Farkındayım; “English Home” Müptelâsıyım : )
English Home mağazasının işyerinde burnumun dibinde olması sevinilecek birşey mi; bilmiyorum :) Çünkü ben düzenli olarak oraya uğrayıp başımı döndüren o mis kokular eşliğinde farkında olmadan alışveriş yapıyorum ve kendime engel olamıyorum :)) Bir gün, çiçekli bir askı öyle içimi açıyor; ki “Bir tane de benim olsa ne olur!” diyorum – hatta üç tane oluyorlar – çünkü öyle satılıyor :)) Başka bir gün, romantik peçeteler takılıyor gözüme; “Alırım ama kimseye kullandırmam” diyorum :) Bir gün dekupaj yapacağıma, o zaman kullanacağıma dair söz veriyorum kendime *-* Peki, ayakkabı kokularına ne demeli? Biri lavanta, biri gül… Ayakkabılığa koymaya kıyamam ki :) Ufak-tefek şeyler aslında hepsi, büyüklerinde de gözüm var ama hala kredi kartı yasağım var benim – irademe yenik düşersem bir daha toplayamamaktan korkuyorum, o yüzden şimdilik bu minik şeylerle kendimi avutuyorum :)