Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Haftasonu; Düğmeler ve Daha Fazlası

Öncelikle bir önceki yazıma bırakmış olduğunuz motive edici yorumlarınız için çok teşekkür ederim, sayenizde kendimi daha iyi hissediyorum – ki aklı selim bir halde ilgili yorumlara da cevap vermiş bulunmaktayım – duyurulur :) Ara sıra insan enerjisini toplamak için zamana ihtiyaç duyuyor; ben de o sürece denk geldiğim esnada içimden ne geçiyorsa kaleme aldım o gün… Yorumlarıma yazdığım cevaplarda da sık sık dile getirdiğim gibi, yazmaktan kolay kolay vazgeçeceğimi pek sanmıyorum. Ben hayatımın hemen hemen her döneminde hep birşeyler yazdım; öğrencilik hayatımda bol bol kompozisyon yazdım, öykü yazdım (hatta ortaokul yıllarında yazdığım bir ajandam var; içine bir gün çıkartmayı düşündüğüm kitabımın içeriğini döşemişim – çocukluk işte); lise hayatım boyunca aksatmadan günlük tuttum, kendime yazamadığım dönemlerde erkek arkadaşıma (şu an eşim) bol bol mektup yazdım :) Durmadan birşeyler yazdım anlayacağınız… Derken blog alemi ile tanıştığımda yazmanın en keyifli hâlini keşfettim; karşılıklı olanı, paylaştıkça büyüyeni, çoğalanı… Bunu da çok net şekilde bırakmış…

Azıcık Kafam Karışık…

Fotoğrafsız yazı yayınlamak bence yürek ister :) Sebebi ise malûm; uzun bir yazı eğer birkaç görselle okuyucuyu kendine çekmiyorsa, yazının bilgisayar karşısında o kişiyi sarıp sarmalamasını beklemek bazen hayal kırıklığı yaratıyor… Yazıyı sonuna dek okuyan ise aslında günümüz koşullarında bir madalyon hak ediyor :) Video izlemek ya da fotoğrafları incelemek varken pek az kişi okumaya yanaşıyor; bu da o kişinin ya kitap kurdu olmasından ya da o içeriğin kendine hitap etmesinden ileri geliyor diye düşünüyorum… Öyle ki; fotoğrafların bile desteklenerek sunulduğu bir yazıda, sadece fotoğraflara bakılarak yorum bırakılması durumun vehameti hakkında ipucu veriyordur sanırım :) Başıma gelmese de sıklıkla gördüğüm bir örnek de şu olur ki; pek çok blog yazarına paylaştığı yabancı kaynaklı bir tasarımla ilgili sanki blog sahibi o el emeği ürünü kendi yapmış gibi “Ellerine sağlık, çok güzel olmuş” tarzında yorumlar gelmesi :) Halbuki okusa, kadıncağızın onu ilham amaçlı paylaştığını anlayacak *-* Okumayı pek sevmiyoruz sanki, hatta zaman…

Görüntü Yok, Ses Var

Bazen yazılarıma başlık bulmakta çok zorlanırım, bazen de aklıma aniden gelen bir başlık atar beni yazının içine, sonuna nasıl geldiğimi bile anlamam :) Şu an ikinci durumun içerisindeyim… Bir yandan birkaç gündür yazmak için fırsat bulamazken, diğer yandan yazılarımı destekleyecek fotoğraflarımın arşivde tükenmiş olması yazmak ve yazmamak arasında gel-git yaşamama sebep oldu. Ancak şunu da çok iyi biliyorum ki; ben bir şeyin rutinini bozarsam ipin ucunu fena kaçırıyorum, yakalayamıyorum sonra kaldığım o yeri… O yüzden, bugünkü yazımı fotoğrafsız götürüyorum, sırf arayı açmamak için… Hadi, azıcık sohbetim de gelmiş olsun :) Çoğu zaman yazmaya, okumaya, araştırmaya, birşeyler dikmeye, fotoğraf çekmeye; yani kısaca beni ben yapan tüm ilgi alanlarıma daha fazla vakit ayırmak istiyorum. Aslında yapabileceklerimin üst sınırlarında gezdiğimi bildiğimden artık bununla yetinmem gerektiğini söylüyorum kendime sürekli ama nafile… Bir insan istediği şeyleri dikmeye vakit bulamadığı için, günışığından yararlanamadığından kendini tatmin edecek sayı ve kalitede fotoğraf çekemediği için ya da koşturmaktan -…

Teni’ nin Yılbaşı Kurabiyeleri :)

Teni, işyerinden arkadaşım ve çok güzel kurabiye yapıyor :) Onları ofise getirdikçe de aklımı başımdan alıyor ve an itibari ile kendimi yeni bir konunun kollarına atmamak için zor tutuyorum *-* Neyse ki bu kadar meşakkatli bir iş için mutfağa girecek vaktim yok da yırtıyorum :)) İki hafta kadar önce yılbaşı için yaptığı kurabiyelerin fotoğrafını çekip çekemeyeceğimi sorduğunda seve seve kabul ettim. Zaten artık çevremdekiler tarafından şu çok iyi biliniyor ki; milletin çöplerini (!) toplamak dışında fotoğrafını çekecek nesneler bulmak da beni acayip mutlu ediyor :) Aslında bu fotoğrafları geçen hafta çekmek istemiştim, ancak kurabiyeler elime geç ulaşınca bu haftasonuna kaldı. Malûm haftaiçi fotoğraf çekmem özellikle kış zamanı imkânsız. Ben ne yapacaksam hepsi haftasonuna birikiyor… Bugün de hava kapalı bile olsa, Kadıköy Pazarı’ ndan fon yapacağım diye aldığım kumaşı da kullanmak için döktüm kurabiyeleri sehpanın üzerine, oynadım onlarla :) Yenmeyeceğini bildiğim için rahatım *-* Uzun yol kat eden ve bana ulaşana…

Yeni Bir Yıl

Günler öncesinden yeni yıl heyecanı ile dolup taşarken, şimdi o ışıltılı çam ağacının, yeni yıl süslerinin kaldırılacak olması hüzünlendiriyor beni… O yüzden, sanırım bir süre daha “Hoşgeldin Yeni Yıl” konseptinden kurtulamayacak bu ev :)) Hem daha bugün 2012′ nin ilk günü, değil mi? *-* Kaç yıl üst üste hep akrabalarla, arkadaşlarla beraber olduğumuz senenin son gününü bu kez eşimle baş başa geçirdik… “Kimse çağırmadı bizi” dermişim :p :)) Dışarıda yemek yedikten sonra eve geçerken atıştırmalık birşeyler aldık ve yılbaşı gecesinde ne yerseniz, sıfır kalori olduğunu öğrenince :)) tüm zararlı yiyeceklere izin vererek; kâh televizyon, kâh bilgisayar karşısında, tabii ki yılbaşı ışıkları eşliğinde karşıladık yeni yılı *-* Hatta sene boyunca ışığım hiç sönmesin diye başıma şu ışık saçan fiyonklu tacımı taktım tam da yeni yıla girdiğimiz esnada – neye inanırsan o olur, değil mi? ;) Ev hâli ile “Merhaba” dediğimiz bu senenin güzellikler getirmesi dileği ile ilk günü bitirdik bile… Şimdi,…

Yıl Biterken

Senenin son haftası bir çift laf etmemişim… Ben ki; maksimum internetsizliğe rağmen gün aşırı yazmadan duramayan insan! :) Senenin yorgunluğu çöktü sanırım üzerime; elimi – kolumu kaldıracak gücü bulamadım kendimde bu hafta. “Daha ponpon yapımını anlatacaktım, fotoğraflarını da çekemedim istediğim gibi” diye diye, üstüne bir de “Adını Feriha Koydum” dizisine takıldım ki çok fena; internetten 30 bölümünü bir haftada izleyip (hani sadece diziyi izlesem yine iyi, olumlu – olumsuz tüm eleştirileri didiklemezsem de içim rahat etmez; benim manyak araştırmacı ruhum *-*) gerçek hayattan kopma noktasına geldiğimde kendimi tokatlayarak uyandırdım :))) Şimdi buradayım, çok şükür :)) Aslında klişeleşmiş olan yıl sonu yazılarımın devamını getirmek niyetindeydim; 2011 yılı tasarımlarımdan genel bir kolaj, 2011 yılından ne umduğum ve ne bulduğum, 2012 yılından dileklerim gibi üç – beş başlık altında yazı yazma istiyordum ama dediğim gibi şartlar pek müsaade etmedi. 2011, kendi adıma rutin bir yıldı; gerek iş, gerek ev hayatım açısından… İstanbul’ a…

2011 Yılında Demetoloji

Sene biterken geleneksel yıl sonu değerlendirmelerinin vakti geldi de geçiyor diye düşündüm :) Bilenleriniz vardır; bu sene başında Blogger’ a gelen yasaklardan ötürü binbir tereddütle alan adımda değişiklik yapmıştım. Wordpress’ e alışma, beni takip edenlere sesimi duyurma çabalarıyla sancılı bir dönem olsa da, ben hâlâ çok eski yazılarımı, fotoğrafları, bozulan linkleri, mükerrer yorumları düzenleyebilmek için zaman yaratamasam da bir şekilde bu güne kadar geldim düşe kalka :) Sanırım zorlu süreci atlattığımı düşünüyorum ki; Mart ayından itibaren Demetoloji’ nin takip edilirliği düzenli bir yükseliş grafiği sergilemiş *-* Kendi alan adıma geçiş yaptığım günden bu yana en çok okunan yazılarımı da irdeledim; okumayanlar varsa bir göz atsın diye ;) Mart 2011: Martha Stewart Weddings Türkiye’ de Nisan 2011: Yeni Gelinin Kapı Süsü :) Mayıs 2011: Çanta Süsleme | Mor ve Çiçekli; Daha Ne Olsun :) Haziran 2011: Aykut Oğut | Benim Kitabım; Okundu, Bitti… Temmuz 2011: T-Shirt’ ten Elbiseye Dönüşüm Ağustos 2011:…

Merhaba 2012 | Çekiliş Sonucu

Öncelikle yeni yıl çekilişine katılan herkese teşekkür ederim. Toplam 32, 1 mükerrer, 1 geçersiz yorum ile 30 katılımcı çekilişe dahil oldu; katılımcı listesini aşağıda görebilirsiniz: Fazla da geç kalmadan çekilişi yaptım ve 26. sıradaki yorumu ile Bahar ve kızısı Yağmur hediyelerin sahibi oldu :) Buradan bizimle paylaştığı komik anısına da bir bakacak olursak; Bahar’ ı buradan tebrik ediyor, 2012 yılının kendisine şans getirmesini diliyor ve komik anısı ile yüzümüzü güldürdüğü için de ayrıca teşekkür ediyorum :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme