Günübirlik İzmir yolculuğum oldu bu boşlukta… Yalnız “Oooo, İzmir’ e de gitmişsin” diye hafiften tatil göndermeleri yapanlara üzülerek devlet dairelerinde güneşlendiğimi belirteyim. Hatta eşimle beraber sabah 08.30 – akşam 17.30 yaptığımız mesai, benim bir banka kuyruğunda çileden çıkıp gözyaşlarına boğulmamla bayağı bir renklendi. Nasıl bir sınavdı bilmiyorum ama; insanların nasıl cinnet geçirdiklerini bizzat anladığım ender dakikalardan biriydi, bir kez daha yaşamamak temennisiyle…
Veraset, intikal, vergi, belediye ve türevleri, cümle içerisinde çokça kullandığım kelimeler son zamanlarda… Hem yabancısı olduğum bir konu, hem de araya mesafelerin girmesi ile iyice güçleşen, sıkıntı veren süreç nihayet sona yaklaşıyor diyebilirim.
Yani aslında çok da şey kaybetmediniz ben yazamazken :) Aman, iyi ki de yazmamışım da diyebilirim hani :)) Belki son zamanların yıldızı Deren Bebek’ le geçirdiğim neşeli dakikaları sizle paylaşamamış olabilirim ama yine de çok geç kalmış sayılmam – ne de olsa tekrar görüp de bu şekerpareyi, peşinde deli gibi fotoğraf makinesi ile koşamadım :)) Dolayısı ile görseller hâlâ taze sayılır *-*
Geçen rüyasında adımı sayıkladığına şahit oldum da yavrucağın; kâbusu mu oldum acaba diye düşünmeden edemedim :) Eh, ne yapalım, o da bu kadar tatlı olmasaymış, değil mi? Zaten her gördüğümde alıp eve götüresim geliyor, hazır yapılmışı var deyip :))) Gerçi birileri bana bir kız çocuğum olacağını garanti etse belki, yapılmışına göz dikmeyebilirim ama endişelerim var işte :p :)))
Çocuk olmak güzel şey kısacası :) Parkta oynamak, defter-kalem almak; herşey onlara :)) Gerçi parkta oynayamasam da hâlâ kırtasiye malzemelerine saldırabiliyorum *-* Hem Eylül gelince içimdeki defter – kalem aşkı kabarır benim… Hatta geçen boya kalemleri, fon kartonları filan aldığıma şahit oldum da kendimi engelleyemeyip, eşim bayağı bir dalga geçti benimle “Okula mı gidiyorsun?” diye :)) Ben de madem öyle, birkaç okul şarkısı söyleyip Eylül ayının hakkını vermek için kendimce şenlik düzenledim evin içinde :)))
İnsan şu rengârenk kalemleri, silgileri görünce tutamıyor ki kendisini hem?! Eskiden de böyleydim zaten ben… Tüm süslü kalemleri, defterleri almak için ant içmiştim sanki. Harçlıklarımı biriktirir, kaleme – kağıda yatırırdım deliler gibi :)) O zaman okula gitmek gibi bir amacım vardı nihayetinde… Şimdi ne diye bulaştım bilmem ama ben mutluyum kalemlerimle, kağıtlarımla :)
Derken… Size Deren’ e yaptığım tacı göstermediğimi hatırladım bir an :) O da eksik kalmasın *-* Kafasına pek birşey taktırmaya yanaşmıyor ama olur da gönlünü yapabilirsem düğün günü bu tacı kafasına kondurma ve birkaç pozunu yakalama niyetim var küçük gelin olaraktan :)
Düğün demişken, bir haftamın kaldığını da söyleyeyim… Hâlâ içime tam olarak sinen bir kıyafet bulamamanın hüznü ile artık pes ettim ve birşeyleri uydur – kaydır yapmaya karar verdim – umarım geriye dönük fotoğraflarıma baktığımda bir gün, bu kararımdan pişman olmam :)) Gerçi benim fotoğrafımı çekecek birilerini bulursam o gün… Öyle zamanlarda makine genelde bende olduğundan çevremdekilerin zilyon tane fotoğrafı olurken ben hep boynu bükük kalırım :) Ya benim fotoğrafımı çekecek bir tek insan bulunmaz ya da fotoğrafımı çeken kişi o müthiş kare ile beni bir türlü tatmin edemez :)) Bakalım, ellerim boş mu döneceğim yine, hep beraber göreceğiz…
7 yorumlar
aynı durum bende de geçerli hep gözüm kırtasiyeler de kızım büyüdüğü zaman malzemeleri hep ben sececeğim kuzum benim üzülüyorum şimdiden onun adına hatta insanın birgün zengin olursam büyük bir kırtasiye açacağım diye hayali olur mu varr benim sırf kendim için :)))
zor süreçler canım. umarım en kısa zamanda hallolur. bu arada fotoğraflar yine çok güzel, taç da öyle. kız bebek garantisi veren var mıdır bilemem ama ben de kız isteyip oğlan çocuk sahibi olanlardanım. doğduktan sonra dünyan öyle bir değişiyor ki, değil cinsiyetini, herşeyi boşveriyorsun. sen de istediğin zamanda sağlıkla bir çocuk sahibi olursun umarım tatlım. çünkü dünyada bundan güzel birşey yok hakkaten. (bu da böyle her telden bir yorum oldu işte, idare ediver ;)))
Antigone; :)) Bakma sen, takılıyorum ben öyle… Tabii, cinsiyetin pek önemi yok aslında… Gönlümden geçen, çocuğu süse püse boğmak olduğundan kendime oyuncak arıyorum aslında ben :D Bakalım, kısmetse görürüz o günleri de :)
aslimüge; Hehe :)) Benim sadece kırtasiyelerde de değil, kumaşçı, tuhafiyeci, aklına ne gelirse :D Ne olacak sonumuz, bilmem :))
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
valla bi nokta daha buldum aynı olan…şu okul sezonunun açılmasıyla marketlerde açılan kırtasiye reyonu kokusuyla beni büyüleyerek çağırır her yıl..artık bahanem de var..oğluma alıyorum hesapta :))))
günaydın demetcim..bu gece rüyamda seni gördüm..annemlere gitmek için yolda yürürken yol kenarında ufak levhalar vardı, üzerinde demetoloji yazıp bi evi işaret ediodu..ben de onlar vesilesiyle senin evine geldim. tanıştık konuştuk.hatta annende ordaymış,bir de babaannen vardı orda…biz arka odada konuştuk baya..
esra kocabıyık; Hayırlara vesile olur inşallah… :)