Özet | Geçtiğimiz Cumartesi

Aslında hâlâ dinlenemedim, daha çok yoruldum bile diyebilirim. Fotoğraf yığınları ile dans ediyorum. Üstüne vücudumda kırgınlık ve gözlerimin içinden çıkan ateş; sanırım hafiften hastalık mevzularına bulaştım, hayırlı uğurlu olsun :)

Yine de karalamadan duramıyorum, huyum kurusun. Misyonumu tamamlamazsam rahat edemem hiçbir zaman zaten, dürterler beni olduğum yerden. Ne rahatsız bir kişiliğim yahu; iyi değilsen git, dinlen. Olur muu! Ben öğrenciyken de hasta hâller içerisinde okuldan bir gün bile izin alıp eve giden bir tip değildim ki… Huylu huyundan hiç vazgeçer mi :)

Hem beklersem toparlayamayacağım diye korkuyorum, araya da zaman girince iyice ipin ucu kaçar, bilirim; en iyisi taze tazeyken girişmek :) Zaten hastayım dersen hasta olursun – bu da benim bahanem olsun…

Cuma günü gökyüzüne bayaa bir sitem etmiştim; bakınız aşağıda o gün yazdığım ama yayınlamadığım yazımdan bir parça:

* * *

Kırk yılda bir işim düştü gökyüzü sana; bunu bana yapmayacaktın. Tüm planlarımı suya düşürdün. Şimdi ben o tülleri nasıl ağaç dallarına asayım; nasıl gazete kağıtlarından kayıklar yapayım da içlerini gül yaprakları ile doldurayım; o çifti tahta masalara, banklara nasıl oturtayım,… Hem sadece bunlar değil ki; balonlara ne olacak? Söyler misin bana? Peki ya, keçeden kestiğim onlarca kalp?

İyi ki bir şemsiye süsledim be gökyüzü; hemen üstüne alındın. Şemsiyeyle fotoğraf çekeceğiz diye başladın yağdırmaya… Bu kadar gerçekçi olmak zorunda değildi herşey… Yanlış mesaj verdim belki ben de sana; haklı olabilirsin, ne diyeyim… Belki bir şezlong filan süslemeliydim, ne dersin? O zaman pırıl pırıl bir güneş çıkarır mıydın bana?

Öyleyse, bir dahaki sefere diyelim, geç kaldım bu kez, biliyorum… Artık cam kenarı, merdiven altı; bulacağız birşeyler, kendi imkânlarımızla halletmeye çalışacağız; senin ışığından yoksun, ne yapalım… Yine de elinden gelirse ama sen bir-iki saatliğine çıkar şu güneşi tepemize; bak, “Terledim” bile demeyeceğim, bu da sözüm olsun sana :)

* * *

Cumartesi günü uyandığımda ise gökyüzü beni yanıltmadı; üstelik durmadan yağan yağmur sanki benim kendisinden özel bir isteğimi yerine getiriyordu. “Ne yapalım, el mahkûm, bir şekilde halledeceğiz” diyerek fotoğraf çekiminde kullanmayı planladığım malzemelerle dolu ağır çantamı elime alıp evden çıktım.

Eğer ki hava güneşli ya da hiç değilse bulutlu olsaydı beraber Emirgan Korusu’ na gidip benim ışık durumunu önceden test ettiğim yerlerde ağaçlara tüller asıp balonlarla, pamuk şeker, rüzgâr gülü gibi bir dolu ıvır zıvırla renkli bir fotoğraf çekimi gerçekleştirecektik.

Benim için hepsinden önemlisi o şemsiye idi; onunla ilgili hayallerimde çok güzel fotoğraf kareleri vardı… Sadece bunun için kendime bir tane daha hafıza kartı aldığımı itiraf edebilirim :) O gün için ortalama 1000 kare fotoğraf çekimi planlamıştım.

– Önce yağan yağmur sebebi ile mekânımız olan Emirgan Korusu’nun istikâmet dışı edilmesi…
– Saat 13.00 gibi başlamayı planladığımız fotoğraf çekiminin hazırlıklar ve trafik gibi sebeplerden ötürü saat 14.00’ e sarkması…
– 5 kişi gelin-damat paketi için 150 TL ödeyerek girdiğimiz Koç Müzesi’ nde benim ışıklı alan arayışlarım…
– Müzenin kapı girişinde damadın yüzükleri yanında getirmeyi unuttuğunu söylemesi ile benim – Scrabble taşlarının ve kendisinin oyuncak arabalarının işlevsiz kalması…
– Fotoğraf çekimi için bindiğimiz uçaktan inerken ıslanan merdiven basamaklarında görümcemin yüksek topuklu ayakkabısının kayması ve hafiften yerle yakınen teması…
– Damadın onu tutmaya çalışırken tamamen makyaj malzemesi dolan gömleğinin kolu…
– Yağmurun bir beş dakika bile durmamasından dolayı dışarı adım atıp fotoğraf çekebilme ihtimalimizin neredeyse sıfırlanması…
– Bir elinde şemsiye, diğer elinde balonlar, zaman zaman da poşetlerle peşimizde dolanan benim sabır taşı koca koca…
– Sağım, solum, önüm, arkam gelin moduna düştüğüm anlarda yine bizim çekim malzemelerinden otlanmaya çalışan gelin’ cikler…

Derken benim 1,5 – 2 saat içerisinde dur-kalk şeklinde yaptığımız çekimlere 500 kare ile nokta koymak zorunda kalmam… Hafıza kartlarımın sadece yarısını doldurabildiğim için yaşadığım hayal kırıklığı ile yağmursuz bir günde bu nişanın provasını çekeceğime dair onlardan söz almam – evet, bu benim işime geldi bile diyebilirim :)

Günün içinde sıklıkla geçen kelimelerdi bunlar; yağmur – uçak – tren – vapur – araba – bıyık – fes – tesbih – kadeh – kalp – balon – mikrofon – duvak – çiçek – şemsiye…

Tabii kelimeler değildi sadece, fotoğraflar da vardı elbette; birer birer buraya gelecek…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

9 yorumlar

  1. merakım zıvanadan çıkmak üzere…. Yorgunsun da ama , hadi sana hafta sonuna kadar müddet:)

  2. Ah kıyamam ki, sabrı başarmışsın ama olsun.
    Meraklı anlar yaşıyoruz hep birlikte ayrıca :)

  3. Canim ya,dikkat et kendine,hastalanma.Etrafta hetkes hasta,hatta oglum bile:(
    Fotograflari da merak ettim cok!
    Sana mail attim 2 defa,aldin mi?

  4. Demet

    cafenoHut; Sözümü tuttum sayılır, değil mi? *-*

  5. Demet

    delibu; Başardım, ben çıkardığım sonuçtan memnun bir halde noktayı koydum *-*

  6. Demet

    Canan Bahadir; Canan’ cığım, geçmiş olsun oğluna çok… Maillerini aldım, evet ama yoğunluktan dönemedim, kusura bakma…

  7. Ayy vallahi yoruldum okurken canım yine de süper fotoğraflar seni destekliyorum ve bu iş tam senlik.Ne yorulmak ne pes etmek biliyorsun sabırlısın ve de çok yeteneklisin.
    Sana birşey sorayım profesyonel değil makinam biliyorsun ama sen CAnon almadan önce de güzel fotoğraflar çekerdin.Işık ayarlaması nasıl birşey ?Neye dikkat etmeliyim söylersen ben de biraz geliştiririm belki:)

  8. Demet

    Sihirli Kokosh; Çok teşekkürler tatlım. Ben fotoğraflarımı gece çekmiyorum öncelikle, gün ışığı yoksa pek tercih etmiyorum fotoğraf çekmeyi zorunlu kalmadıkça. Fotoğraf çekerken kesinlikle flaş kullanmıyorum, o parlamayı sevmiyorum çünkü :) Gece fotoğraf çekmiyorum ama güneş tam tepedeyken de fotoğraf çekmiyorum, o zaman gölgeler oluşuyor çektiğim nesnelerin üzerinde, o da hoş olmuyor… Evde fotoğraf çekmek zorunda isem, cam kenarı, balkon gibi ışıktan maksimum faydalanabileceğim yerleri tercih ediyorum. Tavsiyem sana bu koşulları sağladığında değişik açılardan fotoğraf çekmen; kıyaslama yaptığında en aydınlık çıkan fotoğrafının senin fotoğrafı çekmek için en doğru noktan olduğunu anlayacaksın. Umarım yardımcı olabilmişimdir ;)

Gezinme