Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Geri Sayım Başladı : )

Mart ayı geldiyse benim için geri sayım da başlamış demektir :) Hatırlarsanız çalıştığım işyerinden istifa ettiğimi yazmıştım şurada. İstifa ettiğim gün itibariyle 8. haftama giriyorum ve Mart ayının 7′ si de bir aksilik olmazsa işyerinde son günüm… 8 Mart Cumartesi Dünya Kadınlar Günü’ nde de yeni hayatıma girecek olan tüm sürprizlere merhaba diyorum :) Bundan daha hoş bir tesadüf de varsa ki; o da Demetoloji adı ile ilk yayına başlamam da 2011 yılının 8 Mart’ ı :) Bakın, o gün yazdığım yazı da burada :) Geçen yıl 10 Aralık’ ta (doğumgünümde) dükkan sitesini yayına almış, bu yıl 10 Ocak’ ta (evlilik yıldönümümüzde) istifamı vermiştim. Aslında istifayı uzun süredir düşünüyordum ama o güne özellikle planlamamıştım; ofis ortamında bardağı taşıran son bir damlaydı sadece o güne denk gelen… Ben herhalde istifa dilekçemi verdiğim gün ayrılırım düşüncesi ile insan kaynaklarına durumu bildirdiğimde şirket tarafından 8 hafta ihbar süremi doldurmam talep edildi. Son işgünümü…

Demetoloji Dükkan Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Geçtiğimiz yıl doğumgünümde (10 Aralık’ ta) dükkanın online satış sitesini aktif hale getirmiş ve Instagram hesabımda da duyurmuştum. Dükkan deyince de insanın kafasında başka birşey canlanıyor gerçi, cadde üzerinde, tepesinde tabelası olan, içi rengarenk ürünlerle dolu bir butik :) Bakarsınız, o da olur bir gün diyerek son iki ay içerisinde sıkça aldığım soruları burada derlemek istedim; – Dükkanınıza gelebilir miyim? Ürünlerin satışı sadece internet üzerinden yapılmaktadır. Home ofis çalıştığım için stoklama alanı olarak şu an evimin bir odasını kullanmaktayım. Bu sebeple dükkanıma gelmek isteyenlere şu an için olumlu bir yanıt veremiyorum. – Ben de İstanbul’ dayım. Bir yerde buluşsak, elden teslim alsam? Ne yazık ki bunun için pek vaktim yok. Sadece anlaşmalı olduğum kargo firması ile gönderim yapıyorum. – Kapıda ödeme yapabilir miyim? Kapıda ödeme mevcut değildir. Sadece havale – eft ya da kredi kartı ile ödeme yapabilirsiniz. – Kredi kartı ile nasıl ödeme yapıyorum? Henüz bankalarla anlaşma yapabilme fırsatım…

Bir Rüya Gördüm…

İzmir’ deyim… 6 yaşındayken ilk taşındığımız evde… Annemle babamın yatak odasının kapısını itiyorum elimle… Annemi görüyorum hemen aynanın karşısında; üzerinde çok şık bir gece kıyafeti, saçlar fönlü, yüzünde makyaj – çok iyi görünüyor… Bir yandan üzerindeki kıyafeti inceliyor, ne zaman elbise giyse göbeğini içeri çekerek nasıl durduğunu kontrol eder, hah işte o hareketi yapıyor… Bir yandan da göz ucuyla bana bakıyor, “Nasıl olmuşum?” der gibi… “Hayırdır” diyorum. “Baban aldı” diyor, “Hediye”. Bir an içerliyorum ve “Bana niye almamış ki?” diye soruyorum. Soruma cevap vermeden annem bileğini uzatıyor bana doğru sevinçle. “Bu bilekliği almış bir de” diyor. Oldukça pahalı bir şey gibi… Bir yonca sallanıyor ucunda… Gözüm ona takılıyor. Başımı sola çeviriyorum birden, babamı görüyorum yan profilden. Babam da oldukça fit gözüküyor, ikisi de bakımlı, mutlu… Babamla göz göze gelmiyoruz, sohbet etmiyoruz ama… O sırada uyanıyorum çünkü… “Çok uyudum bugün, ondan bu rüyalar” diye geçiyor içimden… Sonra aklıma yonca takılıyor… Benim…

İzmir’ de Bir Fotoğrafçı

Enis, üniversiteden arkadaşım ve benim gibi İzmir’ i terk edip İstanbul’ a gelenlerden değil :) Son dönemlerde sosyal medya üzerinde paylaştığı birbirinden harika fotoğraflar dikkatimi çekince öğrendim ki; sektörü bırakmış ve kariyerine fotoğrafçılık yaparak devam etmeye karar vermiş. Tabii bu kararı alalı 3-4 sene geçmiş de benim yeni haberim oldu :)) Çok da yerinde bir karar vermiş diyerek sizi Enis’ in fotoğraf sayfasına davet etmek isterim – kendisi İzmir’ de ikamet etmekte olup şu anda doğum günü ve düğün başta olmak üzere birçok kategoride profesyonel olarak fotoğraf çekimleri yapmakta. Hele bir de tatlı mı tatlı kızı var ki; hemen bu yazının altındaki güzellik fazla söze gerek yok diyor :) Uzun sözün kısası, İzmir’ li olup da bu satırları okuyanlar, fotoğrafçı ihtiyacı olanlar – bugün olmasın, ilerde olur belki – kime güvenebilirim, en özel günümün karelerini kime emanet edebilirim diye düşünenler; bu yazı benden size Demetoloji tavsiyesidir – not edin bir…

Çiçekli Yüzük Yastıkları

Yüzük yastığı dikmekten büyük keyif aldığımı bilmeyen yoktur sanıyorum artık :) Diktikçe aklıma yepyeni fikirler geliyor ve hiçbirinin hatrı kalmasın diye yapıp yapıp köşeye koyuyorum :)) Gerçi zaman içerisinde bunları nerede – nasıl muhafaza edeceğim sorusu kafamı meşgul etmiyor değil ama yaptıklarım evden dışarı taşmadan tükenirler niyetiyle dikiyorum da dikiyorum – sonum hayrola :)) Benim artık hobi odam da yok bu arada… Kendime Ikea’ dan uzuuuun bir masa alıp salona taşındım aylar önce, dikiş makinem ve sıklıkla kullandığım bazı malzemelerimle beraber. Evdeki küçük odayı da stoklama mekanına çevirdim. Dükkanın tüm malzemelerini koliler içerisinde orada saklıyorum, hem malzemeler hem kendi yaptıklarım… Başka bir köşede de kendi kullandığım malzemeler; kumaşlar, düğmeler, kurdeleler… Bazen gözüme çok dağınık gözüküyorlar, içim sıkılıyor, o an dellenip odanın şeklini değiştiriyorum… Hoş, birkaç gün geçmeden içeri adımımı atmamla o anından eser kalmıyor ama odanın… Alıştım gerçi, artık yadırgamıyorum; ben ıvır zıvırları ile mutlu olan biriyim :) Küçükken yaz…

İsim Yazılı Kapı – Duvar Süsü

Bu hafta kendimle gurur duydum; uzun süredir sıklıkla yazamadığım bloğumu 4 gün arayla hiç aksatmadan güncellemiş bulunuyorum :)) İtiraf etmeliyim ki; yazamadığım dönemlerde kendimi sıkmaktan, içten içe hırpalamaktan vazgeçtiğim anda buraya daha rahat döndüm. Aslında şey gibi; olmasını istediğiniz birşey için başınıza gelecek en kötü senaryoyu kabul ederseniz enerjiniz yavaş yavaş yükselmeye başlıyor. Ama siz direnirseniz hep negatiften yayın yapmaya devam ediyorsunuz. Bu da benzer birşey. En kötü şey uzun süre yazamamam, dolayısıyla insanların beni unutması, artık sayfama uğramaması idi. Onu da kabullendiğim anda verdiğim araları daha rahat sindirebilir oldum. Neyse, konumuz bu değildi. Bu kapı süsünü sevgili Ceren’ in minik oğlu Çınar için hazırladım; blog yazmaya başladığım yıllarda tanıdığım ve çok da sevdiğim Nimo Stylo’ nun sahibi olur kendisi. Çoğunuz biliyorsunuzdur zaten. Bu süs modelini aslında 3. kez yapışım ancak hiçbirinde fotoğraflayamamıştım. İki tane kız bebek odasına yapmıştım ama acil kargoya yetişmesi gerektiğinden, hastane odasına lazımdı ve doğuma sayılı…

Şahıs Firması Nasıl Kurulur?

Aslında yazmak istediğim bir konuydu, dünkü yazımdan sonra da şahıs firmasının nasıl kurulduğuna dair bilgi almak isteyenler olunca konu sıcakken değineyim dedim. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; öyle uzaktan baktığınızda çok zor, komplike bir iş gibi gözükse de sanıldığının aksine çok basit ve birkaç gün içerisinde halledebileceğiniz bir işlem. İçerisinde firma kelimesinin geçmesi insanı biraz ürkütüyor sanırım :) İşleyişi hiç bilmediğinizi varsayarsak, ilk yapmanız gereken kendinize bir muhasebeci bulmak ve kapısını tıklatıp ne amaçla firma kurmak istediğinizi izah edip kendisinden kısaca bilgi almak; ki prosedürlerin bulunduğunuz yere göre değişiklik göstereceğini sanmıyorum ama yine de adım atmadan beraber çalışacağınız muhasebecinin bilgisini alın derim ;) Hem kafanızdaki soruları sorun, hem de öncesinde muhasebecinin aylık ücretini netleştirin. Muhasebecinizi netleştirdiyseniz gerekli olan evrakları toparlamaya başlayın. Önce bağlı bulunduğunuz muhtarlığa gidip ikametgah ve nüfus cüzdan suretini alın. Ardından notere gidip adınıza imza sirküleri çıkarın ve çalışacağınız muhasebeciye vekalet verin. Muhasebeci vekaletnamesi olduğunu söylerseniz noter tarafından kolaylıkla…

Toplanın, Bir Şey Diyeceğim

Amaaan, yine yazıp yazıp siliyorum. Bir türlü giriş cümlesini bulamıyorum. Başlığı attım, şimdi neresinden başlayayım diye düşünüyorum :) Hadi bakalım, Demet; topladın insanları buraya, anlat bakalım, neymiş diyeceğin… Blog yazmaya başlayalı beş sene olacak. Bazılarınız ile uzun süredir tanışıyoruz, kimileri ile yüzyüze, kimileri ile sadece sanal alemde ama sanki hep berabermişiz gibi… Belki içinizde tesadüfen sayfamı keşfetmiş, bir yazımı okuyup kendine yakın bulmuş, takipte kalanlar da olabilir… Belki yıllardır, belki de sadece birkaç saattir ahbap olsak da, ara ara ucundan – kıyısından yaşadıklarımı acısıyla tatlısıyla burada paylaştığım gözünüzden kaçmamıştır muhakkak. Gerçi son bir senedir pek başarılı bir blog yazarı olamasam da, geldim deyip, günlerce tekrar buraya uğrayamasam da, hep hayatın koşuşturmacasından, zamanımın yetmediğinden bahsetsem de, birazdan anlatacağım şeylerin üzerinden haftalar geçse de olsun, geldim ya, anlatıyorum ya :) Evet, eski dostum… Hatırlarsın, bundan dört sene önce kendime bir kutu yaratmıştım. Okuduğum tüm çekim yasası kitaplarını hayatımda uygulayarak, kendime bir istek…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme