Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Romantik Yastık

Danteller, gipürler oldum olası büyülü gelir bana; sanırım romantik kelimesinin hakkını verecek daha iyi malzeme bulunamaz… Bu kez konu malzememiz, örgü fisto :) Adını öyle dedi vallahi tuhafiyedeki kız, ben de onun yalancısıyım :)) Bir metre kadar aldım yanlış hatırlamıyorsam, yastık kumaşımın ön yüzüne yatay ve dikey olmak üzere şeritler halinde diktim. Çok basit bir projeydi. Hareket vermesi için de üzerine düğmeler ekleyecektim ama bir türlü beğenemedim, düğmeleri dikip dikip geri söktüm :)) En sonunda daha ince olan başka bir örgü fistodan fiyonk yapıp yastığımın romantikliğini taçlandırdım *-* En küçük yastık bu oldu içlerinde; artık kumaşım can çekişiyordu, bu kadarına izin verdi. Ebatları itibari ile bana bebek yastığını andırdı biraz da. Şimdilik diğer kardeşlerinin yanına oturttum, en minik üye olarak masum masum bakınıyor çevreye, aslında biliyorum o da merak ediyor acaba sevimli yastıkların sayısı üç ile kalacak mı diye… :)

Tablo Gibi Yastık

Ikea’ dan aldığım kumaşlardan artan bir parça vardı. Yeşillikler içinde, tablo gibiydi; onu keserek anlamını yitirmek olmazdı. Belki bir çerçevenin içine koyabilirdim, ama yok, daha güzel bir fikrim vardı benim; onu yastık yapmak :) Tablo görünümlü kumaşın kenarlarını içe katlayarak yastık yapmayı düşündüğüm kumaşın üzerine diktim. Makinede dikerken kumaşın kayma riski olduğunu bildiğimden önce elde diktim; ki temiz olsun :) Annem usta terzilerin bile bazen önce teğel yapıp da diktiğini söylemişti, e o zaman ben ustadan da usta olmamalıydım, değil mi? :)) Zaten ne zaman dikerken acele etsem, içime sinmeyecek bir şey yapıyorum; sonra ayıkla pirincin taşını :) Yok ama kendime bulunduğum telkinler işe yaradı; acele etmeden, sakin sakin diktim, temiz de oldu sanki ;)

Fermuar Yastık

Ama bildiğiniz fermuarlı yastıklardan değil bu :) Geçtiğimiz Cuma eve dönerken aklıma düştü bu yastığı dikmek; öyle abuk zamanlarda üretme aşkım depreşir benim :)) Eve giderken en yakın tuhafiyeye gidip fermuar almak istediğimi söyledim. Ne için kullanacağımı sordu doğal olarak :) “Yastıkların üzerine dikeceğim” desem ne anlayacak şimdi; üstüne deli muamelesi göreceğim :)) “Birkaç işte kullanacağım” dedim ve bu cevap karşısında satıcı kız beni tezgâhın arkasına davet etmek zorunda kaldı :) Seve seve geçtim tabii, çuvallar içinden gözüme en canlı gözüken birkaç fermuarı kaptım. Gerçi o kızın bana artık alışmış olması gerekiyor, çünkü aldıklarım bu kadar dedikten sonra bile tam ödeme esnasında “Şu nedir?”, “Bu güzelmiş”, “Bu ne işe yarar?” diyerek aldığım bir yığın şey oluyor, hepsi de birbiri ile alakasız :)) Hele bazen aradığım şeyin ismini bilmiyorum, tanımlayamıyorum da doğrudüzgün; işte o zaman alışveriş maceram evlere şenlik oluyor :))) Nereden geldiği meçhul beyaz bir kumaşım vardı elimde; kumaşın türünü…

Allah’ ın Emri, Peygamberin Kavli…

Dediler ve görümcemi istediler :) Madem o kadar boncuk hibe ettiler, naz yapmayalım dedim ben de kendimce :p :)) Hoş, kız isteme esnasında odada bile değildim ki… En kritik dakikalarda mutfakta fincanlarla boğuşuyordum :)) Anlayacağınız, kaçırdım yani en can alıcı noktayı… Önceden söyleselerdi ya, kahve gelmeden söze başlamayacaklarını… Bizim bildiğimiz önce kız istenir, eğer ki kız tarafından olumlu yanıt alınırsa ardından kahveler içilir. Ama gecikmeli de olsa öğrendik ki; onların adetlerine göre erkek tarafı söze kahve gelmeden başlamazmış. Nereden bilelim biz :) Bilsek bekletir miydik o fincanların içini boş boş :)) Kızcağızın kısmetine engel olacakmışız da haberimiz yok :)) Neyse ki daha fazla gecikme olmadan uzlaşma sağlandı da; görümcem kazasız belasız evlilik yolunda ilk adımını attı… Dilerim bundan sonra herşey gönüllerince olur, her daim mutlu-mesut bir yuvanın kapısını açarlar güle oynaya… Yalnız bir kez daha anladım ki; bu tip durumlarda başrol oynamak oldukça stresli. Köşede izleyici olmak tadından yenmiyor da…

Kanaviçe mi?

Hıhhh, bir bu eksikti, değil mi? :)) Koyu bir merak içerisinde değilim şahsen… O kadar sabırlı olduğumu düşünmüyorum, belki de sabırsızlıktan çok vakit yetmezliği demeliyim :) Tuhafiyenin birinde bu kiti görünce alayım dedim, bir tane de benim duvarımda olsun :) Yaptım mı? Yoook, daha değil *-* Ama, benim çeyiz bohçalarının içinde çocukluğumda işlediğim şu kanaviçe panoyu bulunca “Vayy bee!” demeden edemedim :)) Nasıl yaptım, bilmem :) Bir yaz tatiliydi yanlış anımsamıyorsam. Belki de üç ayda bitirmişimdir :)) Sanırım çeyizim için benim yaptığım tek şey bu, sonra evlenmekten vazgeçmiş olmalıyım ki o zamanki aklımla, başka birşey yapmamışım :))) Annem de gelir, gider, söyler zaten: “Demet, nasıl yaptın sen bunu?” Gerçekten nasıl yaptım ben bunu? :))

Fırfırlı Bebek Külotu

Hani bebek cicilerine sardığım dönemde bir tane de sevimli külot almıştım süslemek için; hatırladınız mı :) İşte onu getirdim şimdi buraya; Tontiş bacaklı bir bebişe ne de güzel yakışır, değil mi? Özellikle popo kısmını hayal bile edemiyorum; siz edebiliyor musunuz :) Not: Bunu diktikten sonra öğrendim ki; eğer makinenin mekik kısmına farklı renkte ip yerleştirseydim, mesela siyah; iç kısmı siyah olacak, böylelikle dikişim daha temiz gözükecekti. Böyle de fena değil, nasıl olsa içte kalacak ama bir dahakine öyle yaparım. Siz de yaparsanız, aklınızda olsun ;) Bir de sanki arka kısımda bir yerde dikişi azıcık bozmuşum, alttaki penye tarzı bir kumaş olunca çok çekiştirmişim dikerken -uyurken dikersen :)) Siz yapmayın emi :)))

Temmuz Biterken…

Keşke; Hayatımızda birşeyler yolunda gitmediğinde, işin içinden çıkamadığımız durumlarda beş sene ileriye sarabilsek filmin bandını ama saçlarımızda en ufak bir beyaz dahi olmasa, sadece saçımızın modeli değişse mesela… Tıpkı Kavak Yelleri dizisinde olduğu gibi :) Anlamam; Neden bazı fotoğrafçılar düğün hikayesini çektikleri gelin için “Gelinim” derler de damada ”Damadım” demezler :) Nedir bu gelini bu kadar sahiplenme duygusu? Bırakın onu damada, o gün biri varsa gelini sahiplenecek o da damattır; yanlış mıyım? :) Kutlarım; Kendimi :) Bir ay boyunca kredi kartına elimi sürmeden onsuz yaşayabileceğimi ispatladım kendime. Paran yoksa harcayamamak ne kadar acı olsa da bir gerçek. Kendime motive edici bir not: Ama, beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldı, değil mi? :)) Elveda taksitli hayat… İsterim; Renk renk çiçekli, böcekli kumaşlar… En rahatından elbiseler dikeyim kendime, tiril tiril giyineyim şu sıcaklarda… Bir de olfa bıçağım olsun benim de; dümdüz keseyim kumaşı, elimde mezura ile saatlerce koşmayayım matematiksel hesaplar peşinde :))…

Yapılası Şeyler

Siz de yabancı hobi bloglarını gezdiğinizde kendinizden geçiyor musunuz? O kadar güzel fikirler, yapılası şeyler oluyor ki; hangi birini not edeceğimi bilemiyorum. Her gördüğümü de yapmak istiyorum ayrıca :) Mesela, şu yastıklardan; Kaynak Ya da şu anahtarlıklardan; Kaynak Veya şu eteklerden – ama kendime; Kaynak Keşke daha çok vaktim olsa… Olsa da uyku aralarında sayıklamasam :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme