Amaaan, yine yazıp yazıp siliyorum. Bir türlü giriş cümlesini bulamıyorum. Başlığı attım, şimdi neresinden başlayayım diye düşünüyorum :) Hadi bakalım, Demet; topladın insanları buraya, anlat bakalım, neymiş diyeceğin…
Blog yazmaya başlayalı beş sene olacak. Bazılarınız ile uzun süredir tanışıyoruz, kimileri ile yüzyüze, kimileri ile sadece sanal alemde ama sanki hep berabermişiz gibi… Belki içinizde tesadüfen sayfamı keşfetmiş, bir yazımı okuyup kendine yakın bulmuş, takipte kalanlar da olabilir…
Belki yıllardır, belki de sadece birkaç saattir ahbap olsak da, ara ara ucundan – kıyısından yaşadıklarımı acısıyla tatlısıyla burada paylaştığım gözünüzden kaçmamıştır muhakkak. Gerçi son bir senedir pek başarılı bir blog yazarı olamasam da, geldim deyip, günlerce tekrar buraya uğrayamasam da, hep hayatın koşuşturmacasından, zamanımın yetmediğinden bahsetsem de, birazdan anlatacağım şeylerin üzerinden haftalar geçse de olsun, geldim ya, anlatıyorum ya :)
Evet, eski dostum… Hatırlarsın, bundan dört sene önce kendime bir kutu yaratmıştım. Okuduğum tüm çekim yasası kitaplarını hayatımda uygulayarak, kendime bir istek listemi oluşturup yanındaki alışveriş merkezi, mesai saatleri, departman arkadaşlarımın cinsiyeti, alacağım maaşın rutinine kadar her birşeyi planlayıp tam istediğim şekilde bir işyerine kapak atmıştım :) Çok uzak değil, o günkü hallerimi anlatan yazım da burada, bak ;)
İnsan değişiyor zamanla… İstekleri farklılaşıyor. Kendi tercihlerinden memnun olamayabiliyor; ki bu çok normal. Her gün gelişiyoruz, yenileniyoruz, farkındalık kazanıyoruz. O gün ne kadar doğru bir tercih yaptığımı düşünürken şimdi kendimi nasıl bir yanlışa sürüklediğimi irdeliyorum. Birşeyi uzaktan seyrederek anlayamayız zaten, içine girip bir bakmak lazım, su sıcak mı, soğuk mu diye :)
14 yıldan beri – üniversite okuduğum yıllar da dahil – lojistik sektörü içerisindeyim. Hiç işsiz kalmadım bu sektörde. Hatta bu alanda kariyer hayatımın yüzde 90′ ında iş bulmadan istifa ettim, en fazla iki hafta sonra kendimi yeniden farklı bir şirkette çalışırken buldum :) Kesinlikle kendini beğenmiş bir hal değil benimki. Şanslıydım ki; aynı anda değişik firmaların tekliflerini değerlendirebilme, bunun yeri uzak, bunun manzarası güzel gibi abuk şeyler dahi öne sürerek şirketler arasında eleme yapabilme lüksüm oldu.
Hayata dair bir felsefem var benim; bir şeye ait olmadan sahip olamazsın. Benim düşünce sistemime göre bir işyerinde kendini paralarcasına çalışırken başka bir işyeri ile görüşmeye gitmek konuya odaklanmanı ve işi alabilmeni zorlaştırır, hatta imkansızlaştırır. Hıh, tabii geçim sıkıntımın olmayıp da böyle birşey yaptığımı düşünenleriniz varsa üstünü çizsin bi’ zahmet :)
Çok mu cesurum… Yoook… Fazlaca korkularım var içimde tam tersine… Müthiş felaket senaryosu yazarım, hızımı alamazsam onlara inanırım, dünyayı karartırım birden…
Ama bildiğim başka bir şey de var; ki aklıma koyduğumu yaparım. Kimseler tutamaz beni, caydıramaz. Karışan olursa daha da hırs yaparım. Kendi doğrularımı uygulamaktan yanayım daima, hep kontrolün bende olmasını isterim. Sonra bir de tarihlere önem veririm; mesela belli tarihlerde istediğim şeylerin ilk adımını atarsam onun bana uğur getireceğine inanırım :)
Ayy, çok dağıttım, değil mi… Birşeyler olmuş ama ne… Daha net bir şekilde ifade edemedim bir türlü… Buraya kadar okuduysanız ne ala :)
10 Ocak’ ta, evlilik yıldönümümüzde uzun zamandır kafamda ölçüp biçtiğim şeyle – istifa etmek ya da etmemek gerçeği ile yüzleştim. Hep aynı işi yapmaktan öyle bunalmıştım ki; bir yandan para kazanmak zorunda olduğum gerçeği, diğer yandan da insan ömrünün ne zaman sonlanacağının belli olmaması, hayallerin gerçek olması gibi kafamda kocamaaaan bir düşünce bulutu… Bilgisayarda açtığım bir Word sayfası, sanki dursam vazgeçecekmişim gibi hızla yazdığım satırlar… İmzamı atar atmaz İnsan Kaynakları’ na teslim ettiğim belge ile kuşlar gibi hafiflemem ve hatta ihbar süremin 8 hafta olmasından sebep Mart başına kadar çalışacak olmamı öğrenmenin dahi beni rahatsız etmemesi…
Eh, şimdi ne olacak.. İşten ayrıldım kafa olarak, orası net. Bir 6 hafta sonra da fiilen nokta koymuş olacağım. Aslında işin açıkçası işsiz kalmıyorum. Çünkü benim uğruna gecemi gündüzüme katarak çalıştığım bir işim daha var; adı da Demetoloji :) Sadece iki işim varken sahip olduğum iş sayısını bire düşürüyorum diyebiliriz. İşin özeti, enerjimi ikiye bölmektense tek bir alana yönlendirmek ve hayatıma bu değişikliğin nasıl bir geri dönüşü olacağını gözlemlemek, kafamda kurduğum, planladığım şeyleri yapmak, zaman içerisinde nereye gittiğine bakmak istiyorum. Eğer tatmin olursam yola devam, olmazsam yeni bir kutu yaratımı için sıvansın kollar diyeceğim :)
10 yorumlar
hayırlı olsun demetcimm.
zamanla beraber akıp gecen ömür. keşke her insan sevdiği işle ilgilense. ilgilenebilse..
mutlu insanlar daha güzel hizmet verir çünkü. herkes kazanır o zaman.
Allah yolunu açık etsin :*
e hayırlı olsun diyelim o zaman :)
bu arada şirketleşme konusunda bilgi almak isterim senden…face den yazışalım..
Hayırlı olsun, önemli olan senin mutlu olman. Nasıl iyiysen öyle yap :)
Şirket kurma ile ilgili bir post yazabilirsen ben de sevinirim, şahıs şirketi nasıl kurulur merak ediyorum. Yani işin geri planı ilgimi çekiyor.
Sevgiler..
hayırlısı olsun senin için inşallah Demet,
aldığın güzel kararla umarım hayatın daha da güzelleşir, renklenir. Sevgiler…
Umarım bu seferki kutunun içeriğini hiç değiştirmeye gerek duymadan mutlu mesut uzun yıllar sevdiğin işi yaparsın…
Syhn; Seyhaaan, teşekkür ederim çok :) Ama Altunizade’ ye veda etmeden seninle görüşmek istiyorum tekrar :)
esrar; Umarım bir sonraki post’ ta yazdıklarım işini görmüştür :)
benden bizden; Çok teşekkürler. Herkes mutlu olduğu şeyi yapsın, herkes mutlu olsun :)
ebygale; Çok teşekkür ederim güzel dileklerin için. İnşallah güzel olur ve hayatımda “İyi ki” dediğim şeyler arasında yerini alır…
Ayda – cafenoHut; İnşallah… İnşallah dediğin gibi olur Ayda ve o kutu sadece kendini büyüterek değişir :)