Ekim 2014

5 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Ekim 2014

Şapşik Baykuşlar : )

Ortaokul – lise yıllarında resime ilgim vardı aslında. Özellikle uzun bacaklı kızlar çizip onlara kıyafetler tasarlamayı çok severdim :) Hatta bir gün resim öğretmenim bir yarışmaya katılmamı istemişti de şartlar beni fazlasıyla gerdiği için korkup kaçmıştım – yalan yok :)) Yanlış hatırlamıyorsam 3 saat gibi bir süre içerisinde jürinin önünde bir konu dahilinde resim çizmem gerekiyordu ve konuyu da o dakika öğrenecektim; yani önceden hayal kurup, az biraz kafamda ne çizeceğime karar verip de yarışmaya girmek yoktu kurallar arasında. O dakika ne geliyorsa aklına, ne geliyorsa içinden çizecektin, boyayacaktın… Ben sevmem öyle zaman kısıtlamaları dahilinde sanatsal aktivitelerde bulunmayı zaten. O dakika resim çizeceğim varsa gözüm saate takılır, panikten hiçbir şey yapamam. Kompozisyon yazmak mesela; bunun sınavına girmeyi asla anlayamıyordum. Hele ki edebiyat en çok ilgi duyduğum alanlardan biri iken kompozisyon sınavları acayip sinirimi bozuyordu. Çünkü ben zamana takılmadan yazmayı severim.. Özellikle geceleri gelir ilham perilerim.. Şimdi de böyle, çocukken de…

Mutlu Geçsin Haftanız : )

Tam başlığı attım, yazmaya başlayacağım – eşim belirdi arkamda; “Kime yazıyorsun?” dedi, şöyle bir baktım yüzüne bu soru karşısında, sanki blog yazdığımdan bi’ habermiş gibi… Bir de beni okuduğunu söylüyor :) Hatta dediğine göre arada gelip farklı bir isimle bayanmış gibi bana yorum da bırakıyormuş ama anlayamamışım, söylemeyecekmiş de kim olduğunu.. Hoş, inanasım gelmedi kendisine şahsen; şaka yapmayı çok sever, bloğumun müdavimi olduğunu da hiç sanmıyorum, ne yalan söyleyeyim :)) Neyse.. Bak ne yazacaktım, neler yazdırdı bana… Bir Pazar kahvesi ile mutlu haftalar dileyeyim dedim herkese.. İçemedim gerçi; adı Pazar kahvesi – soğuttum kahveyi fotoğrafını çekerken – her zamanki gibi. Ben aynı karenin defalarca fotoğrafını çekmekten, sağından – solundan, altından – üstünden elimde kamera dolanmaktan vazgeçemedim daha. Bazen nasıl oluyorsa tek bir kare çekiyorum, içime siniyor.. Bazen onlarca çekiyorum, gidip ilk çektiğimi beğeniyorum.. Bazen hiçbir çektiğimi beğenmiyorum gerçi! Bir de milimetrik oynamalarla hangisinin daha iyi – daha net – göze…

Mumlukların Gücü Adına : )

Hani dönem dönem bir şeylere taktığımdan bahsetmiştim ya bir önceki yazımda, işte son zamanlarda taktığım şeylerden biri de geceleri mum – mumluk fotoğrafları çekmek :) Her ne kadar gün ışığında fotoğraf çekmeyi sıklıkla tercih etsem de bu aralar loş ışıkta fotoğraf çekmek de keyif vermeye başladı. Bunda Ikea’ dan aldığım şu lambaların da etkisi olduğu muhakkak tabii ^_^ Bir de fotoğraf makinemin ISO ayarı sağolsun :)) Şimdilerde heyecanla mağaza vitrinlerinin yeni yıl konsepti ile süslenmesini bekliyorum ben aslında :) Her sene eve yeni yılı erkenden getirdiğimi bilmeyen yok artık zaten ^_^ Gidip yeni ürünleri daha mağaza görevlileri raflara yerleştirirken kurcalamam lazım benim ve her sene sonuna doğru da yeni yıl heyecanından payıma düşen şeyler olmalı – evet, bunu uzun zamandır alışkanlık haline getirdim ve bu zamanlarda doğum günümü de bahane edip kendi kendime aldığım hediyelerde limitleri fazlasıyla aştığım çok doğru :)) Tabii, genelde hep ıvır zıvır şeyler alıp, eşimin “Ne…

Pazar Kahvaltısından…

Son birkaç yıldır hobi malzemelerine olan yoğun ilgim tabak-çanağa kaydı, hatta son zamanlarda zirvede seyrediyordu ki; frenledim kendimi – kredi kartları malum :)) Bunda hobi malzemesi anlamında doygunluk yaşamamın mı etkisi var, yoksa Instagram’ da gördüğüm harika ötesi sunumların mı bilmiyorum ama dönem dönem bir şeye takıp o konu üzerinde tatmin olana kadar didikleyip dururum ben – işte bunu biliyorum :) Bir zamanı var, geçecek; onu bekliyorum. Ama o esnada eminim ben farklı bir şeye takmış olacağım :)) İstanbul’ a taşındığım yıllarda işim gücüm boş bulduğum her vakitte outlet mağazaları araştırmaktı; ucuza nerden kıyafet bulabilirim, nasıl daha fazla çeşit kıyafet alabilirim… Sonra derken incik – boncuk işlerine sardım. Eminönü’ ne gidip gelip türlü türlü boncuklar alıp kolyeler yapmak tutkum oldu :) Derken hayatıma dikiş makinesi girdi; o süreçte de gönlüme göre istediğim kumaşları nerede bulabileceğim benim uzun süre cevabını aradığım soru oldu. Evet, evet, sanırım en fazla vaktimi alan kısım…

Mumları Yakalım : )

Elektrikler kesildiğinde mum sıkıntısı yaşamayacak evlerden biridir bizimki.. Hatta komşuya yetecek kadar mum mevcuttur – yaşayarak test edildi :)) Evdeki mum stokları bir yana, bir de mumluk konusu var ki; eşim “Ne aldın?” sorusuna “Mumluk” cevabı almaktan bıktı adeta :)) Ama siz söyleyin şimdi; havalar soğumaya başladıkça battaniyenin altına kıvrılıp, sehpanın üzerinde danseden mum ışıklarını izlemekten keyifli başka ne olabilir ki? ^_^ Hele bir de TV’ de ilginizi çekecek bir program var, üstelik haftasonu da gelmiş, çatmışsa.. Sıcak bir kahve ya da çay belki yanında… İşte tüm bunlar karşıma çıkan tüm mumlukları alma sebebim olabilir :)) Eskiden mumluk mu vardı gerçi.. Varsa da bizim evde yoktu. Elektrikler kesilince yanardı mum bizim evde sadece; annem şu beyaz, uzun mumlardan birini yakıp çay tabağına birkaç damla damlatır, üzerine sabitlerdi.. Pek sevimsiz gözükürdü o zamanlar gözüme.. Hele bir de çocukken o karanlıkta elimde mumla bir odadan diğerine geçme hallerim vardı ki evlere şenlik;…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme