Temmuz 2011

8 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Temmuz 2011

Mutlu Haftalar, Sendromsuz Pazartesi’ ler :)

Yine Pazartesi geldi… Halbuki iyi tatiller dilediğim yazımı yayınlayalı birkaç saat olmuş gibi… Tatilde zaman ne çabuk geçiyor… Bir sonraki haftasonunu iple çekerken herkese neşe dolu bir hafta ve sendromsuz bir Pazartesi diliyor, Pazar günümden birkaç görsel paylaşarak kaçıyorum :) Haftasonuma ilişkin yazılar fotoğraflarım düzenlendikçe burada olacak.

Ferforjeden

“Benimle gelir misin?” diye sordum. Kabul etti. Dünyalar benim oldu. “Biliyorsun, değil mi?” dedi, “Ben sadece basit bir mumluğum.” “Evet, biliyorum” dedim. “Basit ama zarif bir mumluk. Asil bir duruşun var. Her an canlanıp kabarık eteğinle balonun yıldızı olmaya adaymışsın gibi.” “Nasıl bir mumum olacak peki benim?” diye sordu sonra. “Sürpriz olsun” dedim. Eve gelince hemen yer açtım bu ferforje hatuna. “Şimdi söyle bakalım, ne işe yararsın sen?” “En güzel mumlarını sergiler, evine renk katarım” dedi. “Yanılıyorsun” dedim :) “Evet, bir mumu taşımak pekala asil görevin olabilir. Gayet de amacına uygun şık bir alternatifsin, göz kamaştırıyorsun girdiğin ortamlarda.” “Yalnız düşündüm de, inci kolyem sana çok yakışacak. Bir deneyelim, bakalım…” “Peki, ya küpelerim?” “Öyle bakma yüzüme şaşkın şaşkın :) Etiketine mumluk yazmışlar diye sonsuza dek öyle kalacağını mı düşünmüştün? Zaten insanlar değil mi nesnelere bir anlam yükleyen, sonra o anlam kıstasları içerisinde hayatı kendilerine dar eden? Aman şimdi felsefeye ne gerek…

Cuma Neşesi

Bir haftasonu daha geldi, çattı. En sevdiğim gün bugün. Tatil henüz başlamamış, bir dakikası bile harcanmamış; planlar-programlar, yapılacaklar listesine dahil edilenler,… Yüreğim pır pır; uykuya doyacağım, kes, yap, boz oyunları oynayacağım, evimin huzuru içerisinde geçireceğim mutlu saatlerin habercisi şu dakikalar… Sizin de öyle değil mi? :) Ne diyelim; tadı damağınızda kalacak keyifli bir haftasonu geçirmeniz dileklerimle… Bol bol dinlenin, enerjinizi depolayın. Bilirim, Pazartesi sabahı o enerjiden bir gram kalmaz; ama siz yine de depolayın :)) Deniz kaçamağı yapacakların güneşi, tatilini evde değerlendireceklerin de ilhamı bol olsun ;) Ne yapsam ki diye düşünenler; belki de siz dün gece uyurken tam da burada paylaştığım bir yazıdır sizi ateşlemesi gereken ;) Not: Fotoğrafın hikayesi birkaç saat sonra burada olsun… Aslında akşam yayınlayacaktım ama dayanamadım :))

Miniklere Yazlık Çiçekli Kombin

Giymediğim ip askılı yazlık bir kıyafetim vardı. Bebek kıyafetleri koleksiyonuna bir yenisini katabilir miyim düşüncesi ile makası aldım elime ve başladım kesmeye :) Derken ortaya lastikli bir etek daha çıktı. (Henüz fermuar dikebilme, ilik açabilme konularına girmediğim için bu tarz projeler benim için hızlı ve sonuçları açısından motive edici oluyor.) Artan kumaşla ne yapabilirim diye düşünürken şu köşede kalan tulumla göz göze geldik ve elimde diktiğim bir şeritle dolaşırken aralarında doğan aşka engel olamadım :)) Sonuç : Askılı bir tulum modeli *-* Çiçekli bir saç bandı dikmeyi istemiştim ama kumaş artık isyan edince elimdeki ile yetindim :)) Belki daha sonra farklı bir renkte çiçek eklenebilir saç bandının üzerine. Giymediğim bir giysim bu şekilde hayat buldu ve son hali ile çok daha kullanışlı bir forma bürünerek minik kızlar için sevimli bir yazlık kıyafet oldu. Sevdim onu *-* Elime sağlık :))) Ve bununla beraber artık lastikli etek dikme konusunda tüm püf noktalarını…

Zamansız Terk Ettin Beni

Bir gün blogunu bir açarsın; o da nesi! İzleyicilerinden bir kişi seni terk etmiş. Kim olduğu da meçhul. Ara ki bulasın, gönlünü alasın… Düşünür müsün üzerinde? Yoksa “Amaaann bana ne! Kendi kaybeder!” tribi mi yaparsın :) Ben düşünürüm. “Rahat mı ettiremedik?” derim kendi kendime :) Ve şunu sorgular zihnim, benim asıl öğrenmek istediğimdir: Niye gelmişti, niye gitti? Yoook, yoook, tabii ki ölesiye kanka değiliz. İstemiyorsan gidersin, yol açık… Ama isterdim ki; öyle parmak uçlarına basıp usul usul sessizce çıkıp gitmeseydin kapıdan. Belki bir selam bile vermemiştin bana. “Hoşgeldin” diyememiştim ben de sana. Keşke sıcak bir çay ikram etseydim, yanında havuçlu, cevizli kek. Sever misin? Dedim ya işte, zamansız terk ettin beni. Yine gelirsen kapım açık; sakın günü, saati dert etme. Terlikler hemen girişte sağ tarafta… Aman başına dikkat et, o odanın kapı girişi biraz alçakta… :)

Annemin Nişan Elbisesi

İzmir’ e gittiğimde annemin nişan elbisesine el koyduğumu söylemiştim :) Eski bir fotoğrafını buldum ve elbisenin modeli size de göstermek istedim. Aslında kendi üzerimde duruşunun da fotoğraflarını eklemeyi çok istedim ama malum, fotoğrafçı yetersizliği :)) Hala kendimi boydan çekebilme gibi bir yetim yok :)) Bir zamanlar var olan tripodum da Canon’ u taşımaya pek yanaşmıyor… O yüzden mecbur, gün ışığı ile eşimi aynı anda yakalamaya çalışıyorum, haha :D Zaten onu bir yakalasam kumaş gül yapımını anlatacağım en tez hallisinden *-* Ne diyorduk… Bu, bol tüllü, çiçekli, kat kat, geniiiş kollu (yarasa kollu desem), kumaş bolluğu olan bir elbise; etinden, sütünden faydalanabilecek türden yani :)) Boyu bana biraz uzun geldi, aslında topuklu ayakkabı ile tam olur diye düşünüyorum, çünkü annemle neredeyse aynı boylardayız *-* Şimdi işte düşüncelerdeyim ben; acaba terziye verip bu elbisenin görünümünde nasıl bir revizyona gitsem diye *-* Fikri olan? Not: Mümkünatını yaratabilirsem eğer, elbise içerisinde kendi fotoğraflarımı da…

Sohbet Muhabbet

Oooo, herkes tatillere gitmiş, boşlamış buraları, Çeşme’ lerden, Bodrum’ lardan sesler daha bir yükselir olmuş :) Ne o; ben tatile gidemiyorum diye nispet mi yapıyorsunuz bakayım :)) Öğretmen değilim ki; şöyle iki ay tatilim olsun, senemi de doldurmadım ki daha çalıştığım iş yerinde, en azından bir hafta kaçamak yapabileyim… Zor bir yaz olacak, belli, belli. Artık ben karınca misali çalışır, haftasonu tatilleri ile kendimi avutur dururum… Neyse ki yakınlarda Ramazan Bayramı tatili var da ucundan iki-üç gün; züğürt tesellisi gibi ona sarıldım ben de :)) Sonra Ekim’ in 18’ ine kadar dişimi sıkarsam; 14 iş günü yıllık izini hak etmiş oluyorum *-* Az kalmış, değil mi? Saydım biraz önce, tam 105 gün. Az kalmış deyin, az kalmışşş… Şu an deniz kenarında güneşlenemeyenlerle sohbet edelim biz de madem. Eğer siz bol güneşli bir tatil yüzünden bu yazıyı rötarlı okuyanlardansanız, hemen şimdi bir aynaya bakın, yanık teninize iltifat edin, dinlenmiş bedeninizi kucaklayın…

Bu Zıbını Süslesek de mi Saklasak… :)

Süslemesek de mi demeyeceğim; çünkü öyle bir ihtimal yok :)) O zaman, nasıl süslesek diye sorayım *-* 1 – Önce giymediğimiz t-shirt’ lerden değişik ebatlarda renk renk daireler kessek; 2 – Sonra değişik renk kombinasyonları yapsak bunlarla; 3 – Bunları zıbının ön yüzüne toplu iğnelerimizle tuttursak, daireleri gönlümüze göre serpiştirsek kumaş üzerine; 4 – Arka kısmını unutmasak, kalan dairelerle popo kısmını da renklendirsek; 5 – Tam dikim aşamasında vazgeçsek ve daha farklı birşey olması gerektiğini düşünsek, 6 – Ve bu yazıyı çektiğimiz yapım aşaması fotoğrafları ile sadece fikir amaçlı paylaşsak ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme