Fotoğraf Aşkına

Yağmurlu Bir Haftasonunun Ardından…

Şu an saat 02:10 ve hâlâ yatmadım :) Muhtemelen siz bu yazımı okurken orada gün başlamış olacak ve ben uykulu gözlerle ayılmaya çalışırken mesaiye ayak uydurmaya çalışacağım *-* Bu yazıyı sadece ses verme amacı ile yazdığımı, tüm maillerinizi aldığımı, ancak geçtiğimiz haftasonu olan nişan yoğunluğundan ötürü ne maillerinize ne de yorumlarınıza henüz dönemediğimi ve sizleri çok ama çok sevdiğimi bilmenizi isterim :) Evet, fotoğraf makinemle yağmur eşliğinde koşturmacalı bir haftasonu geçirdim ve maceralarım çok yakında dolu dolu burada olacak ;) Herkese iyi haftalar olsun *-* Artık yağmur yağsa da umrumda değil :)) Ve saat artık 02:17 – aman Alah’ ım…

Emirgan Kırıntıları

Ne Emirgan’ mış kardeşim; anlat anlat, bitiremedim :) Ama çantamın yüklü olduğunu söylemiştim baştan, değil mi? *-* Neler yoktu ki çantamda? Kavanoz mumluklar, Scrabble taşları, nostaljik şemsiye, renkli kayıklar, rüzgâr gülleri, sünger baskılar, gül topu, bıyıklar, dantelli çerçeve ve hatta vaktim yetmediği için daha fotoğrafını çekemediğim birkaç parça şey daha… Çantanın içinden dökülenlerden atladığınız varsa, üzerlerine tıklayarak detaylı içeriklere ulaşmanız mümkün ;) Ben hepsini bir araya ancak toparlayabildim; evet, tam bir haftada :))

Kavanoz Dipli Mumluklar

Uzun zamandır aklımda olan bir projeydi bu; kavanozlardan mumluk yapmak. Zaman zaman internette karşıma çıkan, o dakika hatırlayıp bunu mutlaka yapmalıyım diyerek hafızama kazıdığım ancak sonra uygun danteli bulamamaktan dolayı rafa kaldırdığım; yapması son derece basit, bir o kadar keyifli ve sonucunda görsel şöleni izlemeye değer bir uydur-kaydır olayı oluyor :) Haftasonu dağılan hobi odamı 3-4 saatimi vererek düzeltmeyi göze almıştım *-* İyi ki de el atmışım; kurdeleler, kumaş parçaları birbirinden ayrılarak kutularına yerleşirken köşeye sıkışmış bir grup dantel geçti elime. Malzeme bolluğu söz konusu olunca insan neyi nereye koyduğunu (ya da attığını) unutabiliyor. Bazen ilham gelmesi için hobi temizliği yapmak gerekiyor sanırım :) Bir kumaş üzerine dikilmiş bu dantelleri “Sana da çöp veriyorum; kusura bakma” diyerek utana, sıkıla veren eşimin halası bilse ben ne kadar mutlu oluyorum o çöplerle ve onları nerelerde kullanıyorum; herhalde bana bir kamyon dolusu çöp hediye ederdi :) Gerçi, hakkını yemeyeyim şimdi, bir çuval çöp…

Emirgan Korusu’ nda Bir Pazar

Ne zamandır gitmek istediğim bir yerdi Emirgan Korusu. Çok şükür, geçtiğimiz Pazar günü gitmek nasip oldu da o da ben de rahatladık, karşılıklı bir “Oh” çektik :) Bol fotoğraflı bir gün oldu *-* Bu kez biraz daha büyüttüğüm oyuncak çantam eşimi pek mutlu etmese de yuvarlanarak gittik, geldik :)) Evde kayıklar yaptım elişi kâğıtlarından, nazar boncuklu kürdanlar hazırladım her birine üşenmeden… Gerçi boncuklu kürdanlarım bir şanssızlığa kurban gittiler; tüm kayıklarım boncuklanamadılar dolayısıyla ama böyle de fena olmadılar sanki :) Ve korunun kapı girişinde bulduğum rüzgâr gülleri; ne mutlu ettiler beni :) Halbuki bir önceki akşam ben rüzgâr gülü yapmak için kesmiştim o elişi kâğıtlarını *-* Yoook, bu kadar değildi elbet çantamdakiler :) Yoksa hiç yuvarlanarak gider miydik oralara :))

Nazar Etme Ekim…

Bir haftasonunu daha geride bırakmanın hüznü ile Ekim ayını da karşılamış bulunmaktayız. Kendisini aramızda gördüğümüze çok mutluyum şahsen; bu ayı bir senedir bekliyorum ne de olsa *-* Sebebi malûm – o güne geldiğimizde davul çalarım burda, merak etmeyin ;) Anlatacak çok şeyim birikti; dolu dolu fotoğrafım var sizlerle paylaşacak, bir sürü anı biriktirdim ceplerimde ve gözlerimde uyku :) O nedenle, bugünden sadece bir fotoğraf eşlik etsin sayfama şimdilik… Ve nazardan, kem gözden uzak bir gün / bir hafta / bir ay olsun ;)

Maçka Parkı’ ndan Bir Demet :)

Fotoğraf çekmeyi sevdiğim kadar, birilerinin de beni çekmesinden büyük keyif alırım. Bu konuda yaşadığım sıkıntılar ise aşikâr :) Kendi fotoğraflarımı çektirecek birini bulamam kolay kolay… Biliyorsunuz :) Bulunca da yakasına yapışırım, öyle kolay kolay kurtulamaz benden o bahtsız kimse artık. Bu kişi de zaten çoğu zaman, eşim olur – hiç söylememe gerek yok ama :)) Maçka Parkı’ nda da elime düştü yine koca koca *-* “Koca” kelimesi bilerek ve isteyerek arka arkaya kullanılmıştır; kanımca koca kelimesi tek başına kullanıldığında kulağa fazla “kaba” geliyor, en azından benim kulağımı tırmalıyor :) Sevmediği bir şeyi bir insana yaptırmak kadar kötüsü yoktur, bilirim. O yüzden sırf benim için katlandığını bildiğim bu fotoğraf çekme işi ona eminim ızdırap gibi geliyordur, dile pek dökmese de :)) Yalnız dile dökülemeyen gerçeklerin de kaç kez fiyasko ile sonuçlandığını bilen ben işini garantiye almak için yüzlerce fotoğraf çektiririm. Fotoğraf makinesinin ekranından çekilen kareleri kontrol edip tatmin olduktan sonra ancak…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme