Daha önce alkol – sigara ikilisi ile aramın pek iyi olmadığından,
aslında kendilerinin benimle arkadaşlık etmesine
bir kere dahi izin vermediğimden bahsetmiştim sanırım…
Hâl böyleyken,
benim pek tanışık ve alışık olmadığım bu ikili ile yoğrulmuş bir mekanda bulunmak zorunda kalınca;
bir bardak meyve suyu eşliğinde,
mümkün mertebe sigara dumanından uzak,
içip güzelleşenleri hoşgörmeye çalıştığım,
bir yandan da gözümü saatten ayırmadığım bir süreç başlıyor kendiliğinden…
Deneyimler öngörüleri beraberinde getiriyor tabii;
bir teras katının ışıkları, tereddütsüz yanıma aldığım fotoğraf makinemle buluşuyor
– her ne kadar gün ışığında fotoğraf çekmek genel tercihim olsa da –
bu kareler de “benim gece hayatı anlayışım” olarak kayıtlara geçiyor :)
8 yorumlar
gece çekmek çok zor be kuşum maşallah sen zor mor dinlemiyorsun ;)
Pek sevmem, hatta hiç sevmem gece hayatını:)
Syhn; Evet canım zor dediğin gibi; en ufak bir el hareketinde, nefes alıp vermede fotoğraf titrek çıkıyor – en sinir olduğum şey :)) Benimki biraz kendime oyun bulmak içindi işte ;)
zeynep; Biz birbirimize benzeriz :)
Benim de gece hayatım aynen seninki gibi, bir yılbaşını dışarıda geçirme gafletinde bulunmuştuk da sarhoş seyretmekten bir hal olmuştuk. İlk ve son oldu zaten…
tosbagalarr; Boşver, öyle zamanlarda en güzeli evde olmak zaten ve en önemlisi içmeden gülebilmek ;)
güzel olan her şeyi insanın kendi güzel olan düşünceyle değerlendirmesi,farklı anlam katabilmesi,mutlu olmayı bilebilmesi ne kadar önemli,önemli olduğunu gösterdiniz bana yazı çok güzel tşk ederim :)))
Nazmiyr; Ben teşekkür ederim :)