Havadan, Sudan, Cuma’ dan : )

Nihayet Cuma geldi… Bu hafta departmanda tek olmamdan mı bilmiyorum; bir türlü geçmek bilmedi zaman. Her sabah çalan alarmı sustururken haftanın ilk gününden şu son mesai gününe kadar yaşadığım buhranı anlatamam. Kimileri mevsim değişikliğine bağlıyor böyle durumları ama şu yağan yağmur çok da hüzünlendirmedi bu kez beni aslında; boynuma birşeyler dolamayı özlediğimi itiraf bile edebilirim :)

Bu hafta yazmadığım günler yüzünden beni ayıplayan Deren Bebek’ le devam edeyim *.* Vallahi, ben de kendimi çok ayıpladım da elden gelen birşey yok :) Çalışan insanın hali diyeyim. Sıklıkla yorgunluktan uyuyakalan bedenimi tutup da bilgisayar başına oturtamadım pek fazla, ikna edemedim kendisini :)

Hıh, neredeyse dört – beş ay kadar uzun bir süre dikiş makinesinde adamakıllı birşeyler dikmeyince kaybolan hakimiyetimi yeniden kazanma çabaları ve galip gelen yeni birşeyler öğrenme isteğim de aslında pek zaman bırakmadı bir çift kelam etmeme.

Uyuyakalmadığım zamanlarda sanırım ya makinede penye kumaş dikmeye ya da Photoshop programında fotoğraf işlemenin püf noktalarını öğrenmeye çalışıyordum.

Yalnız şunu da buradan kısaca belirtmiş olayım: En yakın zamanda fotoğraf makinemi hayalini kurduğum bir Canon modeli ile değiştireceğim ve artık bu olaya daha ciddi yaklaşıp ufaktan “Foto Demet” olmanın adımlarını atacağım – bu da böyle biline, ilgilenenlere dipnot olarak düşüle ;)

Geçtiğimiz ay da 3 yıllık blogger olma unvanını kazanmışım bu arada :) Her ne kadar son zamanlarda hakkını tam anlamıyla veremediğimi düşünsem de sürekliliğimi koruduğum için bir dilim pastayı hak ettim sanırım :)

Gerçi bir dilim pasta da bu yazıyı tabletten hazırlayıp başarı ile yayınlayabildiğim için hak edilmeli zannımca ama tatlıyı fazla kaçırmamakta da fayda var :))