Madem o kadar kişisel gelişim kitabı okuyoruz, okuduklarımız sayfalarda kalmasın, uygulayarak pekiştirelim, hayatımıza olumlu enerjiyi davet edelim, değil mi ama? :)
Çünkü neymiş? Evren bir fotokopi makinesiymiş. Yani; neye odaklanırsan hayatında onu çoğaltırsın, o yüzden biz güzel düşünelim, güzellikleri çoğaltalım. Bardağın dolu olan kısmını görmek -görmeye çalışmak hiç değilse ilk başlarda – ne kadar zor gibi gözükse de zaman zaman, hele hele dibe vurduğumuzu hissettiğimiz zamanlarda, insan ruhuna iyi geldiği su götürmez bir gerçek. Bir kere insan kendisini iyi hissetmeyegörsün; tadından yenmez :))
Hem Polyanna olmanın kime ne zararı var ki? :) Keşke her daim pembe gözlüklerimizle bakabilsek etrafa, sonuç itibari ile şeker pembe rengine bürünmüş bir patron fena olmazdı hani ;))
Şimdi bu egzersizle o gözlükleri pekala tekrar takabiliriz, çünkü herkesin birer tane pembe gözlüğü vardır mutlaka, ya başının üzerinde unutmuştur, aranıyordur nerede olduğunu; ya da gözündedir de camlarının tozunu almak gerekiyordur arada bir…
Bu yazıyı yazmaktaki amacım da ilk olarak pembe gözlüğünü kaybettiğini düşünenlere buldurmak, ikinci olarak da kendime bu egzersizi yapma konusunda bir alışkanlık kazandırmak. Çünkü biliyorum ki ben buraya yazarsam devamını getirebileceğim, yoksa benim minik defterlerin sayfaları sararacak ben yazana kadar. Şuna da yürekten inanıyorum ki; ben istediğim herşeyi elde edebilecek güce sahibim. Yeter ki onu gerçekten isteyeyim ve ümidimi kaybetmeyeyim. Hayatımda çeşitli örneklerle bizzat bunu tescillendirdiğim için daha fazla geç kalmadan şu çevredeki bolluktan biraz daha nasipleneyim diyorum :) E hakkım sonuçta, hakkımız sonuçta! ;)
Bugünkü egzersiz şükretmek için üç madde bulmanızı istiyor. Evet, ne kadar önemli olsa da artık gayet sıradan geliyor (çünkü onları kaybetmedik); hepimiz yaşadığımız için, nefes aldığımız için, sağlıklı olduğumuz için, sevdiklerimizle beraber olduğumuz için, bu ve buna benzer şeyler için şükrediyoruz mutlaka, ya da şükrettiğimizi sanıyoruz diyeyim (buna ben de dahilim).
Ancak egzersizin konusu gereği burada bulmamız gereken maddeler daha spesifik, birebir sizin hayatınızın içinden çıkmış olmalı, mesela o gün sizi mutlu etmiş ufacık birşey bile olsa şükretmek için bunu dile getirebilirsiniz. Zaten buradaki amaç ufak şeylerden büyük mutluluklar çıkarmak, gözümüzden kaçan ama bizi gün içerisinde mutlu eden şeyleri atlamamak. İnsan bu tarz detayların farkına varınca zaten kıymetini bilir ve bingo; kıymetini bildiğiniz şeyler size gelir, hem de artarak! Tabii eşelediğiniz sıkıntılar da hayatınızın içine akar, fazlasıyla! O nedenle olumluya odaklanmak lazım. Ne demişti Mevlana; “Gül düşünür gülistan olursun, Diken düşünür dikenlik olursun.” Düşünce ne etkili bir güç, değil mi?
Hadi, egzersize başlayalım çok da geç kalmadan. Yalnız şunu da itiraf edeyim; egzersizin ilk bölümü olduğu için üç madde ile sınırlandırdım; ki gözümüz korkmasın :)) Şu an bile bu yazıyı yazarken ben egzersize hangi aralıklarla ne kadar süre devam ederim, onu bile kestiremiyorum :)
– Ben bugün şükrediyorum; çünkü an itibari ile haftasonu tatili başlamış bulunuyor. Cumartesi günlerinin tadı bir başka *-* Dilediğin saate kadar uyumak, kendine vakit ayırabilmek, dışarı çıkıp gezebilmek,… İşte tüm bunların hepsinin bileti Cuma günü :)
Yani; benim bir işim var, çalışıyorum, yoruluyorum, birçok özel isteğimden feragat edip bir haftada beş günümü saat 08.30-18.00 arası bir yere kiralıyorum. İki günün bana ait olması ise muhteşem birşey.
– Ben bugün şükrediyorum; çünkü bugün işyerimin yakınlarında sevimli bir park keşfettim :) Sıcak günlerde kendimi dinleyebileceğim, hatta Canon’ umla denemeler yapabileceğim bir yer bile olabilir burası ilerde, kim bilir…
Yani; bol binalı şu şehirde birkaç yeşillik parçası görebilmek, görsel açıdan zengin, insanın ruhunu doyurucu yerler bulabilmek öyle güç ki, ben çok da geç olmadan burnumun dibinde olan bu yeri buldum. İşin stresini atabileceğim öğle yemeği saatlerinde bir saat bile olsa huzuru bulabileceğim bir yer daha eklendi listeme. Ne mutlu bana…
– Ben bugün şükrediyorum; çünkü ben haftaya İzmir’ e gidiyorum :) O kadar uzun zaman oldu ki oraları görmeyeli… Bir haftasonu kaçamağı da olsa hasret gidermemize sayılı günler kaldı.
Yani; uzaklarda da olsa bir ailem ve benim onları görmeye gidebilecek imkanım var. Her ne kadar bu şehirden uzak kalsam da istediğim zaman gidip Kordon’ da gezebilirim :)
Aslında ne kadar sıradan şeyler, değil mi?
Şükretmek, bir şeyden dolayı teşekkür etmek, müteşekkir kalmak, onun varlığı ile mutlu olmak, onun hayatında eksilmeden artmasını dilemek aslında…
Bugün şükretmek deyince aklıma gelen ilk üç şeyi yazdım buraya, aslında şimdi düşündüm de sayı artabilirmiş, çünkü henüz şükredemediğim başka şeyler de var :) Meğer ne şanslıymışım…
Meğer ne şanslısınız siz de ;) Evet, biliyorsunuz eminim, söylememe hiç gerek yok belki de… Ama şunu da biliyorum ki; bazen insanın bildiklerini üçüncü bir şahıstan okuyup dinlemesi de ayrı oluyor.
Hadi o zaman siz de yapın bugünkü şükür listenizi. İster bana yazın ister blogunuza… Yazın ki siz de birkaç yüreğe ateş verin, mutlu olsun sesimizi duyanlar…
Not: Blogumdaki şükür temalı resim için eşime teşekkür ederim; ellerim orada manken iken benim çekmem imkansızdı çünkü :))
22 yorumlar
Öncelikle anlamlı fotoğrafa, sonra yazına ve tarzına bayıldım Demet :) Her zaman sahip olduklarımızın farkında olup ‘şükür’ ü unutmasak mutsuz olmak için olan sebepler ne kadar da küçülür gözümüzde aslında, hatırlattığın için varol.
Hoşça bak zatına :)
ne güzel yazmışsın canım,içim açıldı okurken:)şükretmek için ne kadar çok nedenimiz var ,düşününce insan şaşıp kalıyor..ben de naçizane paylaşayım şükrettiklerimi..ilk aklıma gelen üç şey,beni gerçekten seven ,aşık olarak evlendiğim bir eşimin olması,karnımda günden güne büyüyen minik kelebeğim ve şu anda dolapta “beni ye,beni ye” diye bekleyen yeşil erikler,üzümler ve de karpuz olması:))))
demetcim yazdıkların kesinlikle ders alnınası..kesinlikle şükretmeyi bilmeli insan..ama benim içimdeki canavar şükrettip şükrettirip sonunda bazen isyanda ettiriyo..e o zamanda bişi olmuyor,bu kişisel gelişim kitaplarını çok okudum ama bi fayda göremedim,en baştan inanmak gerek belki ama,inan hiçbi etki yaratmıyorlar bende..aslında düşüncenin bi gücü olduğunu biliyorum ama uygulayamıyorum :(
hayatmelodisi; Evet zor dediğin gibi ama pratikle aşılamayacak birşey değil diye de düşünüyorum diğer yandan. Ben de çok çok iyi değilim şu an bu konuda, zaman zaman senin yaşadıklarını yaşadığım oluyor ama uygulamak lazım; pes etme, herşey olur ;) İnandığın şeylerin peşini hiçbir zaman bırakma; çünkü insan süşüncelerinde bir an bile negatife geçince tüm pozitif eylemleri boşa gidiyormuş, kendimizi sıfırlıyormuşuz…
Filiz; :))) Ne güzel şeyler bunlar *-* Katkın için teşekkür ederim Filizcim. Özlemişim seni ;)
deliibu; Çok teşekkür ederim canım. Seni gülümsetebildiğime sevindim *-* Sen de kendine çoook iyi bak!
Tam benlik bu yazı.. ellerine, gönlüne sağlık:)
evet en çok unuttuğumuz şeydir elimizdekilerin kıymetini bilmek nasıl hasta olunca sağlıklı günleri ararız birşeye üzülmeyeceğiz deriz hayatda elindeyken şükretmek lazım herşeye;)
şükürler olsun seni buldum ve okuyorum;=)
Deli Anne; Teşekkür ederim ;)
yıldız; Şükürler olsun, benim de senin gibi tatlı arkadaşlarım var, yorumlarını, gülen yüzünü benden esirgemeyen, günümü aydınlatan ;) Öpüyorum canım seni. Mucks!
ETV okurken bu şükür egzersizine daha kitap bitmeden başladım, 2 haftadır düzenli olarak yapıyorum, sesli yapmak başlangıçta en iyisi diyordu bir konuşmasında Aykut Oğut ama ben her gün çantamda taşıdığım minik defterime yazıyorum, arada bir sesli olarak yapıyorum :) Benim için gerçekten durduğum noktayı görmek, enerjimi yükseltmek ve yüksek tutmak açısından yararlı oluyor. Blogunda hem egzersizi açıklayıp hem de örneklendirmen çok faydalı olmuş bence, çok güzel düşünmüşsün ;)
Aslı; Teşekkür ederim. Uzuuun yazımı sıkılmadan okuduğun için iki kez teşekkür ederim hatta :)) Evet, ben de sesli olarak bu egzersizi yapmanın daha iyi olduğunu duymuştum. Ben aynaya bakıp kendisiyle konuşabilen biri olduğum için hiç yadırgamadım bunu :))) Benim de çantamda taşıdığım minik bir defterim var, ama içine hobi fikirlerini yazıyorum; aklımda aniden bir ışık beliriyor, unutmadan, yazmam lazım :D Defterin bir bölümünü de kişisel gelişime ayırayım bari :D Sağol canım katkın için ;)
Demet biliyor musun ben kendimle iletişimi tamamen kesmiştim… Ki biz ona depresyon diyoruz :) O yüzden çok önem veriyorum şimdi kendimi, hayatımda olan biteni, ne istediğimi, bana nelerin mutluluk getirdiğini izlemeyi. Bu egzersiz de kendimle başbaşa birkaç dakika geçirip bunları izlemeyi çok net ve verimli bir biçimde sağlıyor :) Sayende kişisel gelişim kitaplarına benim de uzun zaman yaptığım gibi soğuk bakanlar, bu kitaplardan hoşlanmayanlar en azından ipin burasından yakalayabilirler diye düşünüyorum :) Deftere gelince, sen zaten aynayla çözmüşsün iletişimi!
Aslı; Evet Aslıcım, ufak bir şey gibi gözükse de insanın hayat kalitesini arttırıyor. Düzenli olunca zaten meyvelerini toplamaya başlıyorsun. Senin hayatını da olumlu yönde etkilemesine çok sevindim ;) Daha pozitif, enerji dolu günlere inşallah *-*
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
Ben bu güzel İnsana mutluluk veren siteyi Aykut Oğutun Ayna adlı kitabını araştırırken gördüm ve çok beğendim.Her gün yeni bir sabaha gözlerimi açtığım için,bir işimin olup ay sonu geldiğinde maaşımı aldığım için,akşam iş çıkışı evimde sıcak çorbamı hazırlayan bir Annem olduğu için,bana sürekli kızım ekmek az ye diyen bir babam olduğu için :)umudum ve hayallerim olduğu için şükrediyorum.Bizimle paylaştığınız duygularınız için Size ve Aykut oğut’a sevgilerime iletiyorum :))
Nazmiye; Paylaşımınız için çok teşekkür ederim; siz de benim yüzümü gülümsettiniz bu güzel yorumla :)
Yüzünüzün her zaman gülmesi dileğiyle teşekkür ederim :)
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
bu hafta başıma korkunç birşey geldi. sahip olduğum tüm param dolandırıldı ve hem birikimsiz hem de ilk defa buna güvenmiş olduğum için evsiz kaldım. ve o an dakikalar içinde beklemediğim şekilde yardımıma koşuldu sayısız evin kapısı bana açıldı, üzülmeyeyim diye bebek gibi bana bakılmaya, daha ağzımı açmadan ihtiyaçlarım sevenlerim tarafından bu süreçte karşılanmaya başlandı. bir gram gözyaşı dökmedim bu olaya. çünkü sonrasında farkettiğim güzellikler beni durmadan şükretmeye yönlendiriyor. sevilmek, dostluk, paradan çok daha kıymetli birşey bu deneyimle bunu görebildiğim için şükürler olsun =) bir de bu arada bu dolandırıcılık sayesinde sakinleştirilmek için götürüldüğüm yerde tanıştığım kişi tarafından o birikimimi beşe katlayacak bir proje teklifi aldım ;)
yazın harika okurken bile gülümsemeye başlıyor insan.. ellerine sağlık…
fulya; Geçmiş olsun çok… Bu şer senin için hayırlı olandır umarım ve olayları daima bu açıdan değerlendirerek mutlu olmanın farkında olursun… Teşekkür ederim paylaşımın için :)
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
Demetcimm aykut beyin ilk iki kıtabını severek okumuş hayatıma uygulamaya başlamıştımm..:) 3. kitabı suan elimde ama henuz gerçek anlamda içine giremedim kitabın vakıt ayıramadım bir turlu.. her insan gibi ben de egzersizleri yapmayı bırakmıştım.. ilk okuduğum heyecan sona ermişti… bugün de bayramdan sonra işbaşı yapmış olmam sebebiyle sıkılıyorum ve ayra şehrine girdim senin yazılarınla karşılaştımm.. benim silkelenmeme sebep oldunn.. hayata gülereke mutlu bakabildiğim için, her zaman arkamada olan bir ailem olduğu için, cok sevdiğim ve sevildiğim bir kardeşim olduğu için, kardeş kadar yakın arkadaşlarım olduğu için, sevdiğim bir işim düzenli maaşım olduğu için, sağlığım yerinde olduğu için şükürler olsun.. ve şükrettiğim şeyler hayatımda artarak fazlalaşsınn.. .. vee şimdi de hayatıma girecek aşka niyet ediyorumm:) benim hoşlandığım kişinin içine benden yana aşk düşmesini istiyorum:):)
beni kendime getirdiğin için teşekkür ederim demet yeni bir takipçn daha oldu:):)
Dİlek; Yazdığım yazının üzerinden zaman geçse bile, birilerine ilham kaynağı olması beni çok mutlu ediyor, karşılıklı motive oluyoruz aslında *-* Herşey diledğin gibi olsun Dilek ;)
Merhaba demet :)
Öncelikle Aykutun kitaplarını ayıla bayıla okuyanlardanım.. o kadar akıcı bir dili güzel bir öğretisi varki bayılıyorum. Sizin yazım tarzınızda öyle içine kendinizden birşeyler katarak anlatmanız harikulade… zaman zaman okuduklarımızı unutup umutsuzluga ya da çareSİZ gibi hissettiğimiz zamanlar olmuyormu oluyor ama “allah insanın kaldırabileceği kadar yük verir” lafı nedense ferahlatır beni Buda geçer yahu! demek iyi hissettiriyor kendimi.. Neyse nerde kalmıştık heh şükürler olsun ki… Sağlığım yerimde ve bu satırları yazabilme gücüne sahibim.. Şükürler olsun ki.. ne kadar olumlu olumsuz seylerde yasasam bunun altından anca ben kalkabileceğim bir başkasının desteği anca söz konusu olabilir ama yapamaz anca ben yapabilirim. yani istersem olur :).. şükürler olsun ki.. sıcacık bir yuvam ve ailem ve sonsuz destekleri var liste uzar gider.. kısacası dünyaya gelebilme şansım olduğu için ŞÜKÜRLER OLSUN :)