İşte bunlar da yeni yıl vesilesi ile bana gelen hediyeler :)İlk hediyem; şirket çekilişinden – kardan adamdan çerezlik :) Ama ben bunu kullanmaya kıyamam ki, süs olarak durur evimde :DAslında bu soslukları Esse indiriminden almıştım, fiyatı 4,95 TL. Beğendiyseniz kaçırmayın derim ;) Ama çekilişte eşime çıkınca doğal olarak benim oldu :))Bu bileklikler görümcemin erkek arkadaşından; gümüşçü tanıdığının da olması başka şey canım :))Bu bereyi LC Waikiki’ den çekiliş için almıştım; 9-10 TL civarı birşeydi fiyatı. Bu da kardeşime çıkınca bayan beresi olduğundan o da bana hediye etti :)) Yine çekiliş ganimeti yani :DBu bardak da yine sevgili Ferhat’tan; yani gümüşçümüzden :)En güzelini sona sakladımmm :) Kuzu tuzluk ve kuzu karabiberlik :) Görümcem aldı, ben görmüştüm daha önceden ama olsun :)) Bu kez iki kuzu var ama, beyaz kuzu ben, kara kuzu da artık olsa olsa eşim olur :)))Yeni yıl akşamına ilişkin yazımı kaçıranlar buradan zıplayabilirler :)
2011 İçin Diliyoruuum :)
Sizi Noel Baba’ nın koltuğuna alalım :) Hadi başlayın dileklerinizi dilemeye… Ben de dileyeyim; değil mi?2011 tüm blogger arkadaşlarıma, onların eşlerine, çocuklarına, ailelerine, dostlarına, kısaca sevdiklerine tüm güzellikleri sunsun ve hayatlarında bu zamana kadar şahit olmadıkları sürprizler her daim yanıbaşlarında olsun ;) Cömert bir yıl ol lütfen 2011 *-*Hepinizi çok seviyorum ve tüm yıl boyunca yaşadığım sıkıntılarda bana destek olduğunuz, mutluluklarımı benimle paylaştığınız, sessiz de olsa oralarda olduğunuzu izleyici listeme eklenerek bana hissettirdiğiniz için size kucak dolusu öpücüklerimi gönderiyorum.İyi ki ordasınız, hep orda kalın; beni yeni yıllarda da yalnız bırakmayın, emi :)
2010 Bitmeden…
Dün yazamadım ne yazık ki ve yorumlarınıza da dönemedim henüz – telafi edeceğim, söz ;)Çalıştığım şirketin yeni yıl yemeğine davetliydim dün akşam :) Koşuyolu’ nda Rosario Restaurant’ ta küçük bir kutlama yaptık. İlk kez gittiğim bu restaurantı çok beğendim :) Yukarıda henüz kutlama başlamadan çektiğim bir fotoğrafı da görebilirsiniz.Genel olarak akşam eğlenceli idi ve itiraf ediyorum; aslında en eğlenceli kısım da çekiliş idi *_* Ansızın karşıma çıkan hediyelere bayılırım zaten :)) Benim çektiğim numaraya çok cici bir kardan adam çerezlik çıktı :) Tam benlik yani; şirketim düşünmüş de seçmiş sanki… Görselini en kısa süre içerisinde paylaşacağım :)Bugün doğumgünü tacım Kastamonu’ ya doğru yola çıktı, yeni sahibindeki fotoğrafları sabırsızlıkla bekliyor olacağım ve ondan kime gideceğini :)Bu arada, Pınar lohusa taçlarından pembe olanı seçti ve satın aldı. Henüz ben yeni dükkanımın kurdelesini kesip burada sizlere duyurmadan ilk satışımızı yaptık :) Böyle devam eder inşallah…Dükkan açılışını yakında duyuracağım; henüz yapım aşamasında :)Bu yılbaşında…
Doğum Günü Tacı, Ödül, Vs.
Anladığım kadarıyla kimseden itiraz gelmedi :) O zaman arkadaşlar, ben bu tacı sevgili Kitap Cadısı’nın doğum gününe yetiştirmeye gidiyorum *_* Doğum gününden sonra o da bizimle fotoğraflarını paylaşacak ve etkinliği kendi blogu üzerinden devam ettirecek :) Söylemedi demeyin ;)Unutmadan, sevgili Mekila beni ödüllendirmişti, kendisine nazik davranışı için teşekkür ederim :)Bir de hatırlar mısınız; “Hişşt bir bakar mısın?”, demiştim :) Gelen yorumları düzenleyip döneceğim ;) Katılan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim *_*
Bugünlerde…
Bu hafta yoğundum genel olarak; hele bugün kafamı kaşıyacak vakti bulamadım desem yeri… Zaman zaman ses versem de bilgisayar başında uyumamak için kendimi zor tuttuğum anlar oldu açıkçası :)Şimdi TV’ de Kavak Yelleri’ nin yeni bölümünü beklerken, birkaç satır karalayayım dedim. Aklımda süper fikirler var, hayata geçmeyi bekleyen. Mesela şu an karşımdaki sehpanın üzerinde renk renk yünler var bana bakan ve yapılmış üç adet ponpon :))Yılbaşı kapı süsünü kazanan arkadaşımız Funny Me’ ye kargosu ulaşmış bugün :) Attığı mail de beni o kadar mutlu etti ki; güzel sözlerini sizinle paylaşmadan edemedim…*****Kargoyu biraz önce aldım, bu nasıl bir hediye kutusu , sadece kutu bile beni mutlu etmeye yetti , o kutuyu bile kapıya asabilirim :)) Hediyen için çok çok çok teşekkür ederim. Bayıldım akşam eşim geldiğinde hemen onu uygun bir şekilde dış kapıya astırıcam . Apartmanın en güzel kapısı benimki olacak :)*****Çalıştığım şirketin mekanına henüz yabancı olduğum için dün öğle arası…
Her Gün Cumartesi Olsa :)
Bu satırları bugün öğle arası telefonumda yazmıştım ama yayınlayabilme fırsatım olmamıştı, o yüzden şimdi “kaydı yayınla” diyorum :)—————————————————————-Gözlerimden uyku akıyor…Şu an günlerden Cumartesi ve sabah saat yedi civarı olmasını ne çok isterdim.Alarm çalsın ve ben tam işe gitmek için hazırlanacakken o günün tatil olduğunu anlayıp mutlulukla gömüleyim yastığımın içine…Sonra öğleye doğru kendiliğimden uyanayım, şiş gözlerle aynaya bakıp ‘Ne çok uyumuşsun öyle’ deyip uzun gelen pijamamın paçaları yerde sürüne sürüne mutfağa gideyim… Kendime sucuklu-kaşarlı tost yapayım, yanında da mis gibi çay…Türk kahvesinin nefis kokusu ile kendime geleyim ve kahvemle bilgisayar başına geçip maillerimi, bloguma gelen yorumları kontrol edeyim, arkadaş blogları gezeyim, sanal dükkanlarımdaki satışlara çocuklar gibi sevinip evin içinde dans edeyim. Zamanda sınır tanımadan yeni bilgiler edinmenin keyfi ile şımarıkça bir fincan daha Türk kahvesi içmek isteyip istemediğimi sorayım kendime.Hobi odama atayım sonra kendimi, tüm kumaş parçalarını dağıtayım yatağın üzerine, bir yanda dikiş makinası bir yanda silikon tabancası eşlik etsin bana.…
Örgü Fiyonklar
Tam size bu cici fiyonkları gösterecektim, akşam iş dönüşü cadde üzerinde mağazaya uğramıştım; aynılarından yapmışlar :)) “Bu ne hız” dedim içimden :))Ama o mağazadaki saç bantlarının üzerine fiyonku silikonla yapıştırmamışlar mı; ıyyy dedim… Madem eline şişleri alıp örmüşsün o kadar, diksene onu ya da tığla filan tuttursana, değil mi :) Hiç hamarat değil bunlarrr :) Neyse, benim mağazada gördüklerim içime hiç sinmedi özetle ama eminim örgü ören arkadaşlarım bu modelleri görünce çok daha güzellerini yapacaklar :)Hmmmm… Acaba ben de mi alsam şişleri elime; yaparım yaa, bir ters, bir düz :))Resimler kaynak
Beden Dili
Geçtiğimiz Cumartesi kurstaki dersimiz “Beden Dili” idi. İlgimi çeken konulardan biri olması sebebi ile keyifli zaman geçirdiğimi söylemeliyim; ki bundan yaklaşık on sene kadar önce bu konu üzerine kitaplar okumuş, araştırmalar yapmışlığım da vardı. Her ne kadar konulara aşina olsam da uygulama kısmı biraz stresli idi.Topluluk önünde bir-iki dakikalık sunum yapmak, hele de kendini anlatıyor olmak karnıma ağrılar girmesine yetti de arttı diyebilirim :) Ben ki taa Malezya’ lara gidip dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş 40 adet ecnebiye kurumsal sunum yapmış kişi (ona ayrıca geleceğim) nasıl bu kadar küçük bir şeyde heyecanlanabilir, değil mi :))Oldum olası heyecanlanırım bu tarz durumlarda zaten, bir toplantıda, bir grup içerisinde sesimi yükselterek konuşmam gerekirse, zaten ince bir sese sahip olduğum için kendi içimde sükunete ulaşmam gerçekten büyük çaba gerektirir, anında kalp atışlarım hızlanmaya başlar, vücudumu ateş basar :) Gerçi sadece denize atlayana kadar sürüyor o yangın; sonra boğulmamak için çırpınmaya başlıyorsunuz :))Bazı insanlar var; öyle…