Yazıyı sonuna dek okuyan ise aslında günümüz koşullarında bir madalyon hak ediyor :) Video izlemek ya da fotoğrafları incelemek varken pek az kişi okumaya yanaşıyor; bu da o kişinin ya kitap kurdu olmasından ya da o içeriğin kendine hitap etmesinden ileri geliyor diye düşünüyorum…
Öyle ki; fotoğrafların bile desteklenerek sunulduğu bir yazıda, sadece fotoğraflara bakılarak yorum bırakılması durumun vehameti hakkında ipucu veriyordur sanırım :) Başıma gelmese de sıklıkla gördüğüm bir örnek de şu olur ki; pek çok blog yazarına paylaştığı yabancı kaynaklı bir tasarımla ilgili sanki blog sahibi o el emeği ürünü kendi yapmış gibi “Ellerine sağlık, çok güzel olmuş” tarzında yorumlar gelmesi :) Halbuki okusa, kadıncağızın onu ilham amaçlı paylaştığını anlayacak *-*
Okumayı pek sevmiyoruz sanki, hatta zaman zaman yazmayı da :) Bunu da arada okuyanlardan aldığım “Seni sürekli okuyorum ama yorum yapmıyorum” gibi mesajlarından çıkarabiliyorum… Hâlbuki bilginin paylaştıkça çoğaldığını hatırlasak, tek bir kelâmı yazandan eksik etmesek yazanı nasıl motive ederiz, kim bilir…
Gerçi daha çok blog yazmayan kişiler sanıyorum yorum bırakmayı tercih etmiyorlar. Belki de yorum bırakabileceklerini – bırakmalarının iyi olacağını bilmiyorlar. Bundan beş-altı yıl kadar öncesinde ben de bilmiyordum açıkçası :) Okuduğum, takip ettiğim sayfanın bir blog sayfası olduğunu dahi bilmeden o yazara bırakılan yorumları herhalde tanıdıklarından geliyor diye düşünürdüm :)) Eh, o samimiyet ortamından böyle düşünmem de yanlış olmazdı herhalde o zamanın bakış açısı ile :)
Şu an elimden gelse okuduğum her bloga düşüncemi iletmek isterdim, ama bunu gerçekleştirmek için zamanım hiç yok desem abartmış olmam. İnternet bağlantısı olmayan bir işyerinde tam zamanlı çalışırken, akşam eve gidip kendimi bulmam saat 21.00’ leri bulduğunda, kendi bloguma mı yazı yazayım yoksa okuduğum bloglara yorum mu bırakayım ikilemi arasında, eh bir de benim evde koca koca vardı derken kendimi yiyip bitiriyorum :)
Genelde yolculuk esnasında otobüste – dolmuşta – ya da bir yemek arasında takip ettiğim blogları mobil olarak okuyabilsem de pek ses veremiyorum. Zaten siz ses vermeyince de, acı gerçek – unutuluyorsunuz :)
Yani, bu blogun fazla yorum alamamasının sebeplerinden biri, WordPress tabanlı olmasının bazı okuyucular açısından dezavantaj teşkil etmesi ise, ikinci bir sebep de yukarıda bahsettiğim özel sebeplerimden ötürü benim ziyaret ettiğim bloglara çok fazla yorum bırakamamamdır. Hatta üçüncü bir sebep de isterseniz, benim çoğunlukla herkes uyurken gece yarısı yazmak zorunda olmam da diyebilirim.
Kısaca herşeyin farkındayım ancak “Super Woman” da değilim :) Her şerde vardır bir hayır diyerek bardağın dolu tarafından kendime birşeyler çıkarmaya çalışıyorum. Belki de enerjimi odakladığım şeyleri tekrar düzenlememde fayda var. Şu bir gerçek ki; siz yüreğinizi nereye koyarsanız enerjiniz orada yükselir…
Belki farklı alanlara ağırlık vermeliyim; geçen sene satışların patlama yaptığı dönemde sadece yetişemediğim için kapattığım ETSY dükkanımı tekrar aktif hâle getirmek (eşime göre aptallıktı yaptığım, kendince haklıydı), Türkiye’ de tekrar bir e-dükkan açmak (her ne kadar ben kendi ülkemde el emeği ürünün satışını yapmayı beceremesem de), fotoğrafa daha fazla yönelmek (aklımda acayip fikirler var), uzun zamandır oturtmayı istediğim yabancı bloguma yazmaya başlamak (İngilizce kelime haznemi genişletmem için bu aslında şart), dikiş makinesinde “level” atlamak, meselâ kendime kıyafetler dikmek (ne kadar uzun sürerse sürsün isteyince yapacağımı biliyorum)…
Tabii, bunların hangisine yönelirsem yöneleyim, Demetoloji olarak burada aktif olmam biraz sekteye uğrayacak, bu bir gerçek… Yani, ses vermeseler de her sabah ne yaptığımı – ne yazdığımı merak ederek buraya gelenler, belki bundan sonra sadece bir fotoğrafla ya da yazdığım kısa bir paragrafla karşılaşacaklar… Ya da haftada bir yazı yazabileceğim, yeri gelecek…
Dediğim gibi, şimdilerde kafam azıcık karışık; ne yaparım, hangisini ön plana alırım, fikirlerimi uygular mıyım, bu rutinde mi devam ederim, kestiremiyorum… Bildiğim birşey varsa, artık birşeyleri daha net şekillendirmem ve geç kalmadan farklı bir rutine kendimi alıştırmam gerektiği…
Özetle, bu yılın kendi adıma biraz daha farklı hatırlanmasını istiyorum… Olurunu olmazını görürüz hep beraber…
42 yorumlar
sen nerede ne yazarsan yaz ben senin takibindeyim.
gönül bağı ayrı o başka ama yaptıkların insana zaten ilham veriyor :)
hoş birde mahcubum sana karşı ses verince yazayım dedim.
senin ciciler evimizi pek şirin yaptılar ama fotoğraflarını çekemedim. bu akşam fırsat olursa çekip paylaşmak istiyorum blogumda. iznin varmı?
hem bu güzellikleri görmeyen de görsün :D
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
Buna herhalde en çok ben üzülürüm.Sık kullanılanlardan seçip her gün baktığım, esinlendiğim ,yazı diliyle,hayatı algılayışıyla beğendiğim Demet i hep görmek isterim dolu dolu…Hatta o kuşlu yastıklarından yaptım ve çevremde de büyük sükse yaptım.Az da olsa hep burda kal.
hakkında hayırlısı o zaman..ben severek okuyorum,çoğu zamanda yorum bırakmaya çalışıyorum,ama haklısın bu konuda..ama biz unutmyaız seni,1 kelime bile yeter bazen..sevgiler..
sana hak veriyorum demetcim. ben de bazen yorum mu yazsam yoksa bloga bişeyler mi eklesem, arada kalıyorum. bazen vaktim çok az ve okumadığım oluyor bloglarda sadece fotolara baktığım da oluyor, yalan değil…bazen deokuyup gülümsüyorum yazacak birşey bulamıyorum, kendi kendime okudum diye yazsam mı dediğim bile olmuştur yani…bence unutulmuyoruz, sadece yorumlar hatırlatmamalı birbirimizi…benm düşüncelerim bunlar tabi. sevgiler
hakkında hayırlısı Demetcim her ne yaparsan yap basaracagını bılıyorum ve her nerde olursan ol ben senı takıp etmekten buyuk zevk alacagım insan görmesede kendıne böylesıne yakın hıssedıyor.Ama suda var sımdı ben senın her yazını takıp edıyorum hıc eksıksız ama dedıgın gıbı cogu zaman gece yarısı vs yanı apar topar,bakmak zamanımı almıyor ama yorum yapmak zaman alıyor gıbı gelıyor ınsana.belkıde buyuk nedenı bu yorumların az olması takıp edılmedıgın anlamına gelmıyor sahsen ben yazamasamda kalbım ve aklım senınle…
Demetcim aslına bakarsan senin hatta bazende benim yaşadığım aynı durumun sorunu zamansızlık!!Zaman yetmiyor hele evli ve sorumluluk sahibiysen hiç yetiştiremiyorsun…Kaldı ki ben senin hamaratlığına hep hayran kalırım kendime “bak meyra insanlarla aynı durumdasın ama onlar üretiyo sen otur diyorum”:)) İstersek projelerimizede hayallerimize zamanı tasarruflu kullanıp ulaşırız bence:)
*bu arada blogun güzel bir tarafı istatislikler ki ben çok bakarım yorum bırakamayıp okuyan kişiyi ayırt edebiliyorum,uğradığını gördüğüm an o kişinin ne amaçla neden uğradığını az çok kestiriyorum.Bazen zamansızlıktan şip şak okuyup geçerim bende iki kelime yazamadan..ama bunu o bana yazmıyo bende ona yazmam diye yapmıyorum.Karşımdakinden aldığım enerji ve sevgi karşılığında cevap veriyorum:)aslında bunun üzerinede konuşacak çok şey var :)
Şimdi sen o güzel saçlı kıvırcık kafanı yorma boşver, çöz karışıklığı düzleştir gitsin;)sevgiyle kal canım…
Blog alemi çoook ilginç bir alem. İçinde olmayan, takip etmeyen katiyyen anlayamaz..
Öyle yaratıcısın, o kadar hoş şeyler yapıyorsun ki. Mutlaka insanların gör
nce hemen sahip olmak isteyecekleri birşeyler bulur-buluşturursun.
Ama az yazarsan, seni özleriz, bilesin :)
yazdıklarının hepsine kelime kelime katılıyorum yorum almak gerçekten insanı motive eden bir şey.bende bazen neden çok yorum alamıyorum diye düşünenlerdenim:)
genelde okuduğum bloglara yorum yazmaya çalışırım.
ama bu iş bütün gününü alabilir insanın bir blog yazarı olmak gerçekten çok zaman ve emek isteyen birşey.
plan proje ben de de hiç bitmez umarım sende 2012 yılında istediğin gibi geçirirsin.
sevgiler.
tanıştığımızdan beri büyük bir keyifle blogunu takip ediyorum biliyorsun,sen tanıdığım en renkli,en neşeli ,en cıvıl cıvıl blogger sın Demet’cim..ne yaparsan yap ama lütfen blogunu ihmal etme emi..ne kadar da çok plan yapmışsın bu yıl için..kendini boğma bunların arasında sakın..önceliği seni en çok mutlu edecek olana ver bence,naçizane fikrimi söyleyeyim dedim..bebekle hayat belli bir rutinde ve dolu dolu geçiyor.fırsat buldukça bloguma yazmaya,blogları ziyaret etmeye çalışıyorum.ama bloguma gelen yorumlara cevap yazamıyorum pek..oluyor böyle şeyler,takma kafana…sen yaz tatlı dilli arkadaşım,az da olsa yaz,burda senden haberler bekleyen ses veren,vermeyen bir sürü sadık okurun olduğunu unutma canım..sevgiler…
Yazdıklarında çok çok haklısın. Ben de takip ettiğim tüm blogger arkadaşların yazılarını maksimumda okumaya ve de yorum bırakmaya çalışıyorum. Biliyorum ki o 1 adet yorumunuz var yazısını görmek insanı motive ediyor, heyecanlandırıyor…
Ama ben seni okumayı çook seviyorum, nerede ve ne yazarsan okumaya takip etmeye devam….
Yazının baştan sona bir solukta okudum, her zaman ki gibi.. :) Yazdığın bir çok cümleye katılıyorum, fotoğrafsız yazı yüklemek ise riskli olduğu kadar, hakiki okuyucunun takipçinin ortaya çıması demek benim için.. Ben insanları okuyomuş gibi görünmek için yorum yazanlardan değilim ve bu durumdan da çok rahatsızım doğrusu.. Bahsettiğin örnekte olduğu gibi, alakasız bir işe, ellerine sağlık vs. yazılıyor ama çok şükür benim öyle takipçilerim yok denecek kadar az.. Senin kafanı karıştıran konulara gelince, insan tabii istediği şeyleri planlayıp o konuya kendini vermeli, yoksa yarım kalmış işler gibi ucu bucağı açık bir hal alıyor hayat, şu an ben de tam bahsettiğin noktadayım aslında. Bu yüzden yazdıklarında kendimi buldum resmen.. Her ne kadar buraya daha az yazacağın için üzülsem de, yapacağın diğer işlerde de başarılı olacağından eminim.. hakkında hayırlısı olsun inşallah.. Her daim ses veremese de sürekli takipcin Dilekce sana mutlulukar diler, ama bizi de ihmal etme der :)))
Demet’cik umarım hayal ettiklerin adımlarını hemencecik atarsın, biz bekleriz yazmanı, seni okumayı sen yeter ki hayallerini yap! :) Yenilikler ve yeni kararlar her zaman faydalıdır.
Ayrıca söylemeliyim ki, senin yazılarının sonunun gelmesi çok da zor olmuyor meraklanma sen :)
Sevgiyle kalasın, içtenlikle.
Çalışma hayatı,ev hayatı derken kişiye o kadar az zaman kalıyorki. Ben bazen oje sürecek zamanı bulamıyorum. Sürekli açık renk oje kullanıyorum. Zamansızlığın içinde yorgunlukların üstüne birde birşeyler üretip paylaşma çaban kesinlikle takdir edilmesi gereken bir durum.Biz burdayız.Sen yaz.
Aynı duyguları ben de yaşıyorum çoğu zaman.Bunları dile getirmen ne güzel Demet…Ama yazılarını vakitleri oldukça noktasına, virgülüne kadar okuyan izleyicilerin var bunu unutma! :)
Bora’nın annesi Derya :)
Ah Demet’cim bu yazina mail yazmak kismet olmadi. Trende basladim, yazdim yazdim bitiremedim, sonra yayinlayamadan bisiler oldu, gitti mesajim.
Benim de soyleyecek iki cift sozum var.
Sen resim yayinla yayinlama (her ne kadar cektigin resimlerin hayrani olsam da) ben senin yazdiklarini hep bir cirpida okuyuveriyorum. Dolu dolusun, ictensin, samimisin. Blog alemini guzel ozetlemissin ama istisnalar var;) Yani sen bir sure yazmasan, bana gelip yorum yapmasan, saniyor musun ki ben ‘Aa olmaz boyle, takipte degilim artik’ derim. Seni hep aklinda tutan okuyucularin, blogdaslarin var, hic merak etme;)
Bazen yasam cok hizli akiyor, insan tutunamiyor, savruluyor, yetisemiyor istediklerine. Ama birden bir cikis yolu, tutacak bir dal cikabiliyor karsina. Iste o zaman her sey cozulecek;)
Bak biraz once FB’den hobilerine dondugunu ogrendim ve kocaman gulumsedim. Demet’cigimin kafasinin karisikligi belki biraz gitmistir dedim.
Cok yazdim;)
Guzel bir yil olsun canim, ‘super woman’ oldugun;)
Sevgilerimle<3
[MARKED AS SPAM BY ANTISPAM BEE | Server IP]
Belki de bir yl olmadı sizi takibe başlayalı.. Ama ne yazarsanız yazın uzun bile olsa ben sıkılmıyorum okurken,akıcı bir üslubunuz var cünkü.. Şimdi benim size ilk yorumum olmasının sebebi de,yazacağm bir iki cümlenin size belki de bir şey ifade etmeyeceği(İDİ) :) Yaptıklarınz çoğu insan gibi benim için de ilham kaynağ oldu,mesela süslü mandallarınızdan ben de yaptım,hatta yazımda kanıtı da var daha önce de gördüğüm ama siz yapınca hevese geldiğim vs…
Ben de 2008den beri blog yazıyordum,blogumu kaldırdm ve şuanki blogum yeni saylr.. Eski izleyici sayıma ve azcık da olsa popüler olmama daha çok var.. Ama artık anladım ki bunun benim için bir anlamı yok,yorum almak ya da almamak… Yazarken mutlu olmak önemli ve o ylın ,o ayının,o gününe bir hatıra bırakmak kendinde.. Sizin için de öyle değil mi :)) Karmakarışık ama içimden geldiği gibi bir yorum oldu,kabul ederseniz.. Sahii 1 yaşında kızım var benim,uyandı şimdi.. belki uyanmasa daha da devam ederdi bu yorum… Sevgilerle, Seda..
Bahar ve kızısı Yağmur; Bahar’ cığım, hislerimiz karşılıklı ;) Ben de senin bloguna tıklamadan, ne yapmış, ne yazmış, Yağmur Hanım’ ın o sevimli pozlarından var mı diye bakmadan edemem :)
Ne mahcubiyeti bu arada ;) İzin istemene bile gerek yok *-* Senin objektifinden de cicileri görmekten mutlu olurum ayrıca ;) Güle güle kullanın ana-kız ;) Yeni yılda size uğur getirsin, şans getirsin…
füsun; Canım güzel sözlerin için teşekkür ederim çok :) Bir yere gittiğim yok, burdayım ben :) Yazmadan duramam zaten :))
Kuşlu yastık mı yaptın sen de :) Ne güzel, ilham vermişim sana… Bunu duyduğuma sevindim *-*
hayatmelodisi/gulin; Çok teşekkür ederim Gülin’ ciğim, buralarda olduğunu bilmek güzel :) Öpüyorum seni…
burcu; Burcu’ cuğum, çok teşekkür ederim canım yorumun için… Evet, benzer şeyler yaşıyoruz aslında, ihtiyacımız olan şey sanırım bir günün 48 saat olması, kalan 24 saati de hobilerimize ayırmak :))
crescent; Çok teşekkür ederim canım, iyi geldi yorumun ;) Zaman zaman yazıyorsun zaten bana, seni az da olsa tanıyorum, biliyorum *-*
Haklısın, evet; yorum almakla takip edilmek arasında birebir bir bağlantı yok aslında. Durum şu ki; insan bazen sanırım daha çok ses duymak istiyor çevresinden… Desteğin için çok teşekkür ederim tekrar sana :)
meyra; Ne güzel özetlemişsin canım içinde bulunduğumuz durumu. Zamansızlık büyük dert. Eskiden ne çok vaktim varmış diye düşünürüm şimdilerde… Daha dur, bir gün çocuk da olursa üstüne, o zaman artık kaç ip üzerinde oynarım, bilmiyorum :))
Güzel sözlerine ilişkin olarak, senden sık sık yorum aldığıma göre, sana pozitif bir enerji verdiğimi bilmek mutlu etti beni :) Sadece bunun için bile yazabilirim ;)
Yeni yazılarda görüşmek üzere canım, zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim sana *-*
Bernacan; Güzel sözlerine çok teşekkür ederim Berna’ cığım. Evet, bizi biz anlarız sadece dediğin gibi ;) Yine buralardayım ben, fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim canım…
aylin; Hepimiz kıyısından köşesinden birbirimize benziyoruz sanırım :) Dediğin gibi blog yazarı olmak emek isteyen bir şey, kopyala-yapıştır yapmadıkça üzerinde mesai yapmanın sınırı yok :) Aynı şekilde bu yıl senin için de istediğin gibi geçer umarım… Sevgilerimle…
filizinevi; Filiz’ ciğim, motive eden yorumun için çok teşekkür ederim sana… Çok mutlu oldum senden böyle güzel sözler duyduğum için… Blogu ihmal etmeyi ben de istemiyorum aslında, yazmayı çok seviyorum çünkü… Diğer taraftan, başka şeylere de vakit ayırmak istiyorum ama terazinin kefesine fazla da şey koyamıyorum… Çalışırken çok zor oluyor herşeye yetişmek… Bir de sende çocuk var, sen benden bir adım öndesin :) Senin durumunu da çok iyi anlıyorum… Kim bilir ben ne yapacağım o zaman? :)) Elimden geldiğince buralarda olacağım canım… Tekrar teşekkür ederim sana çok :)
Yasmin; Çok ederim desteğin için :) Yorum almak, beğeni toplamak, okunduğunu bilmek motive ediyor insanı dediğin gibi… Elimden geldiğince burada olmaya çalışacağım :)
Dilekce; Çok güzel noktalara değinmişsin yorumunda. Fotoğrafsız yazı, gerçek okuyucunun ortaya çıkmasını sağlıyor dediğin gibi… Her ne kadar risk olsa da bardağın dolu tarafını gösterdin bana, teşekkür ederim *-*
Ben ses vermeden durabileceğimi sanmam, fırsat buldukça yine bir şekilde yazarım – emin olabilirsin ;) İlgine çok teşekkür ederim. Sevgilerimle…
delibu; Eda’ cığım, seninle ortak noktalarımız var, biliyorum ;) O yüzdendir ki; benim yazılarımın sonu çabuk geliyor o frekânsı yakaladığımız arkadaşlarımızla ;) Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim canım… Görüşmek üzere… Öpüyorum seni…
=/= YAVRUTO =/=; Hatta ben ne zamandır oje kullanmıyorum desem :)) Anlarım anlarım, seni en iyi ben anlarım :))
Çok teşekkür ederim desteğin için canım… Görüşmek üzere…
Emre Bora Bebek; Çok teşekkür ederim Derya’ cığım yorumun için, güzel sözlerin için… Motive ettin beni, sağolasın :) Emre Bora bebeğe de ayrıca sevgiler, öpücükler *-*
SvGLove; Sevgi’ ciğim, ne iyi geldi yorumun :) Biliyor musun, sen de benim sürekli okuduğum ama mobilden bloguna yorum bırakmakta zorlandığım ve eve gidince yazacağım diye kendime söz verdiğim, unuttuğumda vicdan azabı çektiğim o tatlı blog yazarı arkadaşlarımdansın ;) Seni kıvırcık saçlarından dolayı önce kendime yakın hissetmişim ilk gördüğümde :)) Garip bir his, değil mi? *-* Fotoğraflarda da iyiniyetin, sıcakkanlılığın, samimiyetin o kadar belli oluyor ki ;) Seviyorum seni *-* Dikiş makinen olmadan dikme azmini ise takdir ediyorum ;) Şu an daha iyiyim, dün birşeylerle uğraştım, biraz daha netim… Fırsat buldukça yeni yazılarımla, fotoğraflarla, yeni fikirlerle burada olmaya ve farklı bir projemi daha hayata geçirmeye kaldığım yerden devam edeceğim ;) Bakarsın ben gerçekten o “super woman” adayıyımdır :)) Bu arada, o Pinterest davetiyesi için sana minnettar olduğumu daha önce söylemiştim, değil mi? :))
seddosh; Sevgili Seda, öncelikle yorumun için teşekkür ederim sana… İçinden gelerek yazdığın bu yorum öyle mutlu etti ki beni… Sen karmakarışık olarak nitelendirsen de yazmak istediklerini gayet iyi anlıyorum… İçimi rahatlatan, bildiğim ama görmeyi atladığım bazı noktaları hatırlamama vesile olduğun için çok teşekkür ederim sana :) Sevgiler…
Eveeet Demet’cim, görmeden, birbirimizin sesini duymadan sadece yazıyla tanıştığımız dünya tatlısı Demetimiz, Emre Bora’nın Demet Ablası…Bu yazını ikinci kez okudum bugün. Seni özledim biliyor musun? Bunu hissettim. Dünden beri kaç kez bloguna girip çıkıyorum, “Bizimkinin kafa karışıklığı geçmiş midir acaba? Bize birşeyler yazmış mıdır?” diye bakıyorum. Bir yandan da kıyamıyorum sana. Biraz kendinle baş başa kal, biraz başka işlerine bak, kendine zaman ayır ve bomba gibi gel yine diye… Benim de senin gibi hissettiğim zamanlar çok oluyor. Özellikle herşeyden biraz yapmak istediğim zamanlarda birşeyleri hakkını vererek yapamadığımı hissettiğimde çok vicdan azabı çekiyorum.
Allah bana güzel bir bebek verdi çok şükür.(Allah isteyen herkese nasip etsin…) Doğum iznimde hangi dala konacağımı şaşırdım ve bir baktım ki doğum öncesi iznim somut birşeyler yapamadan geçmiş.Sonra bebeğimi kucağıma aldığımda her ne kadar ona iyi baksam da Bora’nın zatürre olup 7 gün hastanede yatması bende suçluluk duygusu yarattı.”Tüm zamanım bebeğimin olmalıydı” dedim. Gerçi öyleydi ama her zamanki gibi eksiksiz ağırlamaya çalıştığım gözaydınına gelen misafirlerime zaman ayırmak zorunda kalmak bebeğimi besleme zamanımdan çaldı da çaldı…Yoğun çalışan biri olarak doğum öncesi izni benim için çooook uzun bir izindi ve bu sürede İngilizce speaking pratiği yapacaktım, şirkette alamadığım online eğitimleri alacaktım, özene bezene yapamadığım bazı projeleri bitirecektim, iş bilgisayarımdaki dosyaları, ev bilgisayarımdaki fotoğrafları düzenleyecektim, kocacığıma hergün birbirinden leziz yemekler pişirecektim, hergün yürüyüşe çıkacaktım, arkadaşlarla haşır neşir olmaktan ihmal ettiğim ve sadece bayramlara sıkıştırdığım akrabaları ağırlayacaktım, fotoğraf konusunda birşeyler okuyacaktım/pratik yapacaktım (bu konuyu biliyorsun…) İnsan bu kadar çok şey yapmak isteyince çoğunu yapamıyor. Bazen ömrüm yapmak istediklerimi yapamadan bitecek diye korkuyorum! Geçen yıl hem çalışıp hem yüksek lisans yaparken zaman daha bereketliydi benim için sanki…Şimdi daha çok vaktim daha az enerjim mi var nedir? Bilemiyorum…Yoksa zaman gerçeten sadece algılarımızla mı ilgili? Ama toparlanırızı biz değil mi canım arkadaşım?
Seni seviyoruz, bunu unutma :)
Bora’nın annesi Derya…
hay ağzına sağlık be güzelim,benim derdime parmak basmışın kırmadan usulcacık söylememe rağmen yazılarımı okumadan yorum yazan çok,ben niçin uğraşıyom o ne yapıyor misali,birazda ne bu biliyomusun,yorum yazayımda dönsün banada gelsin yorum yazsın çabası çok ezikçe,sen sen ol zaten izleyicin oluşur,kutuda yorum çokluğu okunmuyorsun takip edilmiyorsun anlamına gelmiyor,ama anlat işte,benim sessiz hayranım çoktur mesela face mesaj trafiğim vardır,hepsi o kadar samimi içten ki çok severim onları, oyüzden post yazısı okumayıp yorum yazandan çok daha iyidir benim için..öptüm seni canım..
Demetcim çok haklısın yazdıklarında.Ben de son günlerde,özellikle işe başladığım için artık eskisi kadar vakit bulamıyorum blogları okumaya, hele de yorum bırakmaya.Ki çoğu zaman kendi bloguma bile yazacak vaktim olmuyor,akşam eve gidiyorum,oğluşla ilgileniyorum,e zaten yatma saati geliveriyor.Senin de yaptığın gibi geceleri yazıyor ya da blogları geziyorum.Genelde blogları okuyorum ama,sonra yine uğrar yorum da yazarım diyorum vakit darlığından,fakat sonra bir de bakıyorum ki,o yazının üstüne 2 yazı daha yazılmış:)
Seni de elimden geldiğince okuyor, ara sıra da olsa yorum bırakmaya çalışıyorum canım.Hatta senin o cıvıl cıvıl fotoğraflarını görünce içim açılıyor inan.Ama dediğin gibi
fotoğrafsız, hele de uzun yazılar pek okunmuyor malesef!
Yeni planların harika,umarım hepsine yetişecek kadar vakit bulabilirsin canım:)Ben yorum bırakamasam da,seni hep takipteyim,unutma sakın:)
inşallah olur ve iyi olur.kafamızda yaptığımız planlar,kurduğumuz planlar eğer sebat edersek neden gerçeğe dönmesin?ama benim gibi üşengçsen tabi zor.senin üşengeç olmadığını da biliyorum az buçuk.
hayallerinin peşinden gider ve hatırlamak istediğin gibi hatırlarsın bu yılı inşallah…
sanki beni anlatmışsın gibi geldi;okuyorum ama yorum yazmıyorum ya…yazayım dedim ben de.
tabi geribildirim olsa,benim ses verdiklerim de bana ses verse daha motive olur ama olsun bakalım.herşeyin zamanı vardır:)
hayırrrrrr bunu yapamazsın , adreslerini bilmediğim işini evini ayağa kaldırırız bak :)) beni hatırlıyormusun bilmiyorum ama önemli değil çünkü ben seni her fırsat bulduğumda ziyarete geliyorum ve bir çok sey öğrenerek ve zorlanarak gidiyorum :)) yazılarının en önemli özelliği başlanınca bırakılamıyor olması ve insanı sıkmaması su gibi ilerlemesi :)) her okuduktan sonra eski yazılarına da okumadığım varsa :)) okuyorum hatta her okuduğumda ileride çok güzel kitaplar yazacağını hissediyorum :)) dikişlerine ve yaptıklarına bakıp yok yok çok kesin çok güzel butiği ya da tasarım atolyesi açar diyorum :) fotoğraflara da bakınca kesinlikle fotoğrafçı olmalı diyorum :)) …. sonra korkuyorum bu kadar özelliği güzelliği olan bir insan nazara gelmez mi diye korktuğum başıma gelmiş … geçen okudum okulda :) yorum yazamadım ancak simdi fırsat buldum ama diğer yazıda anladığım en iyi blog olmaya devam ediyorsun yupppiiiiii :))
Emre Bora Bebek; Derya’ cığım, yüreğine sağlık canım, ne güzel özetlemişsin kendini, aynı zamanda beni… Okurken kendimi buldum oralarda, inan… Aslında sanırım yazdığın şu cümle kilit olan kısım;
***
Özellikle herşeyden biraz yapmak istediğim zamanlarda birşeyleri hakkını vererek yapamadığımı hissettiğimde çok vicdan azabı çekiyorum.
***
Çok şey yapmak istiyoruz ve bu çok şey yapma isteği zaman zaman insanı öyle bunaltıyor ki; sürekli birşeylere koşturuyor olma hissi ve diğer taraftan ortada elle tutulur birşey yokmuş gibi kalakalmak olduğun yerde… Tarif edilemez duygular… Yaşayan bilir diyeyim ;)
İlgine çok teşekkür ederim canım, ben de seni çok seviyorum :) Bana ilk yazdığın günden beri ne kadar hassas, düşünceli bir insan olduğunu anlamıştım zaten… Bazen görmeden insan kelimelerle tanıyabiliyor karşısındakini, senin de dediğin gibi…
Bora bebeğe de çok geçmiş olsun bu arada, umarım iyidir şu an… Sen de iyi ol lütfen… Şu an senin sorumluluk alanın daha geniş ve önceliklerin yer değiştirmiş durumda. Bir adaptasyon döneminde olduğunu düşünüyorum; güzel anılarla geçir bu dönemi, çok da kendini sıkma derim ben… Yapılacaklar hiçbir zaman bitmeyecek ne yazık ki… Hani öldüğümüzde bile o liste kabarık olacak diyorlar ya, o yüzden kuralları olan biri olmak ama bazen de kuralları yıkabilmek lâzım; zor bir denge – kurabilene aşk olsun :)
beti design; Yorumun için çok teşekkür ederim canım. Evet, seni ben de takip ediyorum meselâ, bazen yazamıyorsun yoğunluktan ama yazınca da çok güzel şeyler paylaşıyorsun, ilham verici onca fikir bulup buluşturuyorsun ;) Hatta doğru diyorsun, sende de denk gelmiştim birkaç kez öyle yoruma… İşte, insanları anlamak zor, ne diyeyim… Ben de çok öptüm seni canım…
Canan; Canım benim bilmem mi seni :) Senin doğum izninde az mı yazıştık seninle ;) Durumunun az çok farkındayım ben de, anlıyorum seni de… Ve o çekilişlere hâlâ devam edebilmeni de takdir ediyorum, onca işinin arasında ;) Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim, varlığını bilmek güzel…
kpsszede; Vallahi kimseyi hedef alarak yazmamıştım ;) O an içimden geçenlerdi sadece… Üşengeç biri değilim ben, evet :) Abuk subuk şeylere saatlerimi ayırabilirim, tek sorun çok şey yapmak istiyorum :)) Bakalım birkaç şeyi devreye sokacağım yakın zamanda, hayırlısı olur inşallah…
tuba (tuem :) ); Hmmm… Aslında mail adresin tanıdık geliyor bana :) Sanırım daha önce yorum bırakmıştın ama çok net hatırlamıyorum inan :) Yalnız böyle güzel yorumun ardından bundan sonra seni kolay kolay unutmam, bilesin ;) Kendi çapımda birşeyler yapmaya çalışıyorum, beğeni almak çok güzel. Bir eğitim filan almadığım için hiçbir alanda, tamamen amatörce yaptığım şeyler… Gözüne hoş geliyorsa ne mutlu bana :) Ben buradayım canım, bir yere gitmem kolay kolay, sadece aralara başka şeyler serpiştirirsem burayı ihmal etmeden nasıl her birşeyle başa çıkarım, onu bilmiyorum :) Neyse, vardır bir hâl çaresi diyerek fazla da kafa yormak istemiyorum :) Sonra arıza çıkarıyorum :)) Tekrar çok çok teşekkür ediyor ve sana iyi geceler diliyorum *-*