30 Yaştan Bildiriyorum :)
Geçtiğimiz haftasonu dolu dolu geçip de dinlenmeme pek fırsat kalmayınca haftaya yorgun başladım. Her ne kadar Pazartesi eşittir sendrom, iş yoğunluğu, kafa kaşıyamama durumları demek olsa da en azından bu seferlik kendimi motive edebileceğim güçlü bir sebebim vardı :) Doğum günümdü; artık yirmili yaşlarla tamamen bağımı kopardığım gündü – aynadaki cüssem pek çaktırmasa da 30’ un içine iyice girmiş, istese de yirmili rakamları tekrar telaffuz edemeyecek biri oluverip çıkmıştım işte :)) Aman, olayı dramatize ediyor gibi mi oldum ne… Üzüldüğüm filan yok, yanlış anlaşılmasın. Sadece bundan 10 sene kadar önce 30 yaşında olmanın çok büyük birşey olduğunu düşünürdüm, geldim, baktım, öyle de değilmiş. Kandırdınız beni :)) Yine ben aynı benim işte; aynı çatlak fikirler aklımdan geçiyor, hala zıplayasım, koşup atlayasım var :) Önemli olan insanın hissettiği yaş derler ya, hakikaten öyleymiş, yıllar geçtikçe bunu daha net anlıyorum. Ben henüz 20’ lerde hissediyorum zaten kendimi; gerisi de boş sanırım… Tipimi fotoğraflarda…