Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Hobi Köşem

Bir süredir küçük odaya sığamadığım için salona taşındığımı yazmıştım. Odada boş bulduğum köşede böyle minik bir alan yarattım. Aslında gönlümden geçen tüm malzemelerimin, raflarımın aynı odada olması – her hobi severin hayali bu eminim – ama şimdilik pek mümkün gözükmüyor… Belki ilerde yeni bir eve geçebilirsek orda muradıma ererim diyerek şimdilik burada takılıyorum. Gerçi nedense o masada başlayıp odanın koltuklarına doğru yayılmam da söz konusu ama o kadar da olur, değil mi :)) Bu kurabiye adamlar da puanlı keçeden, Sizzix makinesi ile kesip dikiş makinesinde kol kola diktim. Hem kolay bir proje oldu; hem de boş duvarı renklendirdi :) Sizzix gerçekten iyi ki almışım dediğim bir alet, daha çok kalıbım olsa fena olmaz ama o konuda da kendimi frenliyorum. Biraz çiçek biraz kurabiye adam, bir süre daha oyalar beni zaten :))

İpteki Çamaşırlar : ))

Çarpı işi yapmak benim için çekirdek yemek gibi birşey :) Çekirdeğin tuzu dudaklarınızı kavursa da bir türlü tabağın sonunu görene kadar bırakamazsınız ya, bu da onun gibi bir şey; gözlerimde çarpılar uçuşsa bile sonunu görmeden elimden bırakamıyorum bir türlü. Onun içindir ki, ne zaman başından ayrılmadan kanaviçe kitapları ve iplerle kendimden geçersem, yaptığım çalışma bitince aramıza mesafe koyuyorum bir süreliğine, tüm dergileri, bana kanaviçeyi hatırlatan herşeyi ortadan kaldırıyorum; ben yine farkında olmadan o kasnağın başında bulmayayım kendimi diye… O kadar el oyalayıcı, sonucu da o kadar muhteşem, gözlere bayram ettiren birşey ki bu; yapmadan duramıyorsun, yaptıkça başka şey yapamaz oluyorsun – bir yanın keyiften dört köşe olurken diğer yanın başka hiçbirşey yapamamanın acısı ile kıvranıyor :) Yok, yok abartmıyorum; gerçekten öyle – yani en azından benim için :)) Son çalışmam da bir günde bitenlerden… Elimden bırakıp bırakıp tekrar başına geçmiş buldum kendimi.. Hadi şu ayıcığı bitireyim, emzik de ufakmış canım,…

Çiçeklenelim : )

Sabah uyandığımda güneşi gördükçe elim çiçeklere gitmeye başladı. Keçe uğraşmayı çok sevdiğim şeylerden biri; yalnız puanlı olunca bir de, tadından yenmiyor :)) Geçen gün puanlı keçelerime yeniden kavuşunca ne yapacağımı şaşırdım :) Çok kıymetli olduğu için de minik minik parçalar kestim her birinden – hakkı kalmasın hiçbirinin diye :)) Sonra bu cici bici tokalar çıktı ortaya.. Ben daha çok mini mini kızlara yakıştırdım bu tokaları ama bizim gibi ruhu çocuk kalanlar da kullanamaz değil tabii :)

Demetoloji’ nin Gelin Babetleri : )

İlk kez bundan 4-5 sene önce babet süslemiştim sanırım. Eskiyen bir babetimi kurban etmiştim. Giyip dışarı çıktığımda da sokaktakilerin ayakkabılarıma bakışını hiç unutmam :) Hem çevrenin ilgisini hem de süsleyerek dönüşümü görünce şevke gelip bu kez mağazaların vitrinlerindeki babetlere gözümü dikmiştim. Gel zaman, git zaman; en uygun hangi tür ayakkabı süslenir, hangi tür malzemeler kullanılmalı, nasıl sabitlemeli ki uzun ömürlü olsun gibi birçok sorumun cevabını deneye yanıla buldum. Herşey tecrübe işte… Hatta ben konuyla ilgili kendime o kadar çok soru sordum ki, Demetoloji’ nin kendi babetlerini yaptırmaya kadar gitti :) Talebi daha çok gelinlerden aldığım için de babetleri gipür, dantel, işlemelerle çalışıyorum. İsteyen kına gecesinde, nişan töreninde ya da gece kıyafetinin altına da giyebilir tabii :) Süslemeler konuya uygun değiştirilebilir, 36 – 40 numara arasında kırık beyaz, mor, fuşya pembe, mint yeşili, saks mavisi, turkuaz mavi, somon renk alternatifleri mevcut. Sosyal medya üzerinde fiyat soranları kaçırabiliyorum, bana e-mail adresimden ulaşabilirsiniz.

Düğün – Dernek Kafası : )

Benim şu anki modumu yukarıdaki fotoğraftan daha iyi resmeden bir kare olamazdı herhalde :) Bu aralar bir bakıyorum gelin ayakkabısı süslüyorum, bir bakıyorum dikiş makinesinin başına geçmiş, yüzük yastığı dikiyorum :)) Hatta ayakkabı süsledikten sonra hızımı alamazsam, “Dur, ben buna uygun bir de yüzük yastığı dikeyim” deyip başlıyorum uygun kumaşları eşelemeye :) “Çöpçü” olmanın böyle zamanlarda büyük faydasını görüyorum :)) Eve sığamıyorum filan ama, neye ihtiyacım olursa, bir köşeden çıkıyor *.* Bazen nereye koyduğumu unutuyorum gerçi, benim şöyle bir şeyim vardı diye aklıma geliyor çok alakasız bir zamanda, sonra gidip kutuların hepsini döküyorum onu bulana kadar :)) Hatta bu genelde ben sabahları işyerine giderken olurdu bir zamanlar, o an akşam olsun da kendimi eve atayım, kaybettiğim eşeğimi bulayım diye kıvranıp dururdum :)) Hıh, bir de alıp unuttuklarım var, gizli köşelere koyduklarım; sonra tesadüfen bulup, yeni almışım gibi sevindiklerim :)) Cumartesi günü eşim sağolsun, kırmadı beni; Eminönü’ ne gittik beraber. Gerçi…

Bu Haftadan…

Günlerimin çoğu yeni gelen babetleri süslemekle geçti. Daha çok gelinlere yönelik hazırladığım için bu seriyi; dantel – gipür türevlerinden faydalanıyorum bolca. Hepsini süslemek için acele etmiyorum ama; çünkü geçmiş tecrübelerimden biliyorum ki ben ne zaman stoktaki tüm babetleri süsleyip püsleyip dükkana koysam hepsini, nerdeyse tüm dünyadan arka arkaya mesajlar gelmeye başlıyor, şu modelin şu numarasını yapar mısın, rengini değiştirsek, vs. diye. Eh, elde babet olmayınca, yetişilecek bir düğün tarihi de mevzuu bahis olunca, mecburen gelen taleplerin çoğuna olumsuz dönmek zorunda kalıyorum. Artık dersimi aldım ama, stokta bolca babet bekletiyorum, talepler gelebilir yani :)) Babetlere uygun tokalar yaptım bir de. Hatta bir de yüzük yastığı; Instagram’ dan takip edenler görmüştür. Bu seti gelinin el çiçeği, damadın yaka süsü, düğün hediyelikleri şeklinde genişletme niyetim var, bakalım :) Tabii, işim gücüm sürekli düğün – dernek değil. Yeni malzemeler peşindeyim aynı zamanda :) Hatta bazılarını dükkanda listeledim biraz önce. Bu karton bobinleri çok sevdim;…

Yeni Hafta; Adaptasyon : )

Pazartesi, sendrom – mendrom yaşamadığım, tam zamanlı mesaiye tabi tutulmadığım, sabah erkenden kalkma zorunluluğum olmasa bile kendimle verdiğim mücadeleyi kazanıp 08.30 civarı yataktan kalktığım (bravo bana!)… ilk günümdü :) Biraz yadırgamadım desem yalan olur. Sanki üzerimi giyinip yola çıkmam, trafikte beklemem, yolda sigara içip dumanı ile beni rahatsız eden insanlara sinir olmam gerekiyormuş gibi hissettim tüm gün :)) Havanın üzerime çöken kasvetini de es geçmeyeyim tabii.. Günüm SGK’ da halledilecek bazı işler, kargo anlaşmamın Anadolu Yakası’ ndan Avrupa Yakası’ na taşınma işlemleri gibi bir takım prosedürlerle geçti, gitti aslında. Tam olarak da geçmedi, hoş; bir haftamı alacak gibi gözüküyor. Malum bu tarz işler ne yazık ki çok yavaş ilerliyor; git-gel yapmak, sormak, soruşturmak, takip etmek gerekiyor. Bir süre uğraşıp duracağım… Nerdeyse bir ay oldu; diktiğim bir yığın yüzük yastığı var; hiçbirini fotoğraflayamadım hala. Hadi benim zamanım var artık dedim, onda da hava bozdu. Bu arada, bugün öğleden sonra babetlerime kavuştum.…

Pazartesi Motivasyonu

” Elinizden gelenin en iyisini yapıp kendinizi mükemmelliğe adadığınızda, hayat sizi destekler ve kanatlarınızın altını rüzgarla doldurur. Hayat, ideallerine ulaşmaya ve olması gereken kişi olmaya çalışan insanı görür. Bu çeşit bir çaba, dünyayı koruyan ve kollayan gözden asla kaçmaz. ” – Alıntıdır; Robin Sharma, Gününüzü Aydınlatacak Sözler kitabından Elimizden gelenin en iyisini yapacağımız, tembelliğe yer vermeyeceğimiz, enerjisi yüksek bir hafta olması dileğiyle…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme