Sadece renkler olmasın bu kez, kelimeler olsun; hatta sadece kelimeler olsun… Çok şey yazmak istedim aslında günlerdir; ama açamadım bilgisayarı, çözemedim dilimi, atamadım üzerimdeki o miskinlik-negatiflik karışımı ruh halini… Az da olsa anlatacaklarım vardı hâlbuki… “Ben tatildeyim” bile diyemeden bitirdiğim bir tatilim… Yanımda her daim gezdirdiğim ama bir türlü deklanşörüne basmaya yeltenemediğim fotoğraf makinam… Kumaşların, dantellerin arasında kaybolmak isterken hiçbir sonuca ulaştıramadığım onca yarım-yamalak fikir… Aklım karışıktı belki de… Bitkindim öte yandan… Gündem yormuş da olabilirdi – farkında bile olmadan zihnime çöreklenen olumsuz düşünceler… Pek bir şey yapmadım aslında yazmazken ben… İşyerinde çalışmaya beş günlük mola vermişken belki de aynı ritüeldi yaptıklarım… Geç yattım hep, geç uyandım sonra, çokça dışarı çıktım, çok çok gezdim, hava aldım, yemek yedim – pasta da yedim, televizyon izledim, haftaiçi gündüz programlarına takıldım çaktırmadan, az da olsa kitap okudum,… Fena değildi aslında, fena değildi çoğunluğu evde geçen sessiz sakin saatler… Dinlendim dinlenmesine… Alarmsız uyandığım sabahları…