Bu sabah kendiliğinden altı civarı uyanıp ne de olsa günlerden Cumartesi diye büyük bir mutlulukla tekrar yatan, ardından alarmın çalmaya başlaması ile suratına vuran acı gerçekle dünyanın en mutsuz insanı olarak güne başlayan o kişi benim :) O mutsuzlukla “Ben de bugün servise binmem işte, onbeş dakika fazladan uyurum, oh olsun!” diyen de benim :))
İnsanın zihni sabah sabah hınzırlıklar peşinde koşunca böyle oluyor işte… Neyse ki çok uzun sürmedi de gerçeği idrak edebilmem; mesaiye yetişebildim, hehe :D
İtiraf ediyorum; böyle zar-zor kalktığım sabahlarda yataklarında mışıl mışıl uyuyanları çooook kıskanıyorum :)) Ve ısrarla arada yerlerimizi değiştirmeyi teklif ediyorum :)) Eminim değişiklik her iki tarafa da iyi gelecektir *-* Sıkılıyor bazen canım insan rutinden; kurulu oyuncak misali on adım atıp geri döner gibi…
Ben uzun süre masa başında da oturamıyorum zaten, arada kalkıp dolaşmam lazım; sırf bunun için iş yerinde masamda su şişesi bulundurmuyorum desem yeri :))
Öğrencilik yıllarımda sözel sınavlara bile hazırlanırken ayakta ezber yapardım, biliyor musunuz? :) Odamda bir lambanın altında bir aşağı – bir yukarı; volta atar gibi… Annem oturmamı söylediğinde de “Böyle daha kolay aklımda kalıyor” diyordum :D Eğer bir hikaye, bir kompozisyon yazacaksam giriş cümlesini holde yürürken arardım :) Tamam, var biraz anormallik; kabul ediyorum :)))
Üniversitedeyken özel şirketlerde staj yapmaya başladığımda insanların gün boyu nasıl sürekli oturabildiklerine anlam veremezdim. O yaz stajları yok muydu; sanki nefesimi kesiyorlardı kapalı duvarlar arasında… Zamanla ben de alıştım “oturmaya” :) Ama bir yarım hala koşup zıplamak istiyor :))) O yüzden çalışırken çok su içiyorum ve hep en uzak damacanadan su almaya gidiyorum :D Millet deliye, biz akıllıya hasret :))
Uzun süre oturamıyorum dedim ya; uzun süren otobüs yolculuklarında da çıldırıyorum mesela… Ben ki her cebe sığacak küçüklükte bir bünye; otobüse sığmayıp taşıyorum resmen :))) Eşim arkadaşlarına benle yolculuk yapmanın ne felaket birşey olduğunu anlatır, durur zaten :)))
– Ama, hayatım; sen hiç konuşmuyorsun!
– Uykum geldi benim ama bacaklarımı şu tarafa uzatmam lazım…
– Yok, olmadı, öteki türlü olacaktı…
– Ufff burası çok dar, ayaklarım uyuştu benim…
– Ne zaman mola vereceğiz yahu!
– Ben hayatta uyuyamam otobüste…
Kulağınızı tırmalayan bu cümleler böyle uzar gider… Hem de her birini aynı dakika içerisinde duymanız çok muhtemeldir, kıh kıh kıh :)))) O yüzdennn; mümkünse otobüsten inince görüşelim, hatta ve hatta farklı otobüslerle yolculuk edelim; sadece sizin ruh sağlığınız için :D
Hadi o zaman bir fincan da “yürümeye” içelim :) Ve tabii günlerden Cuma’ yı Cumartesi sandıran zihinlerin şerefine diyelim, bundan sonra kendilerinden daha hoş sürprizler bekleyelim :)
2 yorumlar
inanırmısın canım bu sabah ben de aynı şekilde uyandım..oflayıp puflayarak:(ama çayın suyunu koyduktan sonra aklım başıma geliyor ve koşuşturma başlıyor işte..
yaşasın haftasonu geldi:)yarın sabah uykuya doyarız artık:)
Filiz – Gerçekten mi? :) Yorulduk artık sanırım :)) Tatili hak ettik ama :) Benim yine dişçide randevum var, gönlümce uyuyamayacak olsam da yine çok erken kalkmayacağım neyse ki *-*