Artık Aralık ayı gelmeden içim kıpır kıpır yeni yıl süslemelerine gidiyor elim. Bunda yabancı blogların etkisi de yadsınamaz tabii… Onların o ışıl ışıl fotoğraflarını, süslemelerini gördükçe kendi çapımda birşeyler yapmak için harekete geçerken buluyorum ben de kendimi. Zaten özellikle geçen yıldan beni tanıyanlar son güne kadar her bulduğum zamanı yeni yıl temalı çalışmalara ayırdığımı çok iyi bilir :) Yalnız yap, yap, nereye kadar… Her geçen yıl elimde artan yeni yıl süslemeleri ile ben birkaç seneye kalmaz evde geniş çaplı parti organizasyonları yaparım gibime geliyor – özellikle kırmızı – beyaz uyumu içerisinde :) Bu sene Ikea’ nın şu anten görünümlü ayaklı aparatına sardım… Hem fiyatı ucuz, hem de görünümü o kadar hoşuma gitti; ki önce bir tane, daha sonra dayanamayıp iki tane daha aldım :) Fotoğraflarını çektiğimde neyden bahsettiğimi anlayanlar olacaktır; hatta ben fotoğrafını çekene kadar siz buradan bir bakın :) Eminim Ikea’ da gezinirken rastlayıp da dayanamayıp benim gibi alanlar…
“Bir Demet Fotoğraf” a Davetlisiniz : )
Çocukluğumda kendime yeni bir defter aldığımda hangi renk kalemle yazacağımın kimbilir kaç kez denemesini yapardım. Onu bırak, el yazımı müsvette bir kağıtta deneyimler, sanki yabancı bir kişinin yazısıymış gibi kendime not verir; yazı karakterlerinin inci gibi dizildiğine ikna olduktan sonra yeni defterime yazmaya başlardım… İnsan 7′ sinde ne ise, 70′ inde de öyle olur derler… Henüz 30′ umdayım ben, 70′ i görür müyüm bilmem ama; gerçekten hâlâ aynı mükemmeliyetçi tavrı sürdürüyorum hayatımın her alanında… Yine şunun şurası şöyle olsun, burası böyle olsun derken ne kadar zaman kaybettiğimi fark ettim de bugün, hemen buraya ilk yazımı yazma kararı aldım kendi içimde… Bir şekilde sesimi duyurup, “Şu kırmızı kurdeleyi kesmeliyim artık” dedim :) Devamı… Bir Demet Fotoğraf’ ta…
Geyik Yaptım : )
Bu haftasonunun nasıl geçtiğini anlayamadım. Rutininden farklı olduğunu söyleyebilirim ama :) Cumartesi günü çalıştığım şirketin düzenlemiş olduğu bir eğitimdeydim. Tüm gün farklı bir mekanda bile olsa mesai arkadaşlarıyla geçince ister istemez tatilim bir gün gibi birşey oldu ve bu durumun sadece bu haftasonuna özel olduğunu kendime hatırlatıp rutinime şükrederken buldum kendimi bir an :)) Sadece bir Pazar günü pek işe yaramıyor zira; insan ne yapacağını şaşırıyor – tıpkı bugün olduğu gibi *-* Temizlik, çamaşır, bulaşık, alışveriş, hobiler, kişisel bakım,… Bu liste gittikçe uzar, zaten uzadıkça da siz hiçbirşeyi tam layıkı ile yapamadan günü bitirirsiniz… Bir de benim gibi ekstraları fazla olan birisi iseniz vay halinize :) Fotoğraf mı çeksem, çarpı işi mi yapsam, dikiş mi diksem derken bugün ışığı kaçırdım mesela, fotoğraf çekme fırsatım kalmadı, ben de kendimi son zamanlarda müptelası olduğum çarpı işine verdim, gitti :) Bu sabrı bu aralar nereden bulduğumu bilmiyorum. Mümkünse farklı şeyler, yeni deneyimler tercihimdir…
Merhaba Kasım, Ben Geldim : )
Biliyorum, geç kaldım; neredeyse ayın ortası olacak, bir çift söz edemedim. Kasım gücenmesin bana, toparlanmaya çalışıyorum :) Takvimler 01.11.2012′ yi gösterdiğinde kendimi tekrar işyerinde masamın başında buldum, yokluğumdan istifade edip yığılan işlerin kontrol altına alınması, Cuma yoğunluğu derken gelen haftasonu da çabucak kaydı gitti elimden… Laf arasında, artık ciddi ciddi Anadolu Yakası’ na taşınmamız gündemde ve içimize sinen bir ev bulmamız durumunda yazına, kışına bakmadan evimizi değiştireceğiz kısmetse, bakalım! İşte bu yüzdendir ki; kiralık ilanlar, emlakçılar filan derken tatil günümüz iyice kuşa döndü :) Araya sıkıştırdığım, sadece merakımdan vizyona girdiği ilk gün gidip de hayal kırıklığına uğradığım “Evim Sensin” filmine de gitmemenizi şiddetle tavsiye ettiğimi not düşeyim kısacık :) Bir de üzerinde çalıştığım fotoğraf blog sitesi var; ki asıl sesim – soluğum o yüzden çık(a)mıyor. Bir an önce sizlere de duyurup çalışmalarımı toparlamak istiyorum ya, umduğumdan yavaş ilerliyor bazı şeyler… İki arada el attığım çarpı işi projelerimden de bahsedemedim bak…
Doğadan…
Bayramın birinci günü Adapazarı’ ndaydık. Aşağıdaki fotoğraflar da eşimin akrabalarını ziyaret ederken bulduğumuz boşlukta benim doğa ile bütünleşmemin birer kanıtıdır :) Sondan iki kare de bayramlık ben oluyorum ucundan azıcık – arkalardan yerleri süpüren eteğimle tüm Sakarya’ yı temizleyip İstanbul’ a döndüm o günün akşamında :) Rahatlığımdan taviz vermememin hazin sonu diyelim ya da biz buna – bakınız ayakkabılar :))
Çocuklar Gibi Şendik : )
Bu tatilde birbirinden tatlı üç minik model eşlik etti fotoğraf makinemle bana… Bizim için giyindiler, süslendiler, püslendiler… Gerçi arada fotoğraf çektirdiklerini unutup kendilerini oyuna kaptırdılar ama olsun… Ben çokça peşlerinden koşup onları yakalamaya çalıştım; o kıpır kıpır hallerinde çok kolay olmasa da o eğlenceli anların çoğunu fotoğraf albümümüze ekleyebildik :)
Siyahlar İçinde
Bayram tatili bitti ve koca tatil boyunca TTNET’ in çözümleyemediği sorun sebebi ile bilgisayarımdan internet bağlantım sıfırlandı. Şu an da interneti yavaş-mavaş mobil bağlantım üzerinden çekerek bu yazıyı giriyorum. İnternetimin de ne zaman geleceği meçhul olmakla beraber tüm planlarımı altüst eden sevgili internet sağlayıcıma da buradan teşekkürlerimi sunmadan edemiyorum! Neyse.. Bu tatil bol bol fotoğraf çektim – çekindim :) Önce dikiş projelerimde astar olarak kullanmayı planlayarak aldığım siyah penye kumaşın fotoğrafta fon olarak kullanılmasıyla elde ettiğimiz sonucu paylaşmak istiyorum *-* Sağdan soldan kumaşı duvara bantlayarak her ne kadar görüntü kirliliği yaratsak da, “Aman bu kumaş duvarda fazla asılı kalmayacak” diye panikleyip dursak da ben buna dikiş ve fotoğraf aşkının birbirine olan sonsuz desteği diyorum :) Hem arka planda ne olduğunu ben söylemesem bilemezdiniz zaten, değil mi? ;) Ve atlamadan, kullanılan tüm aksesuarlar H&M yeni sezon olup, sadece birşeye bakacağım diye mağazaya girip eşimin bakışlarıma dayanamayarak aldığı hediyelerdir – sağolsun *-*…