Geçenlerde bloğuma böyle bir başlık atıp bir şeyler karalamış, taslaklara kaydetmiştim. Benim de bir huyum var; o yazıyı taze taze yayınlamadıysam ya sonradan yayınlayasım gelmiyor ya da yazı yayınlansa bile içerik yazıyı yayınladığım gün büyük bir değişime uğruyor :) Bir ara burayı düzenli olarak güncel tuttuğum zamanlarda taslaklara böyle başlıklar atardım, ama içeriği yayınlayacağım gün yazardım ki; çünkü yazıyı yazdıysam cepte tutamam, sabırsızım, hemen yayınlayıveririm :)) Şahsına münhasır bir insanım demiştim zaten. Bu öğlen de cep telefonumla şu fotoğrafı çekince dur dedim, bloğumda da paylaşayım ben bunu. Gerçi buraya telefonla çektiğim bir fotoğrafı eklediğim için pek huzurlu olduğumu söyleyemeyeceğim. Canon’ umu özledim çok ben aslen ama yapacak bir şey yok. Fotoğraf çekmeye vaktim yok diye, yazı da yazmamazlık etmeyeyim, değil mi? :)) Ayy, içinizi şişirdim sanırım. Zor bir insanım ben. Ufak şeylere takarım. Telefonla fotoğraf çektiysem Instagram’ da, fotoğraf makinemle çektiysem bloğumda yayınlamalıyım. Kim koyduysa bu kuralı? :)) Aslında herkesin…
Instagram’ dan Seçmeler – 2
Madem pek yazamıyorum bu aralar, ama Instagram’ dan eksik kalmıyorum; o zaman yeni bir seçmeler yazımla sessizliğimi bozayım istedim :) Gerçi Demetoloji’ yi bilen ve Instagram’ da takip etmeyen var mıdır hala, bilmiyorum ama attım başlığı, gitti bir kere *.* Artık ikinci baskı oluyorsa da kusura bakmayın. Hem zaten bloğun yeri ayrı, burda yazmak bambaşka; bu fotoğrafları daha önce görmüş olsanız da siz gelir, yine yazımı okursunuz, değil mi? Okursunuz, okursunuz :) Gelelim, bu aralar neler yaptığıma; – Kendimi biraz alışverişe kaptırmışım sanki :) Ne yapalım, öyle güzel mutfak eşyalarına denk geldim ki bu ara; almamaktan alıkoyamadım kendimi. Ben mutfak eşyalarımı bundan 10 sene önce almıştım, daha doğrusu ben de değil, annem almıştı. Evlenirken bile eski evimden mutfak eşyalarımı getirip üstüne yaptığım birkaç eklemeyle sonlandırmıştım mutfak için çeyiz alışverişimi. O yüzden, hak ettim ben bu cici şeyleri – hemen de kılıfını bulurum :) – Koton’ da gördüğüm Flamingo desenli üst…
Kahve Bahane
Bu kahve fincanını annem almıştı 10 yıl kadar önce. O zaman İzmir’ deydim, ailemle beraber yaşıyordum. Bir gün elinde iki çeşit fincan takımıyla gelmişti eve annem, YKM’ den almış. “Biri sana, biri bana” demişti, “İstediğini seç”. Hemen pembeye gitmişti elim… İstanbul’ a taşınırken de annem kahve fincanlarımı göndermişti. O kadar çok fincan takımı da hediye geldi evlendikten sonra, ben gördüm züccaciyelerde değişik modeller – hatta aldım; ama anne hediyesi olduğundan mı bilmem, bu fincanların yeri ayrı benim için. O kadar çok kullandım ki; yıkanmaktan renkleri soldu, iki tanesi elimden kaydı, düştü, kulpları kırıldı – yine de yerine başka fincanları koyamadım :) Beni tanıyanlar bilir, ben eskiden günde 2-3 fincan Türk kahvesi tüketmeden duramazdım, kahvaltıdan ya da yemekten sonra yarım saat içerisinde kahve içememem büyük eksiklikti benim için :) Tam anlamıyla bir kahve tiryakisi, bağımlıydım. Kahve içemediğimde agresif olduğum, hatta başımın ağrıdığı bile görülmüştür :)) Son bir yıldır Türk kahvesi ile,…
Instagram’ dan Seçmeler
Bir süredir yaz(a)mıyorum; bir ay olmuş hatta – blog’ da verdiğim en uzun ara diyebiliriz. Pek geçerli bir sebebi yok yazmamamın aslında – biraz isteksizlik biraz da Instagram paylaşımlarının doyurucu olması sanırım… Yokluğumda yaptıklarımdan seçmeler yaptım hesap üzerinden. Fotoğraflar cep telefonuyla çekildiği için görüntü kalitesi süper olmayabilir ama arayı kapatmak adına yeterli sanki :) Hadi, numara numara gidelim; 1 – Yeni çiçekli ayakkabılarım – ayağımdan çıkarmıyorum bu aralar :) Flo’ dan almıştım, koca hediyesi aslen :) 2 – İpteki çamaşırlar çalışmasının erkek versiyonu :) Yastık oldu, bitti bile… 3 – Yeşil mercimek salatası; çok mu çok sevdiğim… Hem doyurucu hem lezzetli hem de sağlıklı; daha ne olsun ^_^ 4 – Bir ara işlemişim bu çalışmaları minik minik. Sonra bir köşeye koymuş, unutmuşum; bulunca da fotoğraflarını çekmeden edemedim :) 5 – Cafissimo sarısı :) Tchibo’ nun fotoğraf yarışmasına katılayım dedim ben de; gerçi yarışma bahane, maksat fotoğraf çekecek birşeyler olsun :)…
