiyorum çoğu zaman… Günübirlik İzmir yolculuğum oldu bu boşlukta… Yalnız “Oooo, İzmir’ e de gitmişsin” diye hafiften tatil göndermeleri yapanlara üzülerek devlet dairelerinde güneşlendiğimi belirteyim. Hatta eşimle beraber sabah 08.30 – akşam 17.30 yaptığımız mesai, benim bir banka kuyruğunda çileden çıkıp gözyaşlarına boğulmamla bayağı bir renklendi. Nasıl bir sınavdı bilmiyorum ama; insanların nasıl cinnet geçirdiklerini bizzat anladığım ender dakikalardan biriydi, bir kez daha yaşamamak temennisiyle… Veraset, intikal, vergi, belediye ve türevleri, cümle içerisinde çokça kullandığım kelimeler son zamanlarda… Hem yabancısı olduğum bir konu, hem de araya mesafelerin girmesi ile iyice güçleşen, sıkıntı veren süreç nihayet sona yaklaşıyor diyebilirim. Yani…

Düğün – Dernek Hâlleri < Finale Doğru >

Blog sayfam bir bayram kutlamasında asılı kalmış – deliye her gün bayram der gibi :) Gerçi son zamanlarımı daha iyi tarif edecek bir tanımlama da olamaz herhalde *-* O kadar çok işim var ki; adeta delirdim – meselâ yarın akşam İzmir’ e gidecekken ben, şu an bilgisayar başında oturmuş, neredeyse 10 günlük fotoğraflarımı düzenliyor, bir yandan da harıl harıl bloguma yazı yazmaya çalışıyor olmamı pek akıllıca bulmuyorum – yarın işe gideceğim, daha valiz hazırlayacağım, siz düşünün halimi :) “Nerelerdeydin, sesin soluğun hiç çıkmıyor?” diye soranlara; düğüne giyecek kıyafet arayışı içerisinde olduğumdan işten arta kalan vakitlerimi mağazalarda geçirdiğimi ve kendimi harap – bitap bir halde uykuya teslim ettiğimi söyleyebilirim. Hem ebatlarım abiye kıyafete pek müsaade etmediğinden, hem de abartılı derecede taşlı, pullu bir elbise giymek istemediğimden içime sinen bir modele denk gelemedim ne yazık ki… Hal böyleyken, siyah renk tercih etmek istemediğimi söylesem de, düşünce gücü – çekim yasası mı artık…

Toplanın, Anlatacaklarım Daha Bitmedi : )

Bazen belli bir konu üzerine yazmak değil de daldan dala atlamak istiyorum. Sanırım işte tam şu anda o “bazen” lerden birini yaşıyorum. Elimi – kolumu bağlayan da yok; eh, ne duruyorum o zaman! :) * * * Bugün kendimi sinsi bir şekilde Canon 600D’ nin fiyat ve özelliklerini araştırırken yakaladım, hatta elimdeki 450D modeli ile kıyaslama sonuçlarını tabletime indirdim ve içsesim “Hişşt, çok ayıp!” filan dese de ilerde bir gün yeni bir fotoğraf makinesi serüvenine katılacağımın sinyallerini vermiş bulundum – Hıh, buraya da yazdıysam bu iş ciddi, benden söylemesi :) Daha yüksek çözünürlüklü, video çekimi de varmış diyerek hafiften yazıldım ya kendisine; şimdi gider, gelir, uzaktan severim elektronik marketlerde :) Bir süre kıvrandırırım kendimi, zira o süreçte birinin bana gaz vermesi lazım gelir – o kişi de zaten eşim olur istisnasız, çünkü dayanamaz üzgün-süzgün hallerime, ben de bir koşu gider, ne istiyorsam alır, sonra da “Almasa mıydım? Gereksiz miydi?” değerlendirmelerine…

Beni Bu İndirimler Mahvetti :))

Benim bir elbiseye ya da bir ayakkabıya fahiş bir rakam ödediğim öyle kolay kolay görülmez; ama on ayakkabıya o rakamı ödediğim sıklıkla görülür :) Kısaca benim için önemli olan niceliktir bir bakıma. Elimdeki paraya ne kadar çok hoşuma giden şey bulur ve alırsam, o kadar “başarmış” görürüm kendimi *-* Ne başarıyorsam bu arada :))) O yüzden pazarlar, indirim reyonları benim için bir cennettir adeta; sepetleri eşelemek, ne alırsan 5 TL standlarında kapış kapış olayına girişmek… Etiket fiyatının yüzde bilmemkaç altında birşeyler almak alışverişin benim sözlüğümdeki karşılığı olsa gerek :) Gerçi hangi bayanı indirimler, yarı fiyatına satışlar, %70 indirimler cezbetmez ki diyerek anlatmaya başlayayım ufaktan… Öyle güzel ki o “İNDİRİM” yazısını mağaza vitrininde görmek… Adeta çağırıyor insanı içeriye… Evet, bazen kandırdıkları da oluyor, orası da bir gerçek. Camda “Ne alırsan 10 TL” yazıyor, içeri giriyorsun “20-30-40 TL” derken bir bakmışsın, indirimli fiyattan eser yok :) Öyle olunca sinirleniyorum zaten ben, alacağım…

Haftabaşı | Ağzınız Tatlansın : )

Düğün hazırlıkları tam gaz devam ediyor; yalnız gündüzleri iş-güç, akşamları da bu mevzûlara dalınca buralara pek uğrayamaz oldum. Yoksa benim sessizliğim tatil rehavetinden filan değil, bize yok öyle şeyler :)) Öyle bir uğramışken de çakıl taşı getirdim size – yenenlerinden :) Hem haftabaşında ağzınızı tatlandırır, hem de yüzünüzü gülümsetir diye *-*

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme