Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Çiçek Yastık

Artık dikerken düz yolda ilerleyebiliyorum, biraz da döne döne dikeyim bakalım dedim :) Önce tencere kapağından iki adet daire kestim. Sonra annemin kışlık bir kıyafetinden fazlalık olarak kalan kumaştan çıkardığım şeritleri makinede büzerek fırfır haline getirdim ve yastığın ön yüzü üzerinde döndürerek diktim (dıştan içe doğru). Kumaşım yine (!) fazla olmadığı için denk getirmek zorladı biraz. Aslında çok daha fırfırella birşey olmasını isterdim :) Yine de kaymaya çok müsait olan kadifemsi bir kumaşın üzerine çiçek formu verebildiğimi düşünüyorum :)

Marulun Göbeğinde Cevizle Peynirin Dansı :)

Hem göze, hem damağa hitap eden pratik, zaman kaybı olmayan bir salata alternatifi; adı da marulun göbeğinde cevizle peynirin dansı :) Ben yaptım, oldu :) Dediklerimi siz de yapın, gerisine karışmayın ;) Malzemeler: Göbek marul (Bir adet orta boy marulun yarısı yeterli oluyor) Haşlanmış bezelye (Ortalama 1 su bardağı) Haşlanmış mısır (Ortalama 1 su bardağı) Sosu için; Zeytinyağı, limon, tuz Süsleme için; Ceviz, yağsız beyaz peynir, çeri domatesi Öncelikle marulumuzu doğrayalım, bezelyemizi, mısırımızı içine katıp arzuya göre zeytinyağı, limon, tuz ile harmanlayıp karıştıralım. Cevizlerimizi el yordamı ile kırarak salatamızın üzerine serpiştirelim, küp şeklinde doğranmış beyaz peynirimiz de ceviz parçalarına eşlik etsin. Tabağımızın kenarını çeri domatesleri ile süsleyelim; domatesler, cevizle beyaz peynirin dansını seyrederken biz de afiyetle onları yiyelim :))

Rengârenk Yastıklar

Bu haftasonu elbise dikme hayallerim suya düşünce Ikea’ dan aldığım kumaşlarıma el attım. En sevdiklerimden bir tanesi olan bu rengârenk yuvarlaklarla bezeli kumaştan bir tane yastık çıkarttım. Kumaşım az olduğu için bir taneye müsaade etti ama artan bir şeritlik kısımdan sade bir kumaşı hareketlendirerek rengârenk yastığa bir de eş diktim. Yalnız o sade kumaşı da hiç ummadığım bir anda buldum, ben tükendi diye biliyordum. Görünce altın bulmuş gibi sevindim :) Önizlemesini daha önce burada paylaştığım yeni yastıklarımı çok sevdim. Yine kısa süren basit bir proje olmakla beraber dikişe yeni başlamayı düşünen arkadaşlarıma bu tarz kumaşlardan yastıklar dikmelerini tavsiye ederim. Dikerken kumaş kolay kolay kaymadığı için rahatlıkla dikebilirsiniz, o renkli desenlerden ruhunuzun alacağı pozitif enerji de cabası ;)

Bir Kadıköy Pazarı Macerası

Günlerden Cuma olduğunda kendimi işyerinden Kadıköy Pazarı’ na atasım gelir, ama öyle böyle bir istek değil. Benim için pazara gidebilme mümkünatı olmadığından o kumaşçılar, ıvır-zıvır satan tezgâhlar hep gözümde tüter. Tabii, bunda yıllık iznimin olmayışının da etkisi büyük sanırım :) Ayrıca, izninin bir gününü pazarda geçirmeyi düşünebilecek kadar da enteresan bir insanımdır :)) Ben böyle gün sayadurayım; eşimden geçenlerde bir öneri geldi. Dedi ki bana: “Zaten Anadolu Yakası’ nda çalışıyorsun. İş çıkışı gitsene pazara. Hava geç karardığı için pazarı erken toplayacaklarını sanmıyorum.” Kulağa gayet mantıklı geliyordu :) Ama gel görelim, pazara sadece Avrupa Yakası’ ndan gitmiş biri olarak pazar yerine farklı bir şekilde ulaşmayı nasıl hale, yola koyacağımı bilemedim ve eşimi sunduğu öneri yüzünden pişman ettim; çünkü Kadıköy Pazarı’ na o da benimle gelecekti :) Ben: “Yolları karıştırırım, bulamam şimdi; sen de gel, lütfeeeen!” diyerek eşimi ikna ettim. Zafere ulaşmak güzel bir duygu :) Eşime poşetleri taşıtmak gibi hain planlarım…

Fermuar Detayı

Yastık üzerine fermuar dikmenin nereden aklıma geldiğini anlatacaktım. Fermuar yastığımı kaçıranlar; bakınız sahife 168 :) Yabancı bir blogta, arkasına fermuar dikilerek bambaşka bir havaya bürünen bir t-shirt görmüştüm, hele üzerine bir de fisto dikmişlerdi; ki o basit t-shirt’ ün sırt kısmı beni kendisine aşık etmişti. Kaynak için tık tık ;) Bir tane de ben yapmalıydım, ama hiç fermuar dikmemiştim :) Yapabilir miyim, ya t-shirt’ ü bozarsam, vs. derken bir gece yine elimde makas ve bir t-shirt’ le buldum kendimi. Yan tarafta fermuarlar, fistolar,… Öyle de aceleciyim ki ne elimdeki kitaplara bakıyorum, ne de internetten araştırıyorum. Hiç yapmadıysan bir sor, bir oku, değil mi? Yok, fazla vaktim yok zaten, uyudum, uyuyacağım :) Hemen fermuarı dikmem ve “Ohh bee! Yapabiliyormuşum” deyip yatmam lazım :)) İlk denemem dört dörtlük olmasa da olur, ben sadece o fermuarı fistolu bir halde t-shirt’ ümün arkasında göreyim, yeter :) Sizde de oluyor mu bazen böyle haller? Yoksa…

Erken Başlayan Cumartesi Günü

Haftanın en geç uyandığım günü Cumartesi’ dir; diğer anlamı ile en tembel günüm, daha başka bir anlamı ile en yaratıcı günüm, çok daha başka bir anlamı ile en ev hanımı günüm :) Hepsinin bir araya geldiği bu tatil günü, haftanın en sevdiğim günlerinden biri olmakla beraber tüm uykusuzluğumu dindirdiğim saatleri bana sunması itibari ile de pek sevilir tarafımdan :) Yalnız geçtiğimiz Cumartesi günü ne olduysa saat 08.00 gibi uyandım, normalde tekrar uykuya dalmam, birkaç saat daha uyuyayım diyerek saatin 12.00 yi geçtiğini görmem ve yapılacaklar listesini elden geçirmek için yataktan hızlıca fırlamam lazım. Dürttüler beni o sabah :) En güzeli daha fazla uykuya teslim olmamak ve günü dolu dolu yaşamaktı. Kolay geçmiyor ele böyle dinç dakikalar; yakaladım mı peşini bırakmamalı ;) Gerçi benim Cumartesi gününe erken başlamamın sebeplerinden biri, hatta belki de teki, Cuma gecesi erkenden koltukta uyuyakalmam diye düşünüyorum; ki saati en son gördüğümde 21.00 civarı birşeydi :) O…

Sinir Olasım Var! Eh, Ne de Olsa Burası İstanbul :)

Bazen dikkat ediyorum da gün içerisinde genelde benzer şeylere sinir oluyorum. Sinir olduğum şeylerin değişeceği yok aslında, ben değişsem fena olmayacak ama elimde değil. Görmezden gelmeye çalışsam da batıyor bir yerden elbet; dedim ya sinir olasım var! Yolda yürürken onca kalabalık içerisinde ne sağa ne de sola geçme şansımın yüzde bir ihtimalde olduğu dakikalarda hele de acelem varsa – ki genelde olur; dedim ya, burası İstanbul :) – önümde yürüyen insanın pat diye aniden durması. Ben adama inme mi geldi diye endişe içerisinde bakarken onun vurdumduymaz şekilde ellerini ceplerine sokup birşeyler araması, yürüsem mi yürümesem mi kararsızlıkları eşliğinde bir ileri, bir geri bana yaşattığı ölümcül saniyeler… Adam dediğime bakmayın; birbirleri ile daimi olarak muhabbet eder halde olan bayanların da kendileri yetmiyormuş gibi koca kocaaaa poşetlerle yoldan geçiş hakkını ellerinde tutmaları da favorilerim arasında :) Aslında yine bunlar zararsız… Bir de zehirleyenleri var :) Ellerinde sigaraları, kendilerini İzmir’ in Kordon’ unda…

Keçe Cameo’ lu İğnedenlikler

Yastıkların kumaşlarından artan ufak parçalar vardı; ya çöpe gidecekti ya da değerlendirilecek, hayatlarına farklı bir şekilde devam edeceklerdi. Tahmin ettiğiniz üzere, ben ikincisini seçtim :) Hangi amaca hizmet edeceğini dahi bilmeden diktim bunları. Yine örgü fisto kurtarıcım oldu, bu kez beyaz olanı… Daha önceden Cameo’ lu yaptığım taçlar için kullandığım şablonum vardı elimde. Aklıma onu kullanmak geldi ve keçe kırpıntılarından kestiğim bu bayan silüetini inci kolyesi ile biraz kokoş hale getirdim :) Ve diktiğim ultra minik minderimsi şeyin üzerine keçe şablonu silikon yardımı ile yapıştırdım. Sonuca bakınca, içindeki elyafla olsa olsa bu iğnedenlik olur dedim, hemen birini kendime hediye ettim :) Birini de hediye kutusunun içine attım ;) Bu arada, hediye kutusu deyince aklıma geldi: Biliyorsunuz, köşede bekleyen bir hediye çekilişimiz var ve ben bu çekilişi yapmak için 100 kişinin katılmasını kıstas koymuştum; bunu yapmaktaki sebebim de hem durgunlaşan blog dünyasını biraz hareketlendirmek, hem de yazdığım yazıların okunmasına insanları teşvik…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme