benden

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Kelimeler Olsun…

Sadece renkler olmasın bu kez, kelimeler olsun; hatta sadece kelimeler olsun… Çok şey yazmak istedim aslında günlerdir; ama açamadım bilgisayarı, çözemedim dilimi, atamadım üzerimdeki o miskinlik-negatiflik karışımı ruh halini… Az da olsa anlatacaklarım vardı hâlbuki… “Ben tatildeyim” bile diyemeden bitirdiğim bir tatilim… Yanımda her daim gezdirdiğim ama bir türlü deklanşörüne basmaya yeltenemediğim fotoğraf makinam… Kumaşların, dantellerin arasında kaybolmak isterken hiçbir sonuca ulaştıramadığım onca yarım-yamalak fikir… Aklım karışıktı belki de… Bitkindim öte yandan… Gündem yormuş da olabilirdi – farkında bile olmadan zihnime çöreklenen olumsuz düşünceler… Pek bir şey yapmadım aslında yazmazken ben… İşyerinde çalışmaya beş günlük mola vermişken belki de aynı ritüeldi yaptıklarım… Geç yattım hep, geç uyandım sonra, çokça dışarı çıktım, çok çok gezdim, hava aldım, yemek yedim – pasta da yedim, televizyon izledim, haftaiçi gündüz programlarına takıldım çaktırmadan, az da olsa kitap okudum,… Fena değildi aslında, fena değildi çoğunluğu evde geçen sessiz sakin saatler… Dinlendim dinlenmesine… Alarmsız uyandığım sabahları…

Özet | Geçtiğimiz Cumartesi

Aslında hâlâ dinlenemedim, daha çok yoruldum bile diyebilirim. Fotoğraf yığınları ile dans ediyorum. Üstüne vücudumda kırgınlık ve gözlerimin içinden çıkan ateş; sanırım hafiften hastalık mevzularına bulaştım, hayırlı uğurlu olsun :) Yine de karalamadan duramıyorum, huyum kurusun. Misyonumu tamamlamazsam rahat edemem hiçbir zaman zaten, dürterler beni olduğum yerden. Ne rahatsız bir kişiliğim yahu; iyi değilsen git, dinlen. Olur muu! Ben öğrenciyken de hasta hâller içerisinde okuldan bir gün bile izin alıp eve giden bir tip değildim ki… Huylu huyundan hiç vazgeçer mi :) Hem beklersem toparlayamayacağım diye korkuyorum, araya da zaman girince iyice ipin ucu kaçar, bilirim; en iyisi taze tazeyken girişmek :) Zaten hastayım dersen hasta olursun – bu da benim bahanem olsun… Cuma günü gökyüzüne bayaa bir sitem etmiştim; bakınız aşağıda o gün yazdığım ama yayınlamadığım yazımdan bir parça: * * * Kırk yılda bir işim düştü gökyüzü sana; bunu bana yapmayacaktın. Tüm planlarımı suya düşürdün. Şimdi ben o…

Asın Şişeleri Gökyüzüne :)

Geçenlerde internette bıyık şablonu araştırırken karşıma çıkan bu farklı dekorasyon fikrini buraya taşımadan edemedim. Düğün-nişan organizasyonlarında uygulanabilecek sıradışı bir süsleme… Ve tabii benim gibi amaçsız süsleme yapanlar için :)) Hatta site içerisinde öyle güzel fikirler var ki; şiddetle her sayfasını didiklemenizi tavsiye ediyorum :) Bu dekorasyon için Migros’ un nostaljik kola şişelerinden kaç kutu almam gerekiyordu acaba :)) Hmmm… Benim şimdilik dört tane şişem var; belki küçük bir süsleme de ben yaparım yakında *-* Yalnız biraz zamana ihtiyacım var sanırım… Dün yorgunluktan uyuyakalmışım; yeni yazı yayınlayamamamdan anlamışsınızdır zaten :) Onu bırak, ne yorumlarınıza dönebildim, ne de kimseleri ziyaret edebildim… Azıcık yoğunum bu aralar sanırım – yoğun olduğumun farkında bile değilmişim bu arada :)) Aslında kafam Cumartesi günü havanın nasıl olacağına takık fena hâlde… Öyle böyle değil; rüyamda fotoğraf çekmeye başladım :)) Kendimle baş başa kaldığım her anda da gözlerimle fotoğraf çekiyorum adeta… Fotoğraf çekerken acaba hangi aksesuarı kullanabilirim diye kutuları…

Maçka Parkı’ ndan Bir Demet :)

Fotoğraf çekmeyi sevdiğim kadar, birilerinin de beni çekmesinden büyük keyif alırım. Bu konuda yaşadığım sıkıntılar ise aşikâr :) Kendi fotoğraflarımı çektirecek birini bulamam kolay kolay… Biliyorsunuz :) Bulunca da yakasına yapışırım, öyle kolay kolay kurtulamaz benden o bahtsız kimse artık. Bu kişi de zaten çoğu zaman, eşim olur – hiç söylememe gerek yok ama :)) Maçka Parkı’ nda da elime düştü yine koca koca *-* “Koca” kelimesi bilerek ve isteyerek arka arkaya kullanılmıştır; kanımca koca kelimesi tek başına kullanıldığında kulağa fazla “kaba” geliyor, en azından benim kulağımı tırmalıyor :) Sevmediği bir şeyi bir insana yaptırmak kadar kötüsü yoktur, bilirim. O yüzden sırf benim için katlandığını bildiğim bu fotoğraf çekme işi ona eminim ızdırap gibi geliyordur, dile pek dökmese de :)) Yalnız dile dökülemeyen gerçeklerin de kaç kez fiyasko ile sonuçlandığını bilen ben işini garantiye almak için yüzlerce fotoğraf çektiririm. Fotoğraf makinesinin ekranından çekilen kareleri kontrol edip tatmin olduktan sonra ancak…

Kaldığımız Yerden Devam…

Söylediğim gibi; Cumartesi günü Singer teknik servisi geldi; yollarını çok da gözletmeden beklemediğim bir hız ve profesyonellikle sorunu hallettiler. Alışmışız ya millet olarak, birşeylerin sürekli peşinde koşmaya; birileri görevini lâyıkı ile yapınca şaşırıveriyoruz :) Velhasıl, dikiş makinem iyileşti; tahmin ettiğim gibi kayış kısmı ile ilgili “yağlanmamaktan” dolayı oluşan bir sıkıntı mevcutmuş. Aslında makineyi çok sık kullandığım dönemde yağlamıştım da görümcemden aldığım dersler itibari ile ama yetersiz kalmış anlaşılan; öğrenmiş oldum :) Ayrıca, makinenin motorunu yakmadan servisi çağırmayı akıl etmekle de kendimi takdir ettim :)) Eh, ne de olsa evin önemli bir üyesi kendisi; ruh sağlığımı besliyor çokça :)) Ve tahmin ettiğiniz gibi; dikiş makineme kavuşmanın sevinci ile ısınma turlarına başladım hemen *-* Tıkır tıkır dikebilmek, durmadan, makine zorlanmadan yola devam etmek… Ahhh… Ne büyük mutlulukmuş; yaşamadan bilmiyormuşşş insan… Belki sırf bu yüzden kumaşları kesmekten korkmuş bile olabilirim :)) O sevinçle hobi odasını darmaduman ettim yine tabii; neye saldıracağımı şaşırdım. Bebek…

Ses Veriyorum :)

Birkaç gün yeni yazı girmeyince beni merak eden var mı? :) Ben kendimi merak ediyorum da :)) “Ne oldu bu kıza?” diyorum; hâlbuki bir paragraf yazıp hemen çıkacağım diyerek destanlar yazmalıydı, değil mi? Aslında boş bırakmazdım, bırakmazdım ben buraları da – duyan da sanki aylardır yokum sanacak, altı üstü iki gün :)) – hazırda yeni yazılarım bile vardı da; yayınlamaya psikolojim pek müsaade etmedi. Havamda değildim, şekerim :)) Yorgunluk ve uyuşukluk hâli çöktü üzerime ansızın ve birkaç misafir, biraz uykulu sersem hâller derken haftasonunu getirmişim. Hııııh, neşem yerinde ama şimdi. Yarın Cumartesi ne de olsa *-* Tatilin en sevdiğim saatlerini yaşıyorum bu satırları yazarken. Önümde kocamaaan bir Cumartesi ve Pazar var ne de olsa. Doyasıya eğlen, coş durumları yani :)) En sonnn… Makası elime alacaktım, değil mi? Evet, aldım ve bıraktım :)) Dikiş makinesi naz yapmaya başladı şimdi de. Öksürüyor zavallıcık! Son çare, teknik servise koştum. Yarın Singer’ den amcalar…

Eylül Gelmiş, Tatil Bitmiş…

Farkında olmadan ne uzun ara vermişim öyle… Halbuki niyetim, sadece sizlerin tatilden dönüşünü beklemekti uslu bir kız çocuğu gibi :) İnsan ara verince birşeylere; tekrar nasıl toparlayacağını bilemiyor sanırım. “Hmmm, nerede kalmıştım, ne anlatıyordum?” derken bir bakıyorsun biraz daha zaman geçmiş… Derken soru işaretleri arasına kısılıp kalmışsın, bir el uzatan var mı diye bakınırken işte o atalet denilen şey yapışmış yakana… Hani biri itse de gitsek modundasın. Olsun, olur arada, hep öyle gitmeyecek ya… Vardır bir çıkış yolu mutlaka – o da atmak kendini denize; tıpkı benim şimdi yaptığım gibi :) – Denize atmak, burada mecazi bir anlatım içermektedir; yoksa ben kiiiim, kendini denize atmak kim? :))) … Saat olmuş yine gecenin bir yarısı; yine işe gitmeme saatler kala uykudan çalıyorum… Kendime eziyet etmeyi çok seviyorum sanırım :) Tatilde dolu dolu zamanım vardı yazacak, bir yandan bir sürü ama bir sürü şeyler anlatmak, tatil dönüşü sizleri yazı yağmuruna tutmak istedim,…

Gökkuşağı Rengindeyim

Ekim ayında çalıştığım şirkette senem dolduğunda ancak bir haftalık tatile çıkabileceğime öyle adapte etmiştim ki kendimi; hiç beklemediğim anda bonus gibi kucağıma düşen bu 9 *dokuz* günlük tatil beni ne kadar bahtiyar etti, tahmin edersiniz… Bugün tesadüfi olarak karşıma çıkan bu fotoğraftaki gibiyim ben de aynen; gökkuşağı rengindeyim :) Uzak diyarlara tatil yapmaya gidemesem de, İstanbul sınırları içerisinde tatilimi sonlandıracak olsam da hiiiç sorun değil, “Evim, evim, güzel evim” diyorum :) Bu tatilde bol bol dinlenmek, uyumak, kitap okumak, dergileri kurcalamak, fotoğraf çekmek, gezmek-tozmak, hobisel mevzuların derinliklerine inmek istiyorum. Ve tatilim çabucak bitmesin, böyle dolu dolu geçsin, size anlatacak birsürü hikâyem biriksin, e tabii ki herkesin tatili süperden de süper geçsin istiyorum *-* Resim: Kaynak {http://www.flickr.com/photos/pinksherbet/4399141743/}

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme