Haziran 2011

8 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Haziran 2011

Bazen İşler Ters Gider

Günlerden Pazartesi… Sabah yolda giderken aklıma geliyor; işyerindeki dolabımın anahtarını diğer çantamda unutmuşum. Eve geri dönme ihtimalim sıfır. Neyse ki bir gün idare edebilirim sanırım. Köprüde kaza var, trafik almış başını gitmiş. An itibari ile mesaiye zamanında yetişebilmem imkansızlaşıyor. Derken ek bir vesait daha kullanmak zorunda kalıyorum; ki daha fazla gecikmeyeyim. Bingo; bugün yol masrafını katladın Demet! Bilgisayar karşısında birşeyler kemiriyorum :) Derken ağzımın içinde bir gürültü. O da nesi! Dolgu yapılan dişim kırılmış!! Tam da sırası. Öğle yemeğindeyim. Kutu içeceğim kendisini içtirmemekte ısrarlı. Ve kazandı. Çünkü kutunun açma kısmı elimde kalakaldı; ben duruma bir hayli şaşkın, karşımdaki içecek ise mutluluktan uçtu, uçacak!! Kitapçıda kasaya yöneliyorum. Kasa bozuluyor nasıl oluyorsa ve kasiyer çıldırarak orayı terk ediyor :) ………. Şaka değil, hepsi gerçek! Her biri de sadece dört saat içerisinde geldi başıma. Hiç oflamadım, puflamadım halbuki, sessiz sakin kabullendim. Gülümsemeyi de bildim. Ama zincir gibi aksilikler dur durak bilmedi işte bugün.…

Pembe Kız Bebek Eteği

Yine minik bir çalışma ile karşınızdayım :) Özellikle şu aralar yaptıklarım küçük olsunlar istiyorum; ki ilk denemede falso olursa kumaşım ziyan olmasın *-* Belki daha iyi olabilirdi, dikiş tekniğimde mutlaka hatalar vardır (çünkü lastikli etek dikmeyi henüz bilmiyorum, hehe) ama ilk kez yaptığım ya da yapmaya çalıştığım düşünülürse fena sayılmaz sanırım :)) Neyse, ben çok konuşmayayım da puanı siz verin.

Yeni Dikiş Denemeleri

İzmir seyahatime ilişkin ikinci günün özeti bekleyedursun; bu haftasonu Ikea kumaