Havuç tek başına benim “olmazsa olmaz” larım arasında değil aslında ama top top olursa listenin başına alabilirim hemen :) Haftasonu buzdolabı rafından bana bakan havuçlar da bu uğurda harcandılar zaten *-* İyi de oldu hani; yoksa bu kadar çabuk tüketilir miydi? Hadi size bir de tarif vereyim; hem de kendime not olsun – acaba o kıvamı nasıl tutturmuştum diye kara kara düşünmeyeyim sonra :) Malzemeler; 3-4 adet havuç (*) 1 su bardağı toz şeker 1 paket Petit Beurre bisküvi 1 su bardağı ceviz içi 1 paket vanilya 1 paket hindistan cevizi (*) Benim kullandığım havuçlar iri olduğundan, 3 tane yeterli oldu. Yapılışı; Havuçların yüzeyi bıçakla kazınır ve rendelenir. Üzerine toz şeker dökülerek ocağa alınır. Dikkat: Kesinlikle tencerenin içine su koymayın – havuçlar kendi suyunu salacaktır. Havuçlar yumuşayana kadar pişirilir (ben suyunu çekene kadar orta ateşte beklettim) Pişen havuçlar soğurken; bir kap içerisinde bir paket bisküvi ufalanarak un haline getirilir, ayrıca…
Cupcake Tadında
Geçtiğimiz haftasonu eşim ailesi ile beraber Sakarya’ ya gitmek zorunda kalınca biz de evde görümcemle beraber cupcake tadında saatler geçirdik :) Esse’ den yeni aldığım kek kalıplarım vardı; un, ceviz, kakao da mutfak rafından göz kırpıp duruyordu zaten kaç gündür… O zamanki iftar davetim iptal olmasaydı eğer, bu şirin kekler yemekten sonra rol alacaktı sahnelerde… Ama misafirin gelemiyor olması kimseyi bu gösteriden men edemezdi, ettirmedim de :) “Ben malzemeleri çırpıp karıştıran, görümcem kalıplara hamurunu paylaştıran” olarak iyi bir ekip işi çıkarttık. Kostümlerini de bizzat ellerimizle hazırladık; benim elimde keçeler, görümcemde renkli kartonlar derken çok sevimli kürdanlar yaptık keklerimiz fırında pişerken… Tabii korkak aşçı ben keçelerin başından sürekli kalkıp fırının camına yapışarak dışarıdan kekleri kontrol edip durdum, bir türlü rahat vermedim hiçbirine. Hele bir önceki denememde fırının karşısına geçip içeride kabarmakla meşgul olan keklere “Haydi şimdi bütün eller havaya” diye şarkı söylememse onları ne mesut etmiştir, tahmin edebiliyorum :)) İşte, cupcake…
Barbunya
Barbunya… Güzel yemek… Hele zeytinyağlı olunca… Havuç ve patatesini de es geçmezsek… Üzerine kıyılmış maydanoz… Nefffisss, yeme de yanında yat :) Fotoğraflarda görülen zeytinyağlı barbunya, geçen hafta eşimin annesine iftara gelen misafirler için tarafımdan hazırlanmıştır *-* Bahane ile bir demet maydanoz fotoğrafı da çekmiş oldum bu arada, maydanozlu yazıma ekledim. Bakınız, buradan ;)
Marulun Göbeğinde Cevizle Peynirin Dansı :)
Hem göze, hem damağa hitap eden pratik, zaman kaybı olmayan bir salata alternatifi; adı da marulun göbeğinde cevizle peynirin dansı :) Ben yaptım, oldu :) Dediklerimi siz de yapın, gerisine karışmayın ;) Malzemeler: Göbek marul (Bir adet orta boy marulun yarısı yeterli oluyor) Haşlanmış bezelye (Ortalama 1 su bardağı) Haşlanmış mısır (Ortalama 1 su bardağı) Sosu için; Zeytinyağı, limon, tuz Süsleme için; Ceviz, yağsız beyaz peynir, çeri domatesi Öncelikle marulumuzu doğrayalım, bezelyemizi, mısırımızı içine katıp arzuya göre zeytinyağı, limon, tuz ile harmanlayıp karıştıralım. Cevizlerimizi el yordamı ile kırarak salatamızın üzerine serpiştirelim, küp şeklinde doğranmış beyaz peynirimiz de ceviz parçalarına eşlik etsin. Tabağımızın kenarını çeri domatesleri ile süsleyelim; domatesler, cevizle beyaz peynirin dansını seyrederken biz de afiyetle onları yiyelim :))
Pazar Misafiri
Çalıştığım için misafir ağırlayabildiğim günler kısıtlı oluyor; genelde Cumartesi ya da Pazar. Zaten haftasonuma sıkışan misafir yemeğe de geldiyse ben hobi odasının kapısını ikinci bir emre kadar kapalı tutarım :) Hal böyle olunca, o hafta için bloguma ekleyebileceğim yeni bir projem genelde bulunmaz. Zor günlerim için sakladığım fikirlerim de pek olmaz kıyıda köşede, ne yaptıysam hemen fotoğrafını çeker, paylaşırım mutlaka. O yüzdendir ki çoğu zaman siz gece uyurken ben yazı yayınlarım, sabahı bile bekleyemem yani, o derece :)) Misafir diyordum, değil mi? Geçtiğimiz Pazar günü yemeğe davetli misafirlerimiz vardı, evet. Ben de o haftasonu mutfağı hobi odam ilan ettim; fırınım dikiş makinesi, dolaptaki sebzeler kumaşlarım oldu. Bu kez başladım onları süslemeye :) Görsellik tutkusu bir yerden yapışınca insanın yakasına, hayatının her alanına işliyormuş; onu anladım. Göze hitap eden bir aksesuar tasarımı ya da bir kıyafet, yine göze hitap eden bir tabak yemek ya da hazırlanmış bir yemek masası olabiliyormuş. Mutfakta…
"Yok Yok" Salatası :)
Size salata yapmayı çok sevdiğimi söylemiş miydim daha önce? Hatta geniş bir salata arşivimin olduğunu ve mutfakta kendime en güvendiğim şeyin “salata” olduğunu, istisnasız her daim aynı tadı buldurabildiğimi :))Hatta bir kere tabu oynuyorduk da arkadaşlarla; eşime salatayı “En iyi yaptığım şey?” diye sorup saniyesinde doğru cevabı almıştım :) Rakiplerimizin de bize o anki bakışları görülmeye değerdi doğrusu :))Ben bu salatanın benzerini Nazo’ da görmüştüm daha önce ve çok beğenmiştim, sonra kendimce bu salatayı yeniden yorumladım. Yapılışı basit, tadı güzel, görünümü zengin, misafirlerinize göğsünüzü gere gere sunabileceğiniz bir aperatif :)Bugün de Cuma’ nın verdiği yorgunlukla; basit, hızlı birşeyler olsun istedim yemekte. Gerçi her daim yemek yapma fırsatım olmuyor ne yazık ki, trafikle boğuşmaktan bitap düşmüş şekilde eve girdiğimde saat kimi zaman 20.00′ e gelirken hele ki karnım fena halde gurulduyorsa yemek yapmayı bekleyecek sabrım olmuyor, iki kişi için de tencere tencere yemek yapmak pek mantıklı gelmiyor, ki sürekli yenmiyor, ziyan oluyor…Basit ve hızlı…
Köpüklü Türk Kahvesi Nasıl Yapılır?
Tabii ki herkesin kendine göre bir yöntemi vardır. Ben de sevgili crescent’ in isteği üzerine nasıl köpüklü kahve yaptığımı anlatmaya çalışacağım. Umarım anlatımım bu konuda sıkıntı yaşayan arkadaşlarıma ufak bir fikir verebilir.Kahvenin görüntüsü kadar tadı da çok önemli benim için. O nedenle, zorunlu olmadıkça marketlerden paket içerisinde kahve almıyorum, Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin kahvesi de damak tadıma pek hitap etmiyor açıkçası, çok acı buluyorum bu kahvenin tadını.Burada kanımca kahvenin tazeliği çok önemli bir faktör. O nedenle kahveyi kuruyemişçilerden, kahve evlerinden sıcak sıcak mis kokusu ile almanızı tavsiye edeceğim. Farkı göreceksiniz ;)Bu tarz kahvelerin renkleri açık oluyor ve ben çok yerden kahve alıp deneyler yapmış biri olarak rengi açık olan kahvenin de tadının daha yumuşak olduğuna karar vermiş bulunuyorum.Gelelim kahveyi nasıl yaptığıma;Anlatımım bir kişilik orta şekerli Türk kahvesi üzerinedir, eğer siz daha fazla kişi için kahve yapmayı planlıyorsanız miktarı kişi sayısı ile çarpın lütfen :)Malzemeler:- Bir tatlı kaşığı tepeleme mis kokulu…
Cheerful Çikolata Topları :)
Bugün malum tatildi… Öğleden sonra evde ne yapsam diye dolanıp dururken kendimi bu kez hobi odamda değil de mutfakta buldum :)Geçen akşam iftarda gelen misafirlerimiz için sevgili görümceciğimle beraber havuç topları yapınca bu kez de çikolata topları yapasım geldi :))Artık beni tanıdınız, bir şeyden bıkana kadar tüm çeşitlerini deneyen bir yapım olduğunu söylememe gerek yok sanırım :))Önce internette tariflere baktım, birden fazla değişik yapılış şekline rastlayınca ben de kendi tarifimi uyguladım :)2,5 su bardağı süte Dr. Oetker çikolatalı sosu toz olarak döktüm ve içine bir tane Ülker in dikdörtgen bitter çikolata paketini kırdım, ocağa alıp orta ateşte yavaş yavaş karıştırmaya başladım. Sosum kaynayıp çikolatam da içinde eridikten sonra birkaç dakika daha ocakta tutup soğumaya aldım. Diğer tarafta geniş bir kase içine 3 paket Ülker sade bisküviyi kırdım, ufaladım, miniminnacık yaptım :))Ülker in bisküvilerini daha çok seviyorum ben ve puding, krema, sos gibi malzemelerde de Dr. Oetker takıntım var :)) Neyse,…