Geçtiğimiz hafta yazdığım tüm yazıları taslaklarda yarım bırakmışım; hâliyle de hiçbiri yayınlanamamış :) Yeni hafta ile yazmaya başladığım tüm yazılarımı “yayınlanmış” bölümüne taşımaya kararlıyım. Şu kuşları da English Home’ dan binbir kararsızlıkla almamış mıydım – beş ya da altı ay sonra hem de; hiç abartmıyorum. Her gördüğümde ya kasadaki kuyruğa girecek vakit bulamamaktan ya da vakti bulduğumda onlardan kendim dikeceğime dair sözler vererek, almaya niyetlendiğimde de rengine karar veremediğim için bir türlü sahiplenemediğim bu kuşlar… Sonunda evime girdiler de artık gözümün önündeler :) Onlar mutlu, ben mutlu; bu giriş yazısı ile beraber şeytanın bacağını kırmış olmanın dayanılmaz hafifliği ile herkese iyi haftalar dilerim.
Olumsuz Hava Şartlarına Maruz Kaldım
Cumartesi günü kar şöyle bir serpiştirdiğinde evin içinde dört köşe olmuş, elimde fotoğraf makinesi ile o camdan diğerine zıplayarak kendimce birkaç tatmin edici kare yakalamaya çalışmıştım (sonuç fiyasko olsa da). Kar o gün umduğum gibi yağmamakla beraber hiç tutmamış, üstüne kesilen elektrik de iyice canımı sıkmıştı. Bir ara mum ışığında ponpon yapmak gibi son derece romantik (!) bir fikre kapılsam da aksayan işlerimle içimdeki hobi ateşi de sönünce bir anda “memnuniyetsiz” ben ipleri eline alıp, yaptığım herşeye bir kulp takarak tüm haftasonunu en verimsiz şekilde geçirmeyi başardım. Eh, o zaman alkış bana *-* Özlemle beklediğim haftasonu tatilininin böyle yitip gitmesine olan kızgınlığım mı, benim sürekli daldan dala konarken kısıtlı zaman dilimi içinde birşeyleri yarım bıraka bıraka yaşadığım anlamsız telaş mı derken yeniden Pazartesi günü geldi ve haftaya bomba (!) gibi başladım :) Dün akşam işten eve dönüşüm karla karışık 3,5 saati bulunca benim de kendimi bulmam epey zaman aldı… Ben;…
Sarılalım Sıkı Sıkı :)
Geçtiğimiz Salı günü öğle arası… Yemeğimi yemişim, hızlı hızlı alışveriş merkezine doğru yürüyorum. Yarım saatim var ve o süreç içerisinde ne kadar çok gezer, gözümü eğlendirirsem benim için kâr :) Yanımdan bir bayan benden daha da hızlı yürüyerek beni solluyor ve o benden birkaç metre önde, ben arkalarda aynı istikâmete doğru resmen koşar adım ilerliyoruz. 5-6 metre ileride trafik lambaları var ve o yeşil ışığı bir kez kaçırmayagörün, kaç dakika kırmızı ışıkla bakışacağınızı ben bilirim :) Eh, kimse kısıtlı olan öğle yemeğini bu kadar harikulâde geçirmek istemez sanırım! Ben bu düşünceler eşliğinde yürümeye devam ederken yeşil ışığın yandığını görüyorum. Hem de ben daha oraya ulaşmadan! Bu haksızlık diyerek, koşsam mı, koşmasam mı; yetişir miyim, yetişemez miyim soruları arasında kendimi aniden koşarken buluyorum. Tabii, öndeki kadın da benimle aynı yönde hızla yürümeye devam ediyor… Kadın kaldırımın iç kısmında, ben dış kısmına kıvrılsam diye planlar yaparken öndeki kadın hiç ummadığım bir hareket…
Perşembe imiş… Perişan imiş…
Şu Perşembe gününe neden “Perişan” demişler, bilmem ama kendi adıma Perşembe’ ler Cuma’ ların habercisi olduğundan, bir nevi tatil arefesi kıvamında güle oynaya geçer… Perişan olması gereken bir gün varsa o da Pazar’ dır kanımca; Pazartesi’ yi görmeye ramak kaldığımız o Pazar yok mu o Pazaaarrr… İnsan tatilde olduğunu bile anlamıyor bazen sırf bu psikoloji yüzünden… Hele bir de o vücudun uyumaya, dinlenmeye ihtiyacı varsa… Yatakta azıcık fazla zaman geçirin, o koltuğa yayılıverin birkaç saat fazladan, bir de bakıyorsunuz, işbaşı yapma zamanı yine gelmiş… Zaten bu hafta biraz zor geçti benim için. Pazar gecesi 01.00 civarı gidince yatağa, sanki haftanın her günü 01.00’ den önce uyuyamazmışım gibi akşamları gözlerim bir türlü kapanmak bilmedi. Hele dün gece en geç 23.30’ da bilgisayarı kapatıp uyuyabilme imkânım varken 01.30’ da uyumuş olmam pek bir traji-komikti. Bazen nasıl da kaşınıyorum gecenin bir yarısı, ah bir bilseniz… Yok, kafama birşey takıldı ya, uyuyamam yoksa. İşin…
Çatalla Ponpon Yapımı
Ben ponpon yapmayı ilkokula giderken öğrenmiştim :) Annemin ördüğü atkıların uç kısımlarına yaptığı ponponlar öyle cezbederdi ki beni, bir gün ısrarlarıma dayanamayıp bana ponpon yapmayı öğretmişti; dünyalar benim olmuştu o zaman sanki :) Hiç unutmam; sarı renkli yün ipten biri büyük, biri küçük yaptığım iki ponponu elimden geldiğince birbirine dikmiş, sonra da birleşmiş o iki ponpona civciv muamelesi yapmıştım :)) Yalnız iki ponpondan sonra pes etmiş olabilirim; o zamanlarda internet yoktu ve ben çatalla da ponpon yapabileceğimi henüz keşfedememiştim *-* Gerçi şimdi ponpon yapma aletleri de var diye biliyorum. Ben onlardan almadım ama çatalla ponpon yapmak epey işimi gördü benim. Şimdi bilmeyenler de öğrensin, çatalla ponpon yapmanın keyfine varsın ;) Ponpon yapmak için ihtiyacınız olanlar: * Yün ip – çok ince olmazsa daha tok durur. * Çatal – büyük olanlar daha kullanışlı olacaktır. * Ve tabii ki makas Resimde görüldüğü gibi çatalın orta kısmından ipinizi geçirin – benim bunu yapmadaki…
Çuval Bezi İle; Dekoratif Mandallar
Hatırlarsanız, daha önce bir dizi mandal süsleyip paylaşmıştım sizlerle… Hazır çuval bezinin kırpıntılarına bulanmışken, elimde kalan mandalları da bu bezle kaplayayım dedim. Yalnız bu kez sebat ederek kendimi farklı denemeler yapma konusunda frenledim ve mandalları 3’ lü, 4’ lü setler hâlinde hazırladım. Pazardan aldığım düğmelerle de birleşince, gayet de dekoratif mandallar oldular kanımca :) Hatta çuval bezini ilk alıp eve gittiğimde eşim benle önce dalga geçse de; köşede bekleyen bez yığını, çuval görüntüsünden kurtulup farklı şekillere girmeye başladıkça beğenisini dile getirmeden edemedi :) Azıcık göz zevkimiz var herhalde, değil mi? :p :))
Çuval Bezi İle; Kasnak Duvar Süsü
Bir şey de aklıma düşmeyegörsün; dünyanın öbür ucundan bile sipariş veririm vallahi :) Bu kez çok da uzak bir yerden değil, İstanbul sınırları içerisinde olan bir yerden alışveriş yapmıştım neyse ki… Kumaşçı’ yı duyanınız olmuştur mutlaka, ben tesadüfen Google sularında gezinirken denk geldim ve içinde neler var diye bakınırken gördüğüm bu çuval bezini “Seni daha önce bir yerde görmüştüm, mutlaka işime yararsın” diyerek sepete attım :) Kargo ücretini nasıl olsa ödeyeceğim mantığı ile 6 metre çuval bezi alınır mı; orasını hiç bilmiyorum ama renkli çuval bezlerinden de metrelerce sepete atmamayı başardığım için kendimi tebrik ediyorum :) Yani anlayacağınız, şu an elimde 5 metre kadar ham, 1 metre de işlenmiş krem renkli çuval bezi bulunmakta. O bir metre işlenmiş olanı da sırf ham parça ile karşılaştırmak için aldım, muradıma da erdim :) Ahh, bu merak yok muu *-* İlk olarak çuval bezini kasnak üzerinde denemek istedim. Zamanında yabancı hobi bloglarında “kasnak…
Akıllara Zarar Bu Düğmeler :)
Bu düğmeleri son Kadıköy Pazarı gezmemde keşfettim. Yanlarına gittiğimde tezgâh bomboştu. İki koca sepetin altını üstüne getirdim ve sanırım her gördüğüm poşeti satın aldım :) Ya bir poşeti 1 TL idi ya da iki poşeti 3 TL; fiyatını çok net hatırlamıyorum, o an aklım başımda değildi :)) Zaten öyle bir aşkla kurcalamaya başlamışım ki poşetleri, birkaç kız da benden sonra kurcalamaya başladı sepetleri ama geç kaldılar; çünkü en güzellerini ben kaptım :p :)) Sembolik olarak birkaç grup düğmenin de fotoğrafını çektim. Tüm poşetleri dökecek cesareti kendimde bulamadım ne yalan söyleyeyim, yoksa birkaç haftasonu sadece düğme fotoğrafı çekmem gerekecekti :)) Daha kumaş kaplılar, kalpliler derken bir sürü çeşit var; artık onlara sıra geldikçe yeni projelerde görürsünüz burada :) Not – 1: Anne dantelleri burada devreye giriyor :) Not – 2: Ben iki yıl önce bu düğmeleri evrene sipariş vermişim aslında, bakınız burada ;)