Hobi Köşem
Bir süredir küçük odaya sığamadığım için salona taşındığımı yazmıştım. Odada boş bulduğum köşede böyle minik bir alan yarattım. Aslında gönlümden geçen tüm malzemelerimin, raflarımın aynı odada olması – her hobi severin hayali bu eminim – ama şimdilik pek mümkün gözükmüyor… Belki ilerde yeni bir eve geçebilirsek orda muradıma ererim diyerek şimdilik burada takılıyorum. Gerçi nedense o masada başlayıp odanın koltuklarına doğru yayılmam da söz konusu ama o kadar da olur, değil mi :)) Bu kurabiye adamlar da puanlı keçeden, Sizzix makinesi ile kesip dikiş makinesinde kol kola diktim. Hem kolay bir proje oldu; hem de boş duvarı renklendirdi :) Sizzix gerçekten iyi ki almışım dediğim bir alet, daha çok kalıbım olsa fena olmaz ama o konuda da kendimi frenliyorum. Biraz çiçek biraz kurabiye adam, bir süre daha oyalar beni zaten :))
Yeni Hafta; Adaptasyon : )
Pazartesi, sendrom – mendrom yaşamadığım, tam zamanlı mesaiye tabi tutulmadığım, sabah erkenden kalkma zorunluluğum olmasa bile kendimle verdiğim mücadeleyi kazanıp 08.30 civarı yataktan kalktığım (bravo bana!)… ilk günümdü :) Biraz yadırgamadım desem yalan olur. Sanki üzerimi giyinip yola çıkmam, trafikte beklemem, yolda sigara içip dumanı ile beni rahatsız eden insanlara sinir olmam gerekiyormuş gibi hissettim tüm gün :)) Havanın üzerime çöken kasvetini de es geçmeyeyim tabii.. Günüm SGK’ da halledilecek bazı işler, kargo anlaşmamın Anadolu Yakası’ ndan Avrupa Yakası’ na taşınma işlemleri gibi bir takım prosedürlerle geçti, gitti aslında. Tam olarak da geçmedi, hoş; bir haftamı alacak gibi gözüküyor. Malum bu tarz işler ne yazık ki çok yavaş ilerliyor; git-gel yapmak, sormak, soruşturmak, takip etmek gerekiyor. Bir süre uğraşıp duracağım… Nerdeyse bir ay oldu; diktiğim bir yığın yüzük yastığı var; hiçbirini fotoğraflayamadım hala. Hadi benim zamanım var artık dedim, onda da hava bozdu. Bu arada, bugün öğleden sonra babetlerime kavuştum.…
Geri Sayım Başladı : )
Mart ayı geldiyse benim için geri sayım da başlamış demektir :) Hatırlarsanız çalıştığım işyerinden istifa ettiğimi yazmıştım şurada. İstifa ettiğim gün itibariyle 8. haftama giriyorum ve Mart ayının 7′ si de bir aksilik olmazsa işyerinde son günüm… 8 Mart Cumartesi Dünya Kadınlar Günü’ nde de yeni hayatıma girecek olan tüm sürprizlere merhaba diyorum :) Bundan daha hoş bir tesadüf de varsa ki; o da Demetoloji adı ile ilk yayına başlamam da 2011 yılının 8 Mart’ ı :) Bakın, o gün yazdığım yazı da burada :) Geçen yıl 10 Aralık’ ta (doğumgünümde) dükkan sitesini yayına almış, bu yıl 10 Ocak’ ta (evlilik yıldönümümüzde) istifamı vermiştim. Aslında istifayı uzun süredir düşünüyordum ama o güne özellikle planlamamıştım; ofis ortamında bardağı taşıran son bir damlaydı sadece o güne denk gelen… Ben herhalde istifa dilekçemi verdiğim gün ayrılırım düşüncesi ile insan kaynaklarına durumu bildirdiğimde şirket tarafından 8 hafta ihbar süremi doldurmam talep edildi. Son işgünümü…
Bir Rüya Gördüm…
İzmir’ deyim… 6 yaşındayken ilk taşındığımız evde… Annemle babamın yatak odasının kapısını itiyorum elimle… Annemi görüyorum hemen aynanın karşısında; üzerinde çok şık bir gece kıyafeti, saçlar fönlü, yüzünde makyaj – çok iyi görünüyor… Bir yandan üzerindeki kıyafeti inceliyor, ne zaman elbise giyse göbeğini içeri çekerek nasıl durduğunu kontrol eder, hah işte o hareketi yapıyor… Bir yandan da göz ucuyla bana bakıyor, “Nasıl olmuşum?” der gibi… “Hayırdır” diyorum. “Baban aldı” diyor, “Hediye”. Bir an içerliyorum ve “Bana niye almamış ki?” diye soruyorum. Soruma cevap vermeden annem bileğini uzatıyor bana doğru sevinçle. “Bu bilekliği almış bir de” diyor. Oldukça pahalı bir şey gibi… Bir yonca sallanıyor ucunda… Gözüm ona takılıyor. Başımı sola çeviriyorum birden, babamı görüyorum yan profilden. Babam da oldukça fit gözüküyor, ikisi de bakımlı, mutlu… Babamla göz göze gelmiyoruz, sohbet etmiyoruz ama… O sırada uyanıyorum çünkü… “Çok uyudum bugün, ondan bu rüyalar” diye geçiyor içimden… Sonra aklıma yonca takılıyor… Benim…