Ortaokul – lise yıllarında resime ilgim vardı aslında. Özellikle uzun bacaklı kızlar çizip onlara kıyafetler tasarlamayı çok severdim :) Hatta bir gün resim öğretmenim bir yarışmaya katılmamı istemişti de şartlar beni fazlasıyla gerdiği için korkup kaçmıştım – yalan yok :)) Yanlış hatırlamıyorsam 3 saat gibi bir süre içerisinde jürinin önünde bir konu dahilinde resim çizmem gerekiyordu ve konuyu da o dakika öğrenecektim; yani önceden hayal kurup, az biraz kafamda ne çizeceğime karar verip de yarışmaya girmek yoktu kurallar arasında. O dakika ne geliyorsa aklına, ne geliyorsa içinden çizecektin, boyayacaktın… Ben sevmem öyle zaman kısıtlamaları dahilinde sanatsal aktivitelerde bulunmayı zaten. O dakika resim çizeceğim varsa gözüm saate takılır, panikten hiçbir şey yapamam. Kompozisyon yazmak mesela; bunun sınavına girmeyi asla anlayamıyordum. Hele ki edebiyat en çok ilgi duyduğum alanlardan biri iken kompozisyon sınavları acayip sinirimi bozuyordu. Çünkü ben zamana takılmadan yazmayı severim.. Özellikle geceleri gelir ilham perilerim.. Şimdi de böyle, çocukken de…
Mumlukların Gücü Adına : )
Hani dönem dönem bir şeylere taktığımdan bahsetmiştim ya bir önceki yazımda, işte son zamanlarda taktığım şeylerden biri de geceleri mum – mumluk fotoğrafları çekmek :) Her ne kadar gün ışığında fotoğraf çekmeyi sıklıkla tercih etsem de bu aralar loş ışıkta fotoğraf çekmek de keyif vermeye başladı. Bunda Ikea’ dan aldığım şu lambaların da etkisi olduğu muhakkak tabii ^_^ Bir de fotoğraf makinemin ISO ayarı sağolsun :)) Şimdilerde heyecanla mağaza vitrinlerinin yeni yıl konsepti ile süslenmesini bekliyorum ben aslında :) Her sene eve yeni yılı erkenden getirdiğimi bilmeyen yok artık zaten ^_^ Gidip yeni ürünleri daha mağaza görevlileri raflara yerleştirirken kurcalamam lazım benim ve her sene sonuna doğru da yeni yıl heyecanından payıma düşen şeyler olmalı – evet, bunu uzun zamandır alışkanlık haline getirdim ve bu zamanlarda doğum günümü de bahane edip kendi kendime aldığım hediyelerde limitleri fazlasıyla aştığım çok doğru :)) Tabii, genelde hep ıvır zıvır şeyler alıp, eşimin “Ne…
Mumları Yakalım : )
Elektrikler kesildiğinde mum sıkıntısı yaşamayacak evlerden biridir bizimki.. Hatta komşuya yetecek kadar mum mevcuttur – yaşayarak test edildi :)) Evdeki mum stokları bir yana, bir de mumluk konusu var ki; eşim “Ne aldın?” sorusuna “Mumluk” cevabı almaktan bıktı adeta :)) Ama siz söyleyin şimdi; havalar soğumaya başladıkça battaniyenin altına kıvrılıp, sehpanın üzerinde danseden mum ışıklarını izlemekten keyifli başka ne olabilir ki? ^_^ Hele bir de TV’ de ilginizi çekecek bir program var, üstelik haftasonu da gelmiş, çatmışsa.. Sıcak bir kahve ya da çay belki yanında… İşte tüm bunlar karşıma çıkan tüm mumlukları alma sebebim olabilir :)) Eskiden mumluk mu vardı gerçi.. Varsa da bizim evde yoktu. Elektrikler kesilince yanardı mum bizim evde sadece; annem şu beyaz, uzun mumlardan birini yakıp çay tabağına birkaç damla damlatır, üzerine sabitlerdi.. Pek sevimsiz gözükürdü o zamanlar gözüme.. Hele bir de çocukken o karanlıkta elimde mumla bir odadan diğerine geçme hallerim vardı ki evlere şenlik;…
Fuchiko Bebekler Nereden Alınır?
