Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

“Forever New” Cüzdanım

Ne zaman bu mağazanın önünden geçsem içeri girmeden edemem. O romantik bluzlar, kurdeleleli, çiçekli, yumuşak renklerden kıyafetler ise tam benlik :) Forever New mağazasını keşfedeli bir sene oluyor sanırım. Fiyatları normalden biraz pahalı olduğu için pek alma girişiminde bulunmasam da bazen bir ay boyunca gidip gelip bir cüzdanı sevip sevip sonra da alabiliyorum işte :))

Mart Bitmeden…

Güneşin yüzünü bir gösterip kaçtığı, bahar geliyor derken bir yandan sevinip bir yandan da eldivenimizi, atkımızı yanıbaşımızdan ayırmadığımız günlerdeyiz… Bloglara erişim yasağı ile felaket habercisi olarak başlayan bu ay depremler, nükleer sızıntı haberleri, vs. derken iyice karamsarlaştırdı hepimizi… Hatta öyle ki baharın gelişini bile unutturdu bana son yaşanılanlar… Bloglar ha açıldı, ha açılacak derken bitecek sanırım bu ay… O kadar yavaş işliyor ki erişim yasağının kaldırılması kararı biraz daha geç onaylansa herhalde biz senelerce bloglarımıza giremeyecek, birbirimizden bi’ haber hayatlarımızı sürdürecekmişiz! Sanırım Mart ayı blogumun en verimsiz dönemine isabet ediyor şu şartlar altında. Blogumu taşıma işlemleri, yeni sanal ortama adaptasyon, bol araştırma, yeni bilişsel konuların özümsenmesi derken sekteye uğradı tüm paylaşım serüvenim. Tabii bunda Amerikalı gelinlerin de katkısı büyük ki; sevimli babetleri başlarının tacı yaptılar :) Gerçekten içime sine sine üzerlerinde çalıştığım bu babetlerin çok da geç olmadan umduğum ilgiyi görmesi beni inanılmaz mutlu etti, kaç gündür evde bayram havası…

Çılgın “English Home” İndiriminden :)

Bu zamana kadar neden sadece vitrinine bakmakla yetinmişim ki… Meğer içeride ne güzel şeyler varmış uygun fiyatlı… İki al, bir öde; etiketin yarı fiyatı indirimleri beni benden aldı :)) Ve tabii yumuşak renklerde, minik çiçek desenlerinin de hakkını yememek lazım :) E madem tüm şartlar hazır; yaklaşan bahardan evim de nasibini almazsa olmazdı, değil mi? Favorim olan bu bardak altlıklarına ilk görüşte vuruldum, ilk seferde olmasa da ikinci kez gittiğimde dayanamayıp sepetime attım :)) Çiçekli, kelebekli yastık kılıfları ile evime renk geldi vallahi… Yastıklara uygun renkte aldığım runner ile kombinasyonu yakaladım sanırım, biraz da duvarlara yeşilli birşeyler serpiştirirsem sanırım evim baharı karşılamaya hazır olacak :) Not: Bu mutfak eldivenlerine ne demeli peki? Gerçi her ne kadar en küçük bedenini bulamasam da :p

Bu Aralar…

Eski blog yazılarımı buraya aktarmak tahminimden uzun sürecek sanırım, şimdiki zaman içerisinden bir ses vereyim dedim. Meğer ne çok yazmışım; düzenle, kopyala, yapıştır; bitecek gibi gözükmüyor :) Blogger’ dan Wordpress’ e içe aktarma başarısız olunca, bu görevi bizzat kendim üstlendim ama başlayınca tabii bir blog deryasının içinde kayboldum :)) Eski blogumdaki tüm yazılarımı buraya aktarmayı düşünmüyorum zaten; genel duyuru, haberler, havadan-sudan konuştuğum o günün güncelliğini koruyan yazılarımı pek taşıma taraftarı değilim; sanki önemini kaybetmiş gibi geliyor artık… O yüzden, daha çok genel değerlendirmeler içeren ve hayatımda önemli olduğunu düşündüğüm, unutmak istemediğim olayları buraya taşımaya özen gösteriyorum. Hele ki aksesuar tasarımlarımın biri bile taşınmadı daha buraya; kara kara onları nasıl aktarabileceğimi düşünüyorum :)) Bir süre böyle koliler dağınık olacak siz çaya, kahveye geldiğinizde; çekinmeyin ama oturuverin bir kolinin üzerine, yabancı değilsiniz nasıl olsa ;) Koli deyince; aklıma babetler geldi. Şu an iki koli kadar yeni babet süslenmek için beni bekliyor da…

İçtenlikten Yoksun Paylaşımlar…

Bu yazı, 31.10.2009′ da yazılmıştır. Keşke arkalarından konuştuklarınızı yüzlerine de söyleyebilseniz… Keşke yüzlerine söyledikleriniz de içinizden gelse… Neden dürüst olamıyor ki bu insanlar? Göz göre göre yüzlerde saçılan yapmacık gülücükler, sırtlarında taşıdıkları gereksiz kamburlar niye? Ne faydası var ki bunun insanlara? Sizi özünüzden uzaklaştırmaktan başka ne işe yarıyor bu ikilik? Son zamanlarda o kadar çok gözüme batıyor ki tutarsız davranan insanlar… Tavırlarından hoşlanmadığın bir insanın ardından konuşup sonra onunla can-ciğer kuzu sarması olmak niye, anlayamam bir türlü… Joker olarak ellerinde bulunduruyorlar sanırım… Yarın işi düşerse çalacak bir kapısı olsun istiyor diye düşünüyorum… Ama yalan dolanla, ikiyüzlülükle oluşturduğunuz paylaşımlar içinde yarın o kapıyı çalsanız ne olur, çalmasanız ne olur? Sizin içten yaklaşmadığınız bir insanın size içten yaklaştığına nasıl güvenebilirsiniz? Hımm… Belki bu da sizin için önemli değildir… İçtenlikten yoksun ilişkiler içinde sürüp gitmek nasıl olsa sizin tarzınız… Ama yine de geçip giden hayatınızda daha kaliteli paylaşımlarınız olmasını dilerdim. Hiç yoktan donuk…

İzleyici Listenizi Yeni Alan Adınıza Taşımak

Sanıyorum tüm blog yazan arkadaşlarımın korkulu rüyasıdır bu; onlarca emekle, sabrederek genişlettiğiniz çevrenizi yitirmek, arkadaş listenizi, okuyucularınızı kaybetmek. Açıkçası blog erişimi yasaklandığında benim böyle birşeyden haberim yoktu, zaten bu zamana kadar blogspot uzantılı adreste kalmamın sebebi de daha önce de dediğim gibi orada kurduğum düzen, arkadaşlık ilişkileri idi. Erişim yasağı gelince artık daha fazla kaybedecek birşeyim olmadığını düşünerek ver elini “.com” dedim :) Düne kadar izleyici listemi taşıyabileceğimi bilmiyordum, aslında kulağıma gelen ufak-tefek kırıntılar vardı ama araştırmalarımdan sonuç elde edememiştim. Dün rastlantı sonucu yabancı bir kaynakta gözüme çarpan bir açıklama ile bende ışık yandı ve kimseyi uzaklarda bırakmadan yeni evime taşıdım :) Öyle mutlu oldum ki anlatamam… ” Eee, bize de anlat da biz de mutlu olalım” dediğinizi duyar gibiyim :)) Bugün gerek twitter’ da, gerek e-mail adresime gelen maillerde bu noktada muzdarip olan o kadar çok arkadaşım olduğunu gördüm; ki bu noktaya değinmek farz oldu :) Bulduğum yabancı kaynakta…

Kendi Alan Adında Blog Yazmak

Blogger’ a olan erişim yasağı ne yazık ki hala devam ediyor, Twitter’ da bugün gözüme çarpan sular idaresi benzetmesi de çok yerinde bir tabir olmuş; bağlantı bir gidiyor, bir geliyor… Çok can sıkıcı, moral bozucu bir durum olmakla beraber köşeye çekilip durumun düzelmesini beklemek ya da sorunla mücadele etmek sizin tercihinize kalıyor; ki eğer siz de benim gibi geçici çözümlerle ayakta kalmak istemiyorsanız kendi alan adınızda yazmaya başlamanız pekala sizi daha mutlu edebilir :) Birkaç arkadaşımın sorusu üzerine kendi alan adında blog yazmakla ilgili bir bilgilendirmede bulunmak istiyorum. Ancak konuya girmeden şunun da altını çizmeliyim; ki ben de işin bu kısmını yeni yeni öğreniyorum, evet belli bir bilgi birikimim olduğu muhakkak ama yine de öğreneceğim bir yığın şey var. O nedenle, bu sorun ancak bu şekilde çözülür, başka yolu yoktur gibilerinden bir iddaa içerisinde değilim kesinlikle, sadece sizlerle deneyimlerimi paylaşmak ve bu yola baş koymuş ama nereden başlayacağını bilemeyen arkadaşlarım…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme