Son birkaç yıldır hobi malzemelerine olan yoğun ilgim tabak-çanağa kaydı, hatta son zamanlarda zirvede seyrediyordu ki; frenledim kendimi – kredi kartları malum :)) Bunda hobi malzemesi anlamında doygunluk yaşamamın mı etkisi var, yoksa Instagram’ da gördüğüm harika ötesi sunumların mı bilmiyorum ama dönem dönem bir şeye takıp o konu üzerinde tatmin olana kadar didikleyip dururum ben – işte bunu biliyorum :) Bir zamanı var, geçecek; onu bekliyorum. Ama o esnada eminim ben farklı bir şeye takmış olacağım :)) İstanbul’ a taşındığım yıllarda işim gücüm boş bulduğum her vakitte outlet mağazaları araştırmaktı; ucuza nerden kıyafet bulabilirim, nasıl daha fazla çeşit kıyafet alabilirim… Sonra derken incik – boncuk işlerine sardım. Eminönü’ ne gidip gelip türlü türlü boncuklar alıp kolyeler yapmak tutkum oldu :) Derken hayatıma dikiş makinesi girdi; o süreçte de gönlüme göre istediğim kumaşları nerede bulabileceğim benim uzun süre cevabını aradığım soru oldu. Evet, evet, sanırım en fazla vaktimi alan kısım…
Mumları Yakalım : )
Elektrikler kesildiğinde mum sıkıntısı yaşamayacak evlerden biridir bizimki.. Hatta komşuya yetecek kadar mum mevcuttur – yaşayarak test edildi :)) Evdeki mum stokları bir yana, bir de mumluk konusu var ki; eşim “Ne aldın?” sorusuna “Mumluk” cevabı almaktan bıktı adeta :)) Ama siz söyleyin şimdi; havalar soğumaya başladıkça battaniyenin altına kıvrılıp, sehpanın üzerinde danseden mum ışıklarını izlemekten keyifli başka ne olabilir ki? ^_^ Hele bir de TV’ de ilginizi çekecek bir program var, üstelik haftasonu da gelmiş, çatmışsa.. Sıcak bir kahve ya da çay belki yanında… İşte tüm bunlar karşıma çıkan tüm mumlukları alma sebebim olabilir :)) Eskiden mumluk mu vardı gerçi.. Varsa da bizim evde yoktu. Elektrikler kesilince yanardı mum bizim evde sadece; annem şu beyaz, uzun mumlardan birini yakıp çay tabağına birkaç damla damlatır, üzerine sabitlerdi.. Pek sevimsiz gözükürdü o zamanlar gözüme.. Hele bir de çocukken o karanlıkta elimde mumla bir odadan diğerine geçme hallerim vardı ki evlere şenlik;…
Tesadüfün Böylesi : )
Bundan 3-4 ay kadar önce Joker çocuk mağazasına gitmiş; eşimin kuzeninin doğacak ikizleri için hediyelik bir şeyler almıştım. Söz konusu, çocuklara kıyafet almak olunca zaten, elim çok daha fazla parçaya gider benim ve ilk bakışta aşk yaşadığım tüm giysileri almaya çalışırım nerdeyse, kendimi frenlemem hiç kolay değildir :) Bu kadar eli kolu dolu kasaya gidince de kasiyer bayan çocuğum olduğunu düşündü sanırım ve bana bir Joker kart vermeyi önerdi. Önce “Ne gerek var!” diye düşündüm içimden, sonra “Amaaan, al gitsin, köşede dursun, ilerde lazım olur” dedim :) Ne işe yaradığını da bilmiyorum ayrıca :)) Neyse.. Bayan olur sinyalini alınca bana sorular sormaya başladı. “Çocuğunuz var mı? Adı ne?” gibi sorulardan işini görecek bir cevap bulamayınca, yakınlarımdan birinin çocuğu olup olmadığını sordu bu kez. O konuda boş değildim neyse ki, yoksa çocuk mağazasında ne işim var, değil mi diye soracağım ama ben alakasız şeyler alma konusunda ün yapmış bir insan olduğumdan,…
Severim Ben Eylül’ ü : )
Ağustos bittiğine göre yeni ayı Fuchiko kızlarımdan biri ile selamlayalım :) Yeni hafta, yeni ay hayatımıza güzellikler getirsin. Eylül’ ler güzeldir zaten; kitapların, kalemlerin, okulların habercisidir. Eylül’ le beraber öğrencilik yıllarıma giderim ben de, sanki ben de okula başlayacak gibi sevindirik olurum. Bu dönemlerde kırtasiyelere, kitapçılara girer çıkarım bolca; kırtasiye malzemelerinden payıma düşen var mı diye bakınırım sağa sola :)) Eylül’ ü severim ben… Havaların yavaş yavaş serinlemeye başlaması, dökülen yapraklar… Ruhum huzura kavuşur sanki takvimler sonbaharı gösterdiğinde… İçim umutla dolar nedensiz yere… Belki de yükselen burcum Başak, ondandır bu karşılıksız sevmeler :)) * * * * * Derken yazının devamı gelecek gibi hissettirsem de yok, çok uzun yazmaya gelmedim bu kez, çenem düşmeye çok müsait ama yatağım uzaktan bana göz kırpar, gidip uyuyayım, sabaha iş var :) Bu yazı kısa geldi derseniz ama buyrun, buradan devam edin ;) Aklıma gelmişken bir de şurada duyurduğum çekiliş hala devam ediyor, katılmak…
Cuma’ nın Gelişi Perşembe’ den : )
Perşembe günlerini çok seviyorum, aslında Cuma’ yı daha çok ama Perşembe Cuma’ nın habercisi olduğu için kıyısından o da torpilli sanırım haftanın diğer günlerinden :) Yine yapacaklarım listelenmeye başladı kendi içimde, daha Cuma’ yı bitirmeden :)) Ne yapalım, haftasonu çalışanlara güzel ama, değil mi? ^_^ Bu fotoğraf da bu akşamdan… Eşim iş çıkışı maça gideceğini haber verince akşam yemeğini geçiştirdim, gitti. Hoş, çok da düzenli yemek yapabildiğimi iddia edemem ama.. Tek başıma olunca da bu gibi şeyler bana yetiyor :) Tahıllı bir dilim ekmek üzerine biraz beyaz peynir, maydanoz, biraz da ceviz serpiştirdik mi oohh, yeme de yanında yat :) Gerçi ben yedim, yatmadım yanında. Hatta bir dilim yetmedi tabii.. İkinci dilimi de yaptım, yedim afiyetle :)) Şu tabakları da iyi ki almışım Ikea’ dan bu arada. Sadece iki tanesine para yetirebildim ama olsun – biri bana, biri eşime :)) Arada ortaya çıkarıp kullanıyorum ya, o da yeter :)) Vakt’i…
Sonra Dedim ki Kendime; Yazmak Ne Güzel Ş E Y !!
Gece gece bunu demeseydim iyi olacaktı aslında :) Zira uykusu gelmiş gözlerimi kendine getirmek için soğuk suyla buluşturdum biraz önce. Kısa bir süre için toparlandıklarını düşünüyorum ama göz kapaklarımın ağırlaştıklarını da hissediyorum. Hem cevaplamam gereken e-mail’ ler, siparişler var ilgilenmem gereken, hem de anne adayı olan eşimin kuzenine birkaç gün içerisinde hazır etmeliyim dediğim lohusa hediyeleri… Ama tabii, her zamanki gibi boş vakit çerçevesinde önceliğimi acelesi olmayan bir şeye verdim ki; diğer işler biraz daha sıkışınca daha heyecanlı oluyor, tadından yenmiyor o zaman :)) Aman canım, yazmak istediysem yazayım, sonra ses çıkaramıyorum burada uzunca bir süre, vicdanım rahatsız oluyor. Hazır ilham perileri gelmişken küstürmeyelim, değil mi? Gerçi orda kaç kişi kaldı beni okuyan artık, ondan emin değilim. Ben yazamayınca bir bakar, iki bakar, hala yeni yazı yazmamış bu kız, artık gelmezler sayfama diyorum; hala Google arama moturu dışında tesadüfen buraya gelmeyip düzenli olarak beni takip edenler varsa oralarda, selam ve…
Şahsına Münhasır Bir İnsanım Ben : )
Geçenlerde bloğuma böyle bir başlık atıp bir şeyler karalamış, taslaklara kaydetmiştim. Benim de bir huyum var; o yazıyı taze taze yayınlamadıysam ya sonradan yayınlayasım gelmiyor ya da yazı yayınlansa bile içerik yazıyı yayınladığım gün büyük bir değişime uğruyor :) Bir ara burayı düzenli olarak güncel tuttuğum zamanlarda taslaklara böyle başlıklar atardım, ama içeriği yayınlayacağım gün yazardım ki; çünkü yazıyı yazdıysam cepte tutamam, sabırsızım, hemen yayınlayıveririm :)) Şahsına münhasır bir insanım demiştim zaten. Bu öğlen de cep telefonumla şu fotoğrafı çekince dur dedim, bloğumda da paylaşayım ben bunu. Gerçi buraya telefonla çektiğim bir fotoğrafı eklediğim için pek huzurlu olduğumu söyleyemeyeceğim. Canon’ umu özledim çok ben aslen ama yapacak bir şey yok. Fotoğraf çekmeye vaktim yok diye, yazı da yazmamazlık etmeyeyim, değil mi? :)) Ayy, içinizi şişirdim sanırım. Zor bir insanım ben. Ufak şeylere takarım. Telefonla fotoğraf çektiysem Instagram’ da, fotoğraf makinemle çektiysem bloğumda yayınlamalıyım. Kim koyduysa bu kuralı? :)) Aslında herkesin…
Instagram’ dan Seçmeler – 2
Madem pek yazamıyorum bu aralar, ama Instagram’ dan eksik kalmıyorum; o zaman yeni bir seçmeler yazımla sessizliğimi bozayım istedim :) Gerçi Demetoloji’ yi bilen ve Instagram’ da takip etmeyen var mıdır hala, bilmiyorum ama attım başlığı, gitti bir kere *.* Artık ikinci baskı oluyorsa da kusura bakmayın. Hem zaten bloğun yeri ayrı, burda yazmak bambaşka; bu fotoğrafları daha önce görmüş olsanız da siz gelir, yine yazımı okursunuz, değil mi? Okursunuz, okursunuz :) Gelelim, bu aralar neler yaptığıma; – Kendimi biraz alışverişe kaptırmışım sanki :) Ne yapalım, öyle güzel mutfak eşyalarına denk geldim ki bu ara; almamaktan alıkoyamadım kendimi. Ben mutfak eşyalarımı bundan 10 sene önce almıştım, daha doğrusu ben de değil, annem almıştı. Evlenirken bile eski evimden mutfak eşyalarımı getirip üstüne yaptığım birkaç eklemeyle sonlandırmıştım mutfak için çeyiz alışverişimi. O yüzden, hak ettim ben bu cici şeyleri – hemen de kılıfını bulurum :) – Koton’ da gördüğüm Flamingo desenli üst…