Bir gün blogunu bir açarsın; o da nesi! İzleyicilerinden bir kişi seni terk etmiş. Kim olduğu da meçhul. Ara ki bulasın, gönlünü alasın… Düşünür müsün üzerinde? Yoksa “Amaaann bana ne! Kendi kaybeder!” tribi mi yaparsın :) Ben düşünürüm. “Rahat mı ettiremedik?” derim kendi kendime :) Ve şunu sorgular zihnim, benim asıl öğrenmek istediğimdir: Niye gelmişti, niye gitti? Yoook, yoook, tabii ki ölesiye kanka değiliz. İstemiyorsan gidersin, yol açık… Ama isterdim ki; öyle parmak uçlarına basıp usul usul sessizce çıkıp gitmeseydin kapıdan. Belki bir selam bile vermemiştin bana. “Hoşgeldin” diyememiştim ben de sana. Keşke sıcak bir çay ikram etseydim, yanında havuçlu, cevizli kek. Sever misin? Dedim ya işte, zamansız terk ettin beni. Yine gelirsen kapım açık; sakın günü, saati dert etme. Terlikler hemen girişte sağ tarafta… Aman başına dikkat et, o odanın kapı girişi biraz alçakta… :)
Annemin Nişan Elbisesi
İzmir’ e gittiğimde annemin nişan elbisesine el koyduğumu söylemiştim :) Eski bir fotoğrafını buldum ve elbisenin modeli size de göstermek istedim. Aslında kendi üzerimde duruşunun da fotoğraflarını eklemeyi çok istedim ama malum, fotoğrafçı yetersizliği :)) Hala kendimi boydan çekebilme gibi bir yetim yok :)) Bir zamanlar var olan tripodum da Canon’ u taşımaya pek yanaşmıyor… O yüzden mecbur, gün ışığı ile eşimi aynı anda yakalamaya çalışıyorum, haha :D Zaten onu bir yakalasam kumaş gül yapımını anlatacağım en tez hallisinden *-* Ne diyorduk… Bu, bol tüllü, çiçekli, kat kat, geniiiş kollu (yarasa kollu desem), kumaş bolluğu olan bir elbise; etinden, sütünden faydalanabilecek türden yani :)) Boyu bana biraz uzun geldi, aslında topuklu ayakkabı ile tam olur diye düşünüyorum, çünkü annemle neredeyse aynı boylardayız *-* Şimdi işte düşüncelerdeyim ben; acaba terziye verip bu elbisenin görünümünde nasıl bir revizyona gitsem diye *-* Fikri olan? Not: Mümkünatını yaratabilirsem eğer, elbise içerisinde kendi fotoğraflarımı da…
Sohbet Muhabbet
Oooo, herkes tatillere gitmiş, boşlamış buraları, Çeşme’ lerden, Bodrum’ lardan sesler daha bir yükselir olmuş :) Ne o; ben tatile gidemiyorum diye nispet mi yapıyorsunuz bakayım :)) Öğretmen değilim ki; şöyle iki ay tatilim olsun, senemi de doldurmadım ki daha çalıştığım iş yerinde, en azından bir hafta kaçamak yapabileyim… Zor bir yaz olacak, belli, belli. Artık ben karınca misali çalışır, haftasonu tatilleri ile kendimi avutur dururum… Neyse ki yakınlarda Ramazan Bayramı tatili var da ucundan iki-üç gün; züğürt tesellisi gibi ona sarıldım ben de :)) Sonra Ekim’ in 18’ ine kadar dişimi sıkarsam; 14 iş günü yıllık izini hak etmiş oluyorum *-* Az kalmış, değil mi? Saydım biraz önce, tam 105 gün. Az kalmış deyin, az kalmışşş… Şu an deniz kenarında güneşlenemeyenlerle sohbet edelim biz de madem. Eğer siz bol güneşli bir tatil yüzünden bu yazıyı rötarlı okuyanlardansanız, hemen şimdi bir aynaya bakın, yanık teninize iltifat edin, dinlenmiş bedeninizi kucaklayın…
Bu Zıbını Süslesek de mi Saklasak… :)
Süslemesek de mi demeyeceğim; çünkü öyle bir ihtimal yok :)) O zaman, nasıl süslesek diye sorayım *-* 1 – Önce giymediğimiz t-shirt’ lerden değişik ebatlarda renk renk daireler kessek; 2 – Sonra değişik renk kombinasyonları yapsak bunlarla; 3 – Bunları zıbının ön yüzüne toplu iğnelerimizle tuttursak, daireleri gönlümüze göre serpiştirsek kumaş üzerine; 4 – Arka kısmını unutmasak, kalan dairelerle popo kısmını da renklendirsek; 5 – Tam dikim aşamasında vazgeçsek ve daha farklı birşey olması gerektiğini düşünsek, 6 – Ve bu yazıyı çektiğimiz yapım aşaması fotoğrafları ile sadece fikir amaçlı paylaşsak ;)
Peki, Ben Bu Kadarla Kaldım mı? :)
Aslında sadece o bebek t-shirt’ ü değildi aldığım – zaten siz biliyordunuz, değil mi? :)) Daha birçok minik ıvır zıvır el salladı bana sepetin içinde. “Bizi de al Demet Abla” diye bağırdılar :) Evet, biliyorum, diğerlerinin de farklılaşmaya, kendi özgün karakterlerini bulmaya ihtiyaçları vardı ama hepsini de alamazdım ki :)) Yine birkaç tanesine daha kıyamadım ama *-* Minik bir şapka buldum; – Fiyat: 2 TL / tanesi Sonra, bir tane daha; Sonra, bir tane daha dermişim :p Ve bir bebek donu dikkatimi çekti :) Hemen popo kısmını kurdelelerle süslemeyi hayal ettim ve aldım :)) – Fiyat: 1 TL Son olarak, bir zıbın; adeta süslemem için sanki *-* Fiyat: 2 TL Bu arada, fotoğraf çekimleri için kendime evin içinde yeni bir alan buldum :) Bu çalı çırpının üzerine giysileri asarak fotoğraf çekme işini sevdim. Ya siz?
T-Shirt’ ten Elbiseye Dönüşüm
Dün yolda yürürken bebek kıyafetleri satan bir mağazanın önünde bir sepet dikkatimi çekti, kendime ıvır zıvır bulabilir miyim diye didiklerken tam da istediğim gibi bir t-shirt düştü elime ve onu elbiseye dönüştürme hevesi ile hemen aldım, nakit olarak :) Zaten fiyatı 2 TL idi :)) Önce bol kesim bir etek eklemeyi düşündüm t-shirt’ ün altına. Hobi odama girdiğimde ise istemsiz şekilde elime gelen tüm malzemeler birbirini tamamladı ve ortaya böyle dar ama şirin bir gece elbisesi çıktı *-* Şu an bu elbiseyi bir bebeğin üzerinde görmek için sabırsızlanıyorum :) Öyle içime sinen bir çalışma oldu ki; geçenlerde diktiğim fiyonklu eteğin tahtını sallandırdı şimdiden :)) Ve hemen aklıma kendi t-shirt’ lerimi de elbiseye dönüştürme fikrini getirdi :)) Yakında yapılacaklar listesine alarak çok da uzatmadan elbisenin görsellerine geçiyorum ;) Yalnız bu elbisenin kaç aylık bir bebeğe uygun olduğu ise merak konusu *-* Evde bebek olmayınca anlamak zor oluyor çünkü :))
Kredi Kartsız Hayat
Öyle bir hayat var mıydı? Google Amca’ ya sordum; o bile tanımadı :) Yook, yoook; bu kez sen bile anlamadın benim ne kastettiğimi; yılların deneyimlisi, anahtar kelimeler hükümdarı seni… Eh, sen de haklısın be Google Amca; kimse sormazsa sana kredi kartsız hayatın ne olduğunu, sen de nereden bileceksin, değil mi? :) İlk kredi kartım bundan altı-yedi yıl önce geçti elime. Bir süre çantamda anlamsızca gezdikten sonra (keşke hep o anlamsızlığını korusaydı) her para sıkıntısı çektiğimde imdadıma yetişti, sonra anlam bulmaya başladı tabii… İstediklerimi rahatlıkla aldığımı görünce zaman zaman renk renk kıyafetlerin arasında göz kırptı bana, bir alacaksam iki alabileceğimi fısıldadı kulağıma… Hoş geldi önce… Bazen ipin ucunu kaçırdım, sonra hemen topladım. Sonra bankalar yollarımı aşındırmaya başladı. “İstemiyorum” dedikçe daha çok rahatsız ettiler. Hatta bazen öyle oldu ki; bir şirkette işe mi başladım, “Aaa, maaşınız bizim bankamıza yatıyor” diyerek alnıma silah dayayarak verdiler resmen kredi kartlarını. Almayanı dövüyorlardı yani, o derece…
Bir Bilezik, Bir Etek
Parmaklarım gibi bileklerim de ince olduğu için kendime uygun bilezik bulmakta zorlanırım. Hatta yaz geldiğinde şıkır şıkır rengarenk halka bileziklerden takmak isterim hep ama hiçbir zaman istediğim ebatta bir bilezik bulamam. Hatta mağazaların aksesuar bölümünde ilk olarak bilezikleri dener, hayal kırıklığı ile yerine bırakırım hepsini :)) Ben tam ümidi kesmiştim ki; İzmir’ e gittiğimde bir bijuteride tam da benim bileklerim düşünülerek yapılmış plastik bileziklere denk geldim. Çocuk bileziklerinin bir büyüğü diyelim *-* Gözüm dönmüş olmalı, sanırım 12 tane almışım :))) İşte öncesi ve sonrası ile yeni bileziğim: Bu arada, siz bakmayın dün fiyonklu eteğin kendini beğenmiş tavırlarına. Benim diktiğim iki numaralı bebek eteğinin de yeri bir başkadır :) Sadece sizlerle paylaşmayı atlamışım, hemen fırsat bildi bu boşluğu tabii :)) Siyah tül üzerine sarı renkli ince kurdele dikerek, içi astarlı, beli lastikli yaptığım basit bir çalışma yine :) Neden sürekli bebek eteği diktiğime gelince; sadece kumaşların ziyan olmaması için :) Evde…