Ta-tammm! Ben geldimmm :) İzmir havası aldım ve geldim :) Ne var ne yok görüşmeyeli? :) Bloguma iyi baktınız mı ben yokken? :)) Buralar size emanetti *-* Ha bu arada, aslına bakarsanız Pazartesi günü akşamı dönmüştüm ama yol yorgunluğundan ancak kendime gelebildim. Mazur görün :) Başlığa bakınca yanılabilirsiniz; Ikea kumaşlarını İzmir’ den getirmedim :)) Ben yola çıkmadan önce sizlerle paylaşmayı istediğim ancak bir türlü fırsat bulup da fotoğraflarımı düzenleyemediğim için yolculuk sonrasına kalmış bir yazı bu sadece. İzmir’ in kokusunu buralara taşımadan kaldığımız yerden devam edelim istedim. Sonra onca fotoğraf içerisinde bu yazı arada kaynayacak, ben eminim :)) İzmir’ e gitmeden önce haftaiçi bir gün Ikea’ ya gitmeyi kafama koydum. İşten çıkıp Ikea’ ya gitmek kulağa pek akıllıca gelmiyor, farkındayım :)) Bizzat bunu test ettim, onayladım ben de :)) Eğer İstanbul’ da yaşıyorsanız, Anadolu Yakası’ nda işten çıkıp Avrupa Yakası’ nda Ikea’ ya gitmeye kalkışmayın, hele hele altınızda arabanız yoksa…
Çiçekli Olsun :)
Mutfağımın duvarındaki pano – English Home’ da kardeşlerini bulabilirsiniz; Hobi odamdaki kutu – Sushico kutularından birinin geri dönüşmüş halidir; Üzerime giydiğim hırka – LC-Waikiki’ de tüm bedenleri mevcuttur;
Küçük Şeyler
Yüzüklerin Efendisiyim :)
Eskiden yüzük takamazdım. Çok hoşuma giderdi görünce ama birkaç saat parmağımda durur, sonra da fırlatır atardım o yüzüğü parmağımdan. Sanırım bunda kıvırcık saçlarıma takılmaları da etkili :) Saçlarımla çok oynadığımdan bukleler arasında asılı kalan parmaklar pek işime gelmiyor haliyle :)) Nişanlandıktan sonra da yüzüğe alışmam epey vaktimi almıştı; kaç kez evde unuttuğumu bilmem :) Zamanla kaynaştık neyse ki… Ve sayesinde ben yeni yüzüklere de yelken açmaya başladım… Parmaklarım ince olduğundan gösterişli yüzükler kendilerini pek bir gösterdikleri için (!) minyatür (kendim gibi) yüzüklerle daha rahat ediyorum. Geçen gün de evimin yolundaki mağazada bu yüzükleri tanesi 5 TL’ ye bulunca bir değil, on tane almışım nerdeyse!! :D Ama hepsini bir günde almadım, yolumun üzeri olunca her uğramamda farklı bir yüzük keşfedip hepsini koleksiyonuma kattım. Tamam, hepsini değil; yarısından çoğunu :)) Bakalım neler almışım, dökelim şimdi yüzüklerimizi… Tabii sonra bilelim sizin de favorinizi :)
Dikiş Teknikleri Kitabından
Geçen hafta Singer – Dikiş Teknikleri kitabından bahsederken görsel ekleyememiştim; soran arkadaşlarıma fikir vermesi adına kitaptan birkaç sayfayı fotoğrafladım. Konu ile ilgili önceki yazımı kaçıranlar buradan zıplayabilirler ;) Daha önce de söylediğim gibi; benim en çok ilgimi çeken kısım projeler :) Henüz denemek için zamanım olmasa da kumaşlarımı değerlendirmem için bu kitapta birçok alternatif bulacağımdan eminim *-* Kitabı satın almak isteyenler Ucuzluk Vadisi üzerinde piyasa fiyatından çok daha uyguna kitabı bulabilirler. Umarım görseller az da olsa meraklılarına fikir verebilmiştir :)
Dikiş Meraklılarına: Singer Dikiş Teknikleri Kitabı
Bir hafta önce… Öğle yemeği arasında D&R’ da kaybolmuşum; o kitap senin, bu kitap benim… Laf aramızda; ben bir saatlik öğle yemeği sürecinde bazen kitapçı ya da mağaza gezmek için yemeğimi hızlı hızlı ya da bilemediniz yürüyerek yerim :D O kısacık süre benim için nimet çünkü; iyi değerlendirmem lazım *-* Her neyse, ben konuyu dağıtmadan devam edeyim anlatmaya; Derken bir kitap takılıyor gözüme; yok, yok bu kitap değil, ansiklopedi olur olsa olsa; kuşe kağıda, 400 küsür sayfa. Ama öyle güzel jelatinlemişler ki içini açıp bakamıyorum ve içinde ne olduğunu öğrenmek için merakla sağını solunu çevirip duruyorum. Iııhh, hiçbir ipucu yok; ama öyle de güzel gözüküyor ki… Alsam mı diyorum; fiyatına bir bakıyorum: 40 TL! Yuh diyesim geliyor ama bu ansiklopedi canım, değmez mi? Öyle de ağır ki! Ben bunu eve kadar taşıyabilir miyim diye düşüne düşüne kucağımda o dikiş kitabı ile kitapçının içinde dolanıp duruyorum, taa ki mesaiye yetişmem gerektiğini…
Geçtiğimiz Cumartesi
Güne Koçtaş’ a uğrayarak başladım. “Koç-taş’ a gidiyorum, hobi odamı çok seviyorum” diye mırıldana mırıldana gidip birsürü şeyde aklımı bırakıp döndüm :)) Hani kendinden yapışkanlı desenli kağıtlar var ya, onlardan alıp şu meşhur Sushico kutularımı adam etmekti amacım, tabii amaç dışı ufak tefek şeyler de her an alışverişiniz kapsamına girebilir. Mesela, bu şarkı söyleyen kuşlu priz sticker’ ı gibi :) Sonra bir hevesle oturup Sushico kutularından birini leopar kutuya döndürdüm :) Pek havalı oldu, nereye konduracağımı bilemedim :)) Akşam Taksim’ e gittik – eşimin bir arkadaşının doğumgünü vesilesi ile. İstiklal Caddesi çok kalabalıktı. Genelde pek gitmediğim bir yer olduğu için o daracık yollarda, insan selinde bunalmadım desem yalan olur… Yine de ışıkları fotoğraflamak eğlenceliydi. Her ne kadar sigara dumanından rahatsız olsam da; Kalamar tavanın tadı enfesti :) Leopar kutu mu? Onun içini doldurdum, evet :) Detayları bir sonraki yazımda olsun ;)
İkiz T-shirt’ üm :)
Herkese Merhaba! Aslında yazacak çok şeyim birikti ama şu an için uzun uzun yazmaya pek vaktim yok; ki bol bol resmim var sizinle paylaşmam gereken hem gezip gördüklerim hem de yeni tasarımlarım adına… Üzülerek beklemede kalmanızı rica ediyorum sizlerden ve hepinize enerji dolu bir hafta diliyorum :) Ha, unutmadan; sizi ikiz t-shirt’ ümle tanıştırmak istiyorum :) Geçen sene Koton’ da görmüş ve fiyatına aldırmadan almıştım -* Çünkü, t-shirt’ ün üzerine biri sanki beni resmetmiş; haksız mıyım ama? :)