Dikiş makinemin tıkır tıkır çalışma moduna geçmesi ile beraber, açılışı Kadıköy Pazarı’ ndan aldığım dudaklı ve puanlı kumaşlarla yaptım. Gözümden uyku akmasa daha çoook versiyonunu yapardım, hatta oturur, yine yaparım da yastık mevzusuna çevirmek istemiyorum işi :) Bellllki, birkaç tane daha eklenebilir aralarına ama *-* Adına ne dersiniz bilmem; kılıf mı, cüzdan mı, kese mi, her neyse :) Çeşitli amaçlar için kullanılabilir. Bir nev’ i çanta içi dağınıklık toparlayıcı gibi birşey… İlk diktiğim, düğmeli olan. İçine kulaklık, şarj aleti gibi çantamda taşıdığım elektronik tarzı şeyleri koydum. Çantamda tablet taşımaya başladığım günden beri ihtiyaç konusu oldu da :) Sonra hızımı alamadım; bir de uzun olanını diktim. Aslında kumaşı keserken ne yapacağımı planlamamıştım; doğaçlama ortaya çıkan bir çalışma oldu kendisi. İç astarına puanlı kumaşım kol kanat gerdi bu kez *-* Ağız kısmını cırt ile kapatıp kendisini gündelik makyaj malzemelerimi taşımakla görevlendirdim :) İşini iyi yapıyor :)) Zaten üzerindeki pembe dudaklarla konsepte uygun…
Kelebekli Abajur
Hep bir kelebekli abajurum olsun isterdim. Sonunda oldu :) Cumartesi gecesi televizyon karşısında otururken, kahverengi süet kumaştan amaçsızca kestiğim kelebekler uçtu, uçtuuu ve abajurlarımdan birinin üzerine kondu :) Salonumun duvarındaki kelebeklerle büyük bir uyum oluşturan abajurumun yeni görünümünü pek bir sevdim ben :) Sadece abajurun ışığı ile uçuşan kelebekleri seyretmek de pek keyifliymiş ayrıca :)
Kaldığımız Yerden Devam…
Söylediğim gibi; Cumartesi günü Singer teknik servisi geldi; yollarını çok da gözletmeden beklemediğim bir hız ve profesyonellikle sorunu hallettiler. Alışmışız ya millet olarak, birşeylerin sürekli peşinde koşmaya; birileri görevini lâyıkı ile yapınca şaşırıveriyoruz :) Velhasıl, dikiş makinem iyileşti; tahmin ettiğim gibi kayış kısmı ile ilgili “yağlanmamaktan” dolayı oluşan bir sıkıntı mevcutmuş. Aslında makineyi çok sık kullandığım dönemde yağlamıştım da görümcemden aldığım dersler itibari ile ama yetersiz kalmış anlaşılan; öğrenmiş oldum :) Ayrıca, makinenin motorunu yakmadan servisi çağırmayı akıl etmekle de kendimi takdir ettim :)) Eh, ne de olsa evin önemli bir üyesi kendisi; ruh sağlığımı besliyor çokça :)) Ve tahmin ettiğiniz gibi; dikiş makineme kavuşmanın sevinci ile ısınma turlarına başladım hemen *-* Tıkır tıkır dikebilmek, durmadan, makine zorlanmadan yola devam etmek… Ahhh… Ne büyük mutlulukmuş; yaşamadan bilmiyormuşşş insan… Belki sırf bu yüzden kumaşları kesmekten korkmuş bile olabilirim :)) O sevinçle hobi odasını darmaduman ettim yine tabii; neye saldıracağımı şaşırdım. Bebek…
Ses Veriyorum :)
Birkaç gün yeni yazı girmeyince beni merak eden var mı? :) Ben kendimi merak ediyorum da :)) “Ne oldu bu kıza?” diyorum; hâlbuki bir paragraf yazıp hemen çıkacağım diyerek destanlar yazmalıydı, değil mi? Aslında boş bırakmazdım, bırakmazdım ben buraları da – duyan da sanki aylardır yokum sanacak, altı üstü iki gün :)) – hazırda yeni yazılarım bile vardı da; yayınlamaya psikolojim pek müsaade etmedi. Havamda değildim, şekerim :)) Yorgunluk ve uyuşukluk hâli çöktü üzerime ansızın ve birkaç misafir, biraz uykulu sersem hâller derken haftasonunu getirmişim. Hııııh, neşem yerinde ama şimdi. Yarın Cumartesi ne de olsa *-* Tatilin en sevdiğim saatlerini yaşıyorum bu satırları yazarken. Önümde kocamaaan bir Cumartesi ve Pazar var ne de olsa. Doyasıya eğlen, coş durumları yani :)) En sonnn… Makası elime alacaktım, değil mi? Evet, aldım ve bıraktım :)) Dikiş makinesi naz yapmaya başladı şimdi de. Öksürüyor zavallıcık! Son çare, teknik servise koştum. Yarın Singer’ den amcalar…
Acemi Dikişçi Bildiriyor :)
İsmek kurslarına kayıtların başladığını duyduğum an yine şansımı denemek istedim. (İstanbul dışından olan arkadaşlarım, “İsmek de ne ola ki?” diye düşünüyorsanız; sizi buradan alayım) Yine diyorum; çünkü bu benim için bir Eylül ayı klasiği oldu. Sanırım istisnasız senede bir gün İsmek’ i arıyor ve şöyle diyorum; – Haftasonu dikiş ya da takı tasarım kursunuz var mı? Aldığım cevap da her daim kocaman bir “HAYIR” oluyor; suratıma tokat gibi yapıştırıyorlar beni aralarına almak istemediklerini. Ne olurdu; çalışan ama hobisel mevzulardan da geride kalmak istemeyen benim gibilerini de azıcık düşünseydiniz! Tamam, biliyorum; sizin amacınız ev hanımlarına bir iş, bir meşguliyet kazandırmak; bu kurslar o nedenle haftaiçleri oluyor, anladığım kadarı ile. Tebrik ediyorum… Tebrik ediyorum da ben şimdi bu kelebekli kumaşları nasıl keseceğim korkmadan, nasıl dikeceğim; onu bilmiyorum :) Amacım terzi olmak değil zaten, sadece kendime birkaç parça giysi dikebilmek istiyorum; çok görmeyin bunu bana *-* Tamam, pembe kelebekli kumaşım da el kadar…
İstinye’ de…
Pazar günü eşim ve kardeşimle beraber İstinye’ ye gittik; benim amacım Canon’ u biraz gezdirmekti aslında :) Kardeşim de makinesini getirince oldu mu size iki tane fotoğraf makinesi *-* Umduğumdan daha da süper ötesi :)) Tahmin ettiğiniz gibi, kardeşim benim fotoğraflarımı çekti; ben de onunkileri :)) Yalnız kardeşim Canon’ una eklediği yeni lensle benim artık taşıyamayacağım bir fotoğraf makinesi yapmış kendisine :)) Neyse, ben kendi minik lensimle mutluyum; fotoğraf çekmeyi işkenceye çevirmeye gerek yok hem, değil mi? :p :)) Önce, kardeşimin objektifinden BEN; Benim objektifimden KARDEŞİM; Bu da hayali fotoğrafçı KOCA :))
Tanıştırayım: Yeni Yol Arkadaşım; Samsung GALAXY Tab
Yıllardır Samsung telefon kullanıyorum; öyle çok fazla telefon değişimine gitmem aslında – ne kadar üst model piyasaya sürülürse sürülsün, telefonumun pil ömrü beni çileden çıkarmadan yerine yenisini koymayı pek düşünmem. Alışkanlık meselesi :) Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederim ama uzaktan seyirci modundayımdır :) Pardon, yanlış bir ifade kullandım galiba: Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederdim ama uzaktan seyirci modundaydım :) Son cep telefonumu iki sene önce almıştım; Samsung Corby. Kullanımı konusunda sıkıntı yaşadığımı söyleyemeyeceğim, gayet de memnundum kendisinden; internette her sayfayı açamasam da ihtiyacım olan şeylerin çoğunu karşılayabildiğim için benim için işe yarar telefon kategorisindeydi. Ancak, son zamanlarda çıkan Android işletim sistemli cep telefonları beni dürtmeye başladı ve araştırdıkça, o telefonlarla neler yapabildiklerimi gördükçe kendi telefonumdan soğumaya başladım ne yalan söyleyeyim :) Aklıma almayı koyduğum telefon yine Samsung marka Galaxy S idi. Fiyatının düşmesini beklersem belki seneye S II alabilirdim. Telefoncuları, elektronik marketleri ve sanal mağazaları dolaşırken Galaxy S…
Fotoğraf Makineli T-Shirt Arayanlara
Yaz başlarında kendime aldığım fotoğraf makineli t-shirt o kadar çok ilgi gördü ki; Google aramalarından bloguma düşenler, bana mesaj atanlar derken aldığım t-shirt’ ün eşinden bir tane bile bulamadım ne yazık ki… Ancak sizler için sevindirici bir haberim var: Blog dünyasından tanıdığım sevgili Eda (Deli Bu! blogunun sahibesi) bir süredir neşeli t-shirtler tasarlıyordu; bilenleriniz vardır. Ben de fotoğraf makineli olanı ne zaman hazır olacak diye sıkı sıkı takip ediyordum kendisini :) Geçen gün Facebook üzerinde bu t-shirt’ ün görsellerini paylaştığını gördüğümde hemen kendisi ile irtibata geçtim, görsellerini blogumda kullanmak istediğimi belirterek, bana fotoğraf makineli t-shirt soran arkadaşlarımı böyle bir güzellikten mahrum bırakmak istemedim. Bildiğim üzere, yazıları boya ile yazan Eda, keçe ve kumaşlar ile süslediği t-shirt’ lerini özel isteğe göre de hazırlayabiliyor. Eğer aklınızda bir model varsa ya da tasarladığı diğer t-shirt’ lerini de görmek isterseniz sizi buradan alayım ;) Ayrıca, bu t-shirt’ ün hikâyesini bir de Eda’ nın ağzından…