Benim yazmaya olan aşkımı duymayan kalmadı sanırım :) Aslında sadece yazmak olarak adlandırmak hata olur. Beni ben yapan 3 şey var; tasarım, yazı ve fotoğraf. Üçünden birini seç deseniz birini ayırt edemem; her birinin bendeki yeri ayrı ama biri olmazsa diğerleri de olmayacak gibi…
Bugün eskilerden bir yazı ile karşınızdayım :) Liseye yeni başladığım yıl, kompozisyon dersinde yazdığım bir anı; okulun dergisine çıkmıştı :) Ben de anıları biriktirmeyi severim; saklamışım dergiyi, bir sayfası dahi yıpranmadan.
Hani şarkıcıların hit şarkıları vardır; onunla ünlü olurlar ve yıllar geçse de o şarkı ile hatırlanırlar ya – işte bu da benim çıkış parçam :D
– KÜMESİN BEYİ –
Ötüyordu o sabah kırmızı gagasıyla. O temiz tüyleri; yumuşacık başıyla nasıl da güzel ötüyordu. İnsanları uyandırmayı çok seviyordu, kümesin beyi.
O sabah mıydı? Bu sabah mıydı? Hatırlayamıyorum. Sabahın erken saatlerinde kalkmış, elimi, yüzümü yıkamış, kahvaltımı yaptıktan sonra da canımın sıkılmasını bahane ederek bahçede hınzırlıklar peşinde koşuyordum. Kapının zili çaldı. Meraklı Demet durur mu hiç? Evdekilere kendimi belli etmek için ayaklarımı yere pat pat vurarak kapıyı açmaya gittim. Aman kimler gelmiş, kimler gelmiş! Hoş gelmiş, sefalar getirmiş! Haydi koş! Ne duruyorsun? Bahçe bizi bekliyor. Çiçekler, ağaçlar, kuşlar,… Hepsi orada. Amcamın kızıyla yaklaşık bir saat boyunca bahçede koşturduk, ağaca çıktık, çiçek topladık. Ama telefon zili çalıp da kuzenimi annesi çağırınca bütün işler tersine döndü. Aradan yarım saat geçmemişti ki bir kapı zili daha. Talih bugün yüzüme güldü. Şimdi de kırmızı halam ve çocukları gelmişti. Oh ne güzel, ne güzel! Misafirler dur durak bilmiyor. Gelin, kuzularım, gelin, sizi bana Allah gönderiyor. Herkes masanın çevresine oturmuştu ki, babaannem:
– Demettt… Hemen cevap verdim:
– Efendim, babaanneciğim.
– Tavuklar bahçedeki maydanozları, marulları yiyorlar. Git de onları kovala.
Hemen küçük bisikletime atlayarak tavukların üzerine doğru bisikletimi sürmeye başladım.
– Çekilin yoldan, geliyor kaptan diye bağırarak maydanoz ve marulları tavuklardan sonra bir de ben okşadım. Babaannem beni azarlıyordu ki o sırada sevgili horozum göründü. Bu sefer babaannem küplere binmişti. Hemen merdivenlerden aşağı inerek minik minik adımlarla arkamı sallaya sallaya horozumun yanına gittim. Horoza kış diyorum, gitmiyor. Kış diyorum, gitmiyor. Kendi çapımda bağırıyorum, birkaç kez vurarak geri çekiliyorum, gene gitmiyor. Sonunda horoz sinirlendi. Ben önde, o arkada koşturarak bahçede birkaç tur attık. Kurtulduğuma inanıyordum ki tam o sırada horozum gagasıyla şortumdan tutarak beni birkaç kez ısırdı. Ben can acısıyla ağlıyorum, onlar gülüyorlar, ben ağlıyorum, onlar gülüyorlar.
Ahh… Kara Çillim! Ahh… Parlak gözlüm! Geldin beni gagaladın da rahatladın mı şimdi? Oh olsun sana! Şimdi yaptığın suçların cezasını çekiyorsun. Sen fırında kızartılmayı istersen ben ne yapayım sana? Gene de üzülüyorum senin için. Biraz da kızgınım sana. İnsan ölmeden önce sahibinin yanına gelir de “Hakkını helal et” der, elimi öper de gider.
:)))
Resim – kaynak
8 yorumlar
:) helalleşmemişşş aaa :)
Şende lades kemikciğini tutarak çıtır çıtır yeseydin şeker :D
:) helalleşmemişşş aaa :)
Şende lades kemikciğini tutarak çıtır çıtır yeseydin şeker :D
:) helalleşmemişşş aaa :)
Şende lades kemikciğini tutarak çıtır çıtır yeseydin şeker :D
:) helalleşmemişşş aaa :)
Şende lades kemikciğini tutarak çıtır çıtır yeseydin şeker :D
Kitap Cadısı – Bak, o aklıma gelmedi o zaman :))))
Hahaah çok güldüm ilahi alemsin valla.Süpermiş.Allah rahmet eylesin:D:D:D
Demet inan bana bu yazı ve senin küçüklük hayalin bana hiç yabancı gelmedi :) Yazın çok çok güzel ve sevimliymiş bu arada… Ben de böyleydim, dergilerde yayınlanan, ödül alan yazılarım olmuştu senin gibi saklarım hala. 6 yaşındayken yazdığım “Sevgili Kanaryam” şeklinde komik bir şiirim bile var, dergide yayınlandığını gördüğümde kocaman bir çığlık atıp o sırada yatsı namazını kılan dedemi sıçratmıştım korkudan! :))))
Derya; :)))) Benim de benzer heyecanlarım oldu zamanında, o yarışmaların sonucunu beklemek çok keyifliydi, hele kazandığımı öğrenince verdiğim tepkiler, içimden geçenler :)) Anlatılmaz, yaşanır diyorum :)