Fuchiko bebekleri aldığım günden beri gerek Facebook, Instagram gibi sosyal medya kanalları aracılığıyla gerekse de e-mail ile en çok aldığım soru bu oldu sanırım; “Bu bebekler nereden alınıyor?” :) Bu kadar ilgi görmüşken bu şirin kızlar, ben de topluca bir cevap yazayım, hala bulamayan varsa faydalansın istedim :) Öncelikle Türkiye’ de kim satıyor, satıyorsa nerede mevcut, bilmiyorum ben de. İlk olarak Instagram’ da takip ettiğim bazı arkadaşlarımın fotoğraflarında dikkatimi çekmeye başladı bu kızlar, sonra fotoğraf paylaşımlarının etiketlerinde “fuchiko” yu görünce kısa bir araştırma ile menşeinin Japonya olduğunu öğrendim ve ne varsa Ebay’ de vardır diyerek orda aramaya koyuldum. Ebay sitesinde arama kısmına “fuchiko” yazarsanız, birçok satıcıya ulaşabilirsiniz, fiyatlarını kıyaslayıp size en uygun olanı satın alabilirsiniz. Tekli olarak satan da var, üçlü olarak da, altılı – yedili olarak da… Ben bir seti üçlü, diğerini altılı olarak aldım, yanında da bir tane hediye Fuchiko geldi; oldu mu size 10 kız :) Hatta…
Ayna Ayna Söyle Bana : )
Bir şey görüp aşık olursam, onu er ya da geç alırım. Hatta hiçbir zaman geç olmaz o, mümkün olan en kısa süre içerisinde benim olur :) Ona ulaşmak için tüm yolları araştırır, tüm aksilikleri minimize eder, hedefe odaklanırım :)) İş yaşamından kalma bir alışkanlık mı acaba bu; özel hayatımdaki her şeyi de kafamda gidilmesi gereken bir B noktası ve zihnimde o noktaya doğru çizdiğim oklarla süslüyorum ^_^ Bu aynanın hikayesi de farksız… Instagram’ da dolaşırken Euroflora’ nın yeni ürünlerle ilgili yaptığı duyuruyu gördüm, aynalar renkli renkli dikkatimi çekince hemen firmanın e-ticaret sitesi olan http://www.herdekora.com ‘ a giriş yaptım ve girer girmez gözlerim yerlerinden çıkacak gibi oldu :)) Kalpli ayna benim olmalı diye ayılıp bayıldım evin içinde. Sonra gördüm ki sadece kırmızısı ve mavisi var. İyi de benim evimde hadi kırmızı biraz var da, mavi çok alakasız. Tamam, sevdim çok, Alaçatı’ yı hatırlattı bana ilk görüşte. Pembesi ya da mint rengi…
Hobi Köşemde Yenilikler
Herşey geçtiğimiz haftasonu Ikea’ ya gitmemle başladı. Her zamanki gibi içeri girer girmez gözüm döndü :) Onu da alayım, bunu da alayım diye koşturup durdum aksesuar bölümünde. Gerçi yanımda eşim olduğundan ve bana orda dolaşmam için kısıtlı bir süre tanıdığından, sürekli “Hadi” lerine maruz kalsam da aklımda olan birçok şeyi aldım neyse ki ^_^ Yine gidesim var, orası ayrı ama bir süre beni idare eder bu alışveriş turu :)) Önce şu ufak rafı kurdum. İtiraf edeyim, aslında onu alırken niyetim fotoğraf çekimlerimde kullanmaktı. Zaten ben gereksiz gibi görünen bir nesneyi almak için ısrar ediyorsam, sebebi mutlaka budur; fotoğraf çekmek :) Ama düşündüğümden daha kullanışlı olduğu muhakkak; masamdaki ıvır zıvırları fazlasıyla topladı. Bir dahaki gidişime birkaç raf daha alırsam şaşırmam :)) Rafımın üzeri de en sevdiklerimle dolu; Deconohut bulut yastığım, Joker’ den aldığım bez bebeğim ve atlıkarıncam – o da yurtdışından… Bilgisayarımın da tam karşısına koydum ki hep gözümün önünde olsunlar,…
Bir Sürü Kalp :)
Normalde birkaç cümle yazıp gitmek pek tercih ettiğim bir yazı şekli olmasa da yazamadıkça gözüme daha çok batan haftasonu yazısı orada öylece asılı kalmasın diye kalplerimi bırakıp en kısa zamanda tekrar geleceğimin sözünü vereyim istedim :) Yeni haftasonu geldi neredeyse; utandım vallahi :)))
Notluk : )
Aslında anlatacak çok şey birikti. Bir başlasam günlerce yazıp duracağım ama zaten dur durak bilmeyen zihnimin içinde koşuşturanlara bu aralar hiç yetişemiyorum :) Neyse, aceleye gerek yok; zamanla olur elbet… Geride kalanlar, yazılamayanlar, paylaşılamayan fotoğraflara da elbet sıra gelir bir gün… Diyerek bu haftasonu Euro Flora çılgınlığından payıma düşen onca şeyden bulup çıkardığım bu sevimli notlukları göstereyim size :) Uzun uzun yazamayacağım besbelli, bari ses vereyim ufak da olsa dedim :) Zaten yazımın başlığında da içerikte sadece notluk olduğunun mesajını vermiştim :))