Çocukluğumda kendime yeni bir defter aldığımda hangi renk kalemle yazacağımın kimbilir kaç kez denemesini yapardım. Onu bırak, el yazımı müsvette bir kağıtta deneyimler, sanki yabancı bir kişinin yazısıymış gibi kendime not verir; yazı karakterlerinin inci gibi dizildiğine ikna olduktan sonra yeni defterime yazmaya başlardım… İnsan 7′ sinde ne ise, 70′ inde de öyle olur derler… Henüz 30′ umdayım ben, 70′ i görür müyüm bilmem ama; gerçekten hâlâ aynı mükemmeliyetçi tavrı sürdürüyorum hayatımın her alanında… Yine şunun şurası şöyle olsun, burası böyle olsun derken ne kadar zaman kaybettiğimi fark ettim de bugün, hemen buraya ilk yazımı yazma kararı aldım kendi içimde… Bir şekilde sesimi duyurup, “Şu kırmızı kurdeleyi kesmeliyim artık” dedim :) Devamı… Bir Demet Fotoğraf’ ta…
Doğadan…
Bayramın birinci günü Adapazarı’ ndaydık. Aşağıdaki fotoğraflar da eşimin akrabalarını ziyaret ederken bulduğumuz boşlukta benim doğa ile bütünleşmemin birer kanıtıdır :) Sondan iki kare de bayramlık ben oluyorum ucundan azıcık – arkalardan yerleri süpüren eteğimle tüm Sakarya’ yı temizleyip İstanbul’ a döndüm o günün akşamında :) Rahatlığımdan taviz vermememin hazin sonu diyelim ya da biz buna – bakınız ayakkabılar :))
Çocuklar Gibi Şendik : )
Bu tatilde birbirinden tatlı üç minik model eşlik etti fotoğraf makinemle bana… Bizim için giyindiler, süslendiler, püslendiler… Gerçi arada fotoğraf çektirdiklerini unutup kendilerini oyuna kaptırdılar ama olsun… Ben çokça peşlerinden koşup onları yakalamaya çalıştım; o kıpır kıpır hallerinde çok kolay olmasa da o eğlenceli anların çoğunu fotoğraf albümümüze ekleyebildik :)
Siyahlar İçinde
Bayram tatili bitti ve koca tatil boyunca TTNET’ in çözümleyemediği sorun sebebi ile bilgisayarımdan internet bağlantım sıfırlandı. Şu an da interneti yavaş-mavaş mobil bağlantım üzerinden çekerek bu yazıyı giriyorum. İnternetimin de ne zaman geleceği meçhul olmakla beraber tüm planlarımı altüst eden sevgili internet sağlayıcıma da buradan teşekkürlerimi sunmadan edemiyorum! Neyse.. Bu tatil bol bol fotoğraf çektim – çekindim :) Önce dikiş projelerimde astar olarak kullanmayı planlayarak aldığım siyah penye kumaşın fotoğrafta fon olarak kullanılmasıyla elde ettiğimiz sonucu paylaşmak istiyorum *-* Sağdan soldan kumaşı duvara bantlayarak her ne kadar görüntü kirliliği yaratsak da, “Aman bu kumaş duvarda fazla asılı kalmayacak” diye panikleyip dursak da ben buna dikiş ve fotoğraf aşkının birbirine olan sonsuz desteği diyorum :) Hem arka planda ne olduğunu ben söylemesem bilemezdiniz zaten, değil mi? ;) Ve atlamadan, kullanılan tüm aksesuarlar H&M yeni sezon olup, sadece birşeye bakacağım diye mağazaya girip eşimin bakışlarıma dayanamayarak aldığı hediyelerdir – sağolsun *-*…
Yıldız Parkı’ nda…
Bir zamanlar kendi düğün fotoğraflarımın çekildiği Yıldız Parkı’ nda şimdilerde birilerinin benim objektifimin karşısında olması… İşte bu fotoğrafların kısa özeti budur :) Ve fotoğraflara geçmeden kısa bir not: Kompozisyon uğruna en pis yerlere girip, tepeler aşan, yerlerde yuvarlanan, toza – toprağa bulanan ve tüm bunlara rağmen gülümsemesinden hiçbirşey kaybetmeyen, “Aman üstüm – başım kirlendi” demeden eğlencesine eğlence katabilen insanlara bayılıyorum :) Hem zaten en güzel kareler de o doğallık, rahatlıkta yakalanmıyor mu? Haksız mıyım şimdi? ;)
Geçtiğimiz Cumartesi
Cumartesi günü Yıldız Parkı’ na gittik; ben ve fotoğraf makinem :) Bulduğumuz ilk modelle mutlu – mesut koca 4 saat geçirmişiz yeşilliklerin arasında… Şansımıza hava da öyle güzeldi ki; hafıza kartı dolu olduğunun uyarısını vermese bizim dönmeye pek niyetimiz yoktu :) Eh, o kadar anlattım, ben susayım da görseller konuşsun demeyi çok isterdim ama henüz Flickr hesabıma fotoğrafları yükleyebilme fırsatım olmadı… Ancak merak edenler Demetoloji’ nin Facebook sayfasında soluklanabilirler ;)
Gün Ortası
Puantiye aşkı Haftasonu kahvaltısı Meyvelerin dansı ile günün ortası aydınlansın, tabletten yayınlanan bu yazı kısacık da olsa kafaları dağıtsın :)
Ben Bu İşe Gönül Verdim : )
Canon 450D’ yi aldığım gün daha dün gibi… Onunla ilk fotoğraf çekme deneyimim ise tam bir felaket – ti :) Gel zaman, git zaman; çözdüm dilini makinenin… Tanıdık birbirimizi, kaynaştık bolca… Bir süredir aklımdaydı ama yollarımızı ayırmak – aşk da karın doyurmuyor ki :) Canon 550D alacakken ben, 600D gözüme çarptı – ne fark vardır, vs. diye araştırırken öyle bir makine gördüm ki; bütçemi biraz aşsa da gönlüme hitap ettiğini anlayınca “Tamam, işte budur” dedim *-* Canon 60D idi yeni yoldaşım; klasmanı da Pro-DSLR imiş ya, olaya ne kadar ciddi yaklaştığımın ufak bir göstergesi olsun istedim – bu kadar değil tabii, devamı gelecek, bekleyiniz ;) Not: Bu fotoğraf da 60D’ nin dün evimize girişi şerefine dolapta kalan son 4 elmayı konu alarak çekilsin; makine daha bolca kurcalanacak olsa da şimdiden kullanıcının yüzünü güldürdüğü bilinsin :)