Demet

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Mutlu Geçsin Haftanız : )

Tam başlığı attım, yazmaya başlayacağım – eşim belirdi arkamda; “Kime yazıyorsun?” dedi, şöyle bir baktım yüzüne bu soru karşısında, sanki blog yazdığımdan bi’ habermiş gibi… Bir de beni okuduğunu söylüyor :) Hatta dediğine göre arada gelip farklı bir isimle bayanmış gibi bana yorum da bırakıyormuş ama anlayamamışım, söylemeyecekmiş de kim olduğunu.. Hoş, inanasım gelmedi kendisine şahsen; şaka yapmayı çok sever, bloğumun müdavimi olduğunu da hiç sanmıyorum, ne yalan söyleyeyim :)) Neyse.. Bak ne yazacaktım, neler yazdırdı bana… Bir Pazar kahvesi ile mutlu haftalar dileyeyim dedim herkese.. İçemedim gerçi; adı Pazar kahvesi – soğuttum kahveyi fotoğrafını çekerken – her zamanki gibi. Ben aynı karenin defalarca fotoğrafını çekmekten, sağından – solundan, altından – üstünden elimde kamera dolanmaktan vazgeçemedim daha. Bazen nasıl oluyorsa tek bir kare çekiyorum, içime siniyor.. Bazen onlarca çekiyorum, gidip ilk çektiğimi beğeniyorum.. Bazen hiçbir çektiğimi beğenmiyorum gerçi! Bir de milimetrik oynamalarla hangisinin daha iyi – daha net – göze…

Mumlukların Gücü Adına : )

Hani dönem dönem bir şeylere taktığımdan bahsetmiştim ya bir önceki yazımda, işte son zamanlarda taktığım şeylerden biri de geceleri mum – mumluk fotoğrafları çekmek :) Her ne kadar gün ışığında fotoğraf çekmeyi sıklıkla tercih etsem de bu aralar loş ışıkta fotoğraf çekmek de keyif vermeye başladı. Bunda Ikea’ dan aldığım şu lambaların da etkisi olduğu muhakkak tabii ^_^ Bir de fotoğraf makinemin ISO ayarı sağolsun :)) Şimdilerde heyecanla mağaza vitrinlerinin yeni yıl konsepti ile süslenmesini bekliyorum ben aslında :) Her sene eve yeni yılı erkenden getirdiğimi bilmeyen yok artık zaten ^_^ Gidip yeni ürünleri daha mağaza görevlileri raflara yerleştirirken kurcalamam lazım benim ve her sene sonuna doğru da yeni yıl heyecanından payıma düşen şeyler olmalı – evet, bunu uzun zamandır alışkanlık haline getirdim ve bu zamanlarda doğum günümü de bahane edip kendi kendime aldığım hediyelerde limitleri fazlasıyla aştığım çok doğru :)) Tabii, genelde hep ıvır zıvır şeyler alıp, eşimin “Ne…

Pazar Kahvaltısından…

Son birkaç yıldır hobi malzemelerine olan yoğun ilgim tabak-çanağa kaydı, hatta son zamanlarda zirvede seyrediyordu ki; frenledim kendimi – kredi kartları malum :)) Bunda hobi malzemesi anlamında doygunluk yaşamamın mı etkisi var, yoksa Instagram’ da gördüğüm harika ötesi sunumların mı bilmiyorum ama dönem dönem bir şeye takıp o konu üzerinde tatmin olana kadar didikleyip dururum ben – işte bunu biliyorum :) Bir zamanı var, geçecek; onu bekliyorum. Ama o esnada eminim ben farklı bir şeye takmış olacağım :)) İstanbul’ a taşındığım yıllarda işim gücüm boş bulduğum her vakitte outlet mağazaları araştırmaktı; ucuza nerden kıyafet bulabilirim, nasıl daha fazla çeşit kıyafet alabilirim… Sonra derken incik – boncuk işlerine sardım. Eminönü’ ne gidip gelip türlü türlü boncuklar alıp kolyeler yapmak tutkum oldu :) Derken hayatıma dikiş makinesi girdi; o süreçte de gönlüme göre istediğim kumaşları nerede bulabileceğim benim uzun süre cevabını aradığım soru oldu. Evet, evet, sanırım en fazla vaktimi alan kısım…

Mumları Yakalım : )

Elektrikler kesildiğinde mum sıkıntısı yaşamayacak evlerden biridir bizimki.. Hatta komşuya yetecek kadar mum mevcuttur – yaşayarak test edildi :)) Evdeki mum stokları bir yana, bir de mumluk konusu var ki; eşim “Ne aldın?” sorusuna “Mumluk” cevabı almaktan bıktı adeta :)) Ama siz söyleyin şimdi; havalar soğumaya başladıkça battaniyenin altına kıvrılıp, sehpanın üzerinde danseden mum ışıklarını izlemekten keyifli başka ne olabilir ki? ^_^ Hele bir de TV’ de ilginizi çekecek bir program var, üstelik haftasonu da gelmiş, çatmışsa.. Sıcak bir kahve ya da çay belki yanında… İşte tüm bunlar karşıma çıkan tüm mumlukları alma sebebim olabilir :)) Eskiden mumluk mu vardı gerçi.. Varsa da bizim evde yoktu. Elektrikler kesilince yanardı mum bizim evde sadece; annem şu beyaz, uzun mumlardan birini yakıp çay tabağına birkaç damla damlatır, üzerine sabitlerdi.. Pek sevimsiz gözükürdü o zamanlar gözüme.. Hele bir de çocukken o karanlıkta elimde mumla bir odadan diğerine geçme hallerim vardı ki evlere şenlik;…

Tesadüfün Böylesi : )

Bundan 3-4 ay kadar önce Joker çocuk mağazasına gitmiş; eşimin kuzeninin doğacak ikizleri için hediyelik bir şeyler almıştım. Söz konusu, çocuklara kıyafet almak olunca zaten, elim çok daha fazla parçaya gider benim ve ilk bakışta aşk yaşadığım tüm giysileri almaya çalışırım nerdeyse, kendimi frenlemem hiç kolay değildir :) Bu kadar eli kolu dolu kasaya gidince de kasiyer bayan çocuğum olduğunu düşündü sanırım ve bana bir Joker kart vermeyi önerdi. Önce “Ne gerek var!” diye düşündüm içimden, sonra “Amaaan, al gitsin, köşede dursun, ilerde lazım olur” dedim :) Ne işe yaradığını da bilmiyorum ayrıca :)) Neyse.. Bayan olur sinyalini alınca bana sorular sormaya başladı. “Çocuğunuz var mı? Adı ne?” gibi sorulardan işini görecek bir cevap bulamayınca, yakınlarımdan birinin çocuğu olup olmadığını sordu bu kez. O konuda boş değildim neyse ki, yoksa çocuk mağazasında ne işim var, değil mi diye soracağım ama ben alakasız şeyler alma konusunda ün yapmış bir insan olduğumdan,…

Fuchiko Bebekler Nereden Alınır?

Fuchiko bebekleri aldığım günden beri gerek Facebook, Instagram gibi sosyal medya kanalları aracılığıyla gerekse de e-mail ile en çok aldığım soru bu oldu sanırım; “Bu bebekler nereden alınıyor?” :) Bu kadar ilgi görmüşken bu şirin kızlar, ben de topluca bir cevap yazayım, hala bulamayan varsa faydalansın istedim :) Öncelikle Türkiye’ de kim satıyor, satıyorsa nerede mevcut, bilmiyorum ben de. İlk olarak Instagram’ da takip ettiğim bazı arkadaşlarımın fotoğraflarında dikkatimi çekmeye başladı bu kızlar, sonra fotoğraf paylaşımlarının etiketlerinde “fuchiko” yu görünce kısa bir araştırma ile menşeinin Japonya olduğunu öğrendim ve ne varsa Ebay’ de vardır diyerek orda aramaya koyuldum. Ebay sitesinde arama kısmına “fuchiko” yazarsanız, birçok satıcıya ulaşabilirsiniz, fiyatlarını kıyaslayıp size en uygun olanı satın alabilirsiniz. Tekli olarak satan da var, üçlü olarak da, altılı – yedili olarak da… Ben bir seti üçlü, diğerini altılı olarak aldım, yanında da bir tane hediye Fuchiko geldi; oldu mu size 10 kız :) Hatta…

Atlantis Tablo Çekiliş Sonucu

Geçtiğimiz hafta şehir dışına çıktığım için ve döndüğümde de çok yorgun olduğumdan çekiliş sonucunu açıklamakta biraz geciktim; kusura bakmayın lütfen. Bu yazıyı da iki arada bir derede yazıyorum ^_^ Bu arada, belirttiğim tarih – saatte yazıyı yeni yorumlara kapatmaya fırsat bulamamış olsam da o an itibariyle yorum bırakan arkadaşlarımı çekilişe dahil edemedim, haksızlık olmasın kimseye… Kazanan kişi ” sihirlimavi ” yi tebrik eder, Atlantis Tablo sitesinden seçtiği 30×40 cm ya da 30×45 cm ebatlarındaki tablonun linki ve adres bilgileri ile e-mail adresimden bana ulaşmasını rica ederim :)

Severim Ben Eylül’ ü : )

Ağustos bittiğine göre yeni ayı Fuchiko kızlarımdan biri ile selamlayalım :) Yeni hafta, yeni ay hayatımıza güzellikler getirsin. Eylül’ ler güzeldir zaten; kitapların, kalemlerin, okulların habercisidir. Eylül’ le beraber öğrencilik yıllarıma giderim ben de, sanki ben de okula başlayacak gibi sevindirik olurum. Bu dönemlerde kırtasiyelere, kitapçılara girer çıkarım bolca; kırtasiye malzemelerinden payıma düşen var mı diye bakınırım sağa sola :)) Eylül’ ü severim ben… Havaların yavaş yavaş serinlemeye başlaması, dökülen yapraklar… Ruhum huzura kavuşur sanki takvimler sonbaharı gösterdiğinde… İçim umutla dolar nedensiz yere… Belki de yükselen burcum Başak, ondandır bu karşılıksız sevmeler :)) * * * * * Derken yazının devamı gelecek gibi hissettirsem de yok, çok uzun yazmaya gelmedim bu kez, çenem düşmeye çok müsait ama yatağım uzaktan bana göz kırpar, gidip uyuyayım, sabaha iş var :) Bu yazı kısa geldi derseniz ama buyrun, buradan devam edin ;) Aklıma gelmişken bir de şurada duyurduğum çekiliş hala devam ediyor, katılmak…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme