Saç mevzuusunu öyle geçiştirmek olmazdı; o yüzden objektif karşısına geçme sırası bendeydi :) Buyrun yeni saçlarıma bir de fotoğraflardan bakın, yalnız yazısını okumadıysanız buraya ışınlanın *-*
Saç Mevzuusu
Bugün öğle arası yolda yürürken aniden saçlarımdan sıkıldım… Sıkılmak kelimesi bir kez düşmüştü ya aklıma, imkanı yok rahat ettirmezdi bana o dakikadan sonra… Ben adım attıkça sağımdan – solumdan dolanan saçlara iyice hallenmişken hele… “Hemen bu akşam kuaföre gidilecek” dedim kendi kendime. Aslında saçlarımı kestirmeyi istiyordum da birkaç ay sonraya ötelemiştim, isteyip istemediğimden emin değildim sanırım, belki de uzatmaya devam ederdim, bilmiyorum… Yalnız son zamanlarda mevsim değişikliğinden midir nedir, saçlarım da dökülmeye başlamıştı… Zaten tarakla saçlarımı açmak işkence halini aldığında benim sarmaşıkları biraz budatmam gerekiyor :) En son kuaföre saç kesimi için geçen yıl Ağustos ayında gitmişim, bakınız burda yazmışım Rapunzel’ in kıvırcık çakması mıyım diye :)) Ani bir karar ve ani bir hareketle; nasıl oldu bilmiyorum; saç modelimde kendimce radikal bir değişiklik yaptım. Bir kere daha önce hiç saçlarımı kesmemiş bir kuaföre bunu yaptırttığım için kendimi ayakta mı alkışlamalıyım bilmiyorum ama ne zamandır denemek istediğim, eşimin “Sana yakışmaz” diyerek…
Cath Kidston Desenli Çerçeve
Geçenlerde Cath Kidston sitesindeki duvar kağıtları dikkatimi çekmişti… Dikiş kitabını alınca herbirşeyini araştırır oldum zaten :) Floral desenli bu duvar kağıtları o kadar hoşuma gitti ki; tabletime, bilgisayarıma arka plan yapmak yetmedi, gidip özalitçide kalın bir kağıda desenleri bastırıp yeni yıldan kalma çerçevemin içine kondurdum. Oldukça basit, maliyeti düşük bir çalışmayla evime farklı bir hava geldi… Üstelik çok da içime sindi, çerçeve bu haliyle beni uzun süre götürür sanıyorum :) Şimdi kalan diğer desenli kağıtlardan ne yapsam fikri dönüp dolanıyor zihnimde… Bakalım, ne olacaklar… Başlarına bir iş gelmeden hale yola koysaydım :)
Yıldız Parkı’ nda…
Bir zamanlar kendi düğün fotoğraflarımın çekildiği Yıldız Parkı’ nda şimdilerde birilerinin benim objektifimin karşısında olması… İşte bu fotoğrafların kısa özeti budur :) Ve fotoğraflara geçmeden kısa bir not: Kompozisyon uğruna en pis yerlere girip, tepeler aşan, yerlerde yuvarlanan, toza – toprağa bulanan ve tüm bunlara rağmen gülümsemesinden hiçbirşey kaybetmeyen, “Aman üstüm – başım kirlendi” demeden eğlencesine eğlence katabilen insanlara bayılıyorum :) Hem zaten en güzel kareler de o doğallık, rahatlıkta yakalanmıyor mu? Haksız mıyım şimdi? ;)
Geçtiğimiz Cumartesi
Cumartesi günü Yıldız Parkı’ na gittik; ben ve fotoğraf makinem :) Bulduğumuz ilk modelle mutlu – mesut koca 4 saat geçirmişiz yeşilliklerin arasında… Şansımıza hava da öyle güzeldi ki; hafıza kartı dolu olduğunun uyarısını vermese bizim dönmeye pek niyetimiz yoktu :) Eh, o kadar anlattım, ben susayım da görseller konuşsun demeyi çok isterdim ama henüz Flickr hesabıma fotoğrafları yükleyebilme fırsatım olmadı… Ancak merak edenler Demetoloji’ nin Facebook sayfasında soluklanabilirler ;)
İyi Haftasonları…
Cuma akşamları yazmaya pek alışık değilim… Haftasonu habercisi olduğundan sanırım; yorgun vücutların bilgisayar başında vakit geçirmek istemeyeceğini düşündüğümden (buna zaman zaman ben de dahil olabilirim) pek ses veresim gelmez… Bugün bir farklılık olsun istedim :) Birkaç fotoğrafı düzenlemek için hazır bilgisayarı açmışken hem ufaktan bir ses vereyim, hem de bu öğlen şirketin yakınlarında bulduğum birkaç çiçekle size “İyi haftasonları” dileyeyim dedim :)
Gün Ortası
Puantiye aşkı Haftasonu kahvaltısı Meyvelerin dansı ile günün ortası aydınlansın, tabletten yayınlanan bu yazı kısacık da olsa kafaları dağıtsın :)
İşte Bu Görümce : )
Sırf şu zamana kadar kardeşimin düğününden bir kişi de benim fotoğrafımı eklesin diye bekledim, durdum :) İşte, beklediğime pek de değmedi, topu topu iki fotoğraf ulaştı elime – görebildiğiniz kadarıyla idare ediverin lütfen *-* Bu hâllerdeydim: Arkası uzun, önü kısa siyah straplez bir elbise – eşimin öğrenci yakası diye nitelendirdiği incili bir yaka ve siyah tül eldivenlerimle… Ha, bir de unutmadan; iki kez kuaförde yapılmış saçlarımla *-* Şu fotoğrafta sahneye çıkıp oynadığım düşünülmesin – zira ben düğünlerde hiçbir zaman iddialı göbek atan bayanlardan ol(a)madım, hatta oynamam bile – orda kardeşim olması vesilesi ile uzaktan sessizce alkışlama modunda olan bir görümceyim sadece :)) Not-1: Bu bir kombin fotosu olmadığından, zaten öyle şeyleri de kırk yılda bir yaptığımdan; ne nerden diye birşey yazma girişiminde bulunmuyorum ama merak ettiğiniz varsa sorun, söylerim :) Not-2: Yine bir kuaför krizi yaşadığım bugünde artık özel günlerde bile kendi saçlarımdan vazgeçmeme kararı almış bulunuyorum – Nokta :)