Dün akşam kucağımda dizüstü bilgisayarım; tam yeni yazımın fotoğraflarını düzenleyeceğim. Birden sarsılınca alttan altan, neye uğradığımı şaşırdım ve istem dışı olarak bilgisayarın kapağını kapatıp “Deprem oluyor” diye bir feryatla ayağa fırladım. Beni sakinleştiren eşim olayın psikolojisini atayım diye “Hadi bir hava alalım” dedi, sonra da başladı bana gülmeye. Aklına takılan, neden o esnada bilgisayarı kapatmaya çalıştığım olmuş. Çok düşünceliyim; Allah korusun, ev çöker filan tepeme, bilgisayarım açık bir halde gümbürtüye gitmesin, değil mi? :) Şimdi kendime güldüğüme bakmayın siz, o an panikleyince insan ne yaptığını bilmiyor ki… İzmir’ de depreme alışmış bir bünyemin olması gerekirken hala her hissettiğim sarsıntıda dizlerimin bağı çözülüyor. En güzeli hissetmemek aslında; o zaman birilerinden duyduğunda sanki uzak bir yerlerde deprem olmuş da haberleri dinliyormuşsun gibi geliyor… Daha az tedirgin edici hiç değilse… Bir keresinde hiç unutmam, İzmir’ de iken bir deprem olmuştu da –gerçi orda sürekli sallanıyordum- sabah ofiste ayaktayım, elimde bir bardak çay var,…
Hobi Odamın Yeni Yüzü
Hobi odamın görünümünde ufak bir değişiklik yaptığımı söylemiştim; aslında aylar oldu ama bir türlü odamı derleyip toplayıp karşınıza çıkaramadım. Gerçi hobi odası dediğin dağınık olur, değil mi? :) En azından ben dağıttıkça içimdeki yaratıcılığı keşfeden biri olduğumu düşünüyorum *-* Ama bazen de toplamak lazım sanırsam :)) Çünkü neyin nerede olduğunu bilmeden ortaya birşeyler çıkarmak da oldukça güç oluyor. Zaman zaman köklü temizlik yaparım bu odada; fazlaca ıvır zıvır dolu olduğundan düzenli olmaya çok müsaade etmese de yine de kendimce rahat rahat hobilerimle meşgul olabileceğim bir ortam yarattığıma inanıyorum :) Hatırlayanlar olacaktır; öncesinde odada bir adet tek kişilik yatak mevcuttu. Ancak oda çok küçük olduğundan bana hareket serbestisi vermiyordu. Ağlayıp sızlanmalarım sonucu bir gün nasıl olduysa eşimi ikna ettim ve Ikea ürünü monte ettiğimiz bu yatağı yarım saat içerisinde hokus pokus yaptık :)) Merak etmeyin, henüz çöpe gitmedi ama bu oda bir taşınmayı daha kaldırmaz, onu yeni eve götürmeyi hiiiç düşünmüyorum,…
Pazar Misafiri
Çalıştığım için misafir ağırlayabildiğim günler kısıtlı oluyor; genelde Cumartesi ya da Pazar. Zaten haftasonuma sıkışan misafir yemeğe de geldiyse ben hobi odasının kapısını ikinci bir emre kadar kapalı tutarım :) Hal böyle olunca, o hafta için bloguma ekleyebileceğim yeni bir projem genelde bulunmaz. Zor günlerim için sakladığım fikirlerim de pek olmaz kıyıda köşede, ne yaptıysam hemen fotoğrafını çeker, paylaşırım mutlaka. O yüzdendir ki çoğu zaman siz gece uyurken ben yazı yayınlarım, sabahı bile bekleyemem yani, o derece :)) Misafir diyordum, değil mi? Geçtiğimiz Pazar günü yemeğe davetli misafirlerimiz vardı, evet. Ben de o haftasonu mutfağı hobi odam ilan ettim; fırınım dikiş makinesi, dolaptaki sebzeler kumaşlarım oldu. Bu kez başladım onları süslemeye :) Görsellik tutkusu bir yerden yapışınca insanın yakasına, hayatının her alanına işliyormuş; onu anladım. Göze hitap eden bir aksesuar tasarımı ya da bir kıyafet, yine göze hitap eden bir tabak yemek ya da hazırlanmış bir yemek masası olabiliyormuş. Mutfakta…
Bir Sürahi Boncuk
İnsanın çevresinde incik-boncukla haşır neşir yakınlarının olması güzel şey. Benim adıma ne kadar iyi olsa da aynı durum onlar için geçerli değil tabii :) Dilimden pek kurtulamazlar da: “Eee, hani bana boncuk getirecektin?”, “Çöpe atılacak olan parçalar varsa atmayın. Sen köşede tut onları, bana ver. Ben mutlaka onları kullanacak yer bulurum :)”, “Çeşit ayrımı yapmıyorum, herşey olabilir; inci, cam boncuk, taşlar,…”, “Kenarı kırık olsa da olur, fark etmez; ben bulurum onlara bir hal çare”,… Söylemlerim böyle uzar, gider… Sonra öyle bir poşet ulaşır ki elime, evdeki bir sürahiyi doldurur :)) Tasarladığım aksesuarlarda inci kullanmayı çok sevdiğimden, arkası düz olan incilere ayrı bir sevinirim; bunları silikonla kumaş, keçe üzerine yapıştırmanın kolaylığı bir yana, sağlamlığı ayrı bir tatmin eder beni. Silikonla ufak tefek parçaları yapıştırmak zorunda kaldığım zaman, birkaç dakika kurumasını bekler, sonra parçaları sabitlediğim yerden tutup çekerim, testi geçerlerse ne ala, yoksa çöpü boylarlar :)) Ben incilerimi okşarken, farklı bir poşetin…
Kumaştan Tomurcuk Gül Yapımı {Püf Noktaları ve Mini Slayt}
Aslında bu konu ile ilgili çok fazla yazıldı, çizildi, videolar paylaşıldı. Sanırım el işleri konusunda üzerinde en çok yazılan konulardan biri kumaştan gül yapımı oldu. Birden fazla yöntem bulunmakla beraber çok değişik çiçek yapılış şekilleri var. Herkes kendine göre en uygun olan yöntemi deneye yanıla buluyor. Ben de bu konu ile ilgili bulduğum her kaynağı inceledim. Yaptıklarım diğerlerinden çok çok farklı değil ama yine de bu konu ile ilgili çok soru aldığım için gecikmeli de olsa kumaştan gülleri nasıl yaptığımı anlatmak istiyorum. “Hele şükür” dediğinizi duyar gibiyim :) Fotoğraflardan mini bir slayt düzenledim, yine çoook içime sinmese de size fikir vermesi adına ekliyorum; ben çünkü eşime ne kadar yakından çekmesini söylesem de sonuç hayal kırıklığı oldu :) Sonunda beni gülleri yapamamakla suçladı, o yüzden fotoğraflar benim istediğim gibi olmamış, bak sen :p Kumaş gül yapmak için ihtiyacımız olan şeylerden birincisi kumaş, ikincisi el yatkınlığı :) Kumaşı bulduktan sonra el yatkınlığı…
Bir Gün Çocuğum Olursa…
İpe dizilmiş bu sevimli giysilerden onun da odasına asacağım; kız ya da erkek fark etmez ama kız olursa biliyorum; çok süslü etekler, elbiseler olacak orada :) Şimdiki anne adaylarına ve zamanı geldiğinde kendime güzel fikirler verir umarım… Siteyi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim; içeride birbirinden yaratıcı esin kaynakları var. Hatta süslemenin yapılış aşamalarına da buradan ulaşabilirsiniz ;)
Bi’ Merak
Anlatayım; 08.30-18.00 arası çalıştığım tam zamanlı bir işim var. Cumartesi-Pazar günleri hariç haftanın beş günü işyerinde sürekli bilgisayar başında kafa patlatırım. Daimi olarak monitöre yakın yaşayanlardanım dediysem ne yazık ki bu istediğim her an internete girebileceğim anlamına gelmez. Çalıştığım firmanın kuralları kapsamında internete girmek yasak. Doğru duydunuz. Google’ ın ana sayfası ve işle ilgili birkaç site hariç hiçbir link uzantısı çalışmaz, denemelerinizde karşınıza çıkan renkli uyarılarla acı gerçeği derinlemesine anlarsınız :) Yani, ben çalışırken biraz mola deyip sevdiğim hiçbir blogu okuyamam, işlerimi bitirdiğimde özel maillerimi kontrol edemem, hiçbirinizin Twitter muhabbetlerine ortak olamam, sanal gezintilere çıkamam. İlk başlarda fazlasıyla koydu (argo oldu ama bu kelimeden daha iyi bir kelime yoktu durumu anlatabilmem için) 9 aydır böyle yaşıyorum, henüz ölmedim :)) Şirket kuralları işte; uymaktan başka çözüm yok. Birkaç kendini bilmezin yüzünden yasaklanmış zamanında. Hak veririm, yönetim de çalışma düzenini bir sisteme oturtmak zorunda. Yalnız bir taraftan da üzülürüm, kurunun yanında yaş…
Bugün Yemek Yok
İzmir’ e gittiğim zaman Kemeraltı’ nda dikkatimi çeken mutfak önlükleri üzerlerindeki çarpıcı mesajlarla beni benden aldı ve içlerinden kendimce en esprili bulduğum bir tanesini kaptım; “Bugün Yemek Yok” Normalde yemek yaparken mutfak önlüğü kullanma alışkanlığım yoktur; bu önlüğü sadece yemeğe çağırdığım misafirlere muziplik olsun diye ve tabii öncesinde birkaç komik fotoğrafla sizi güldüreyim diye aldım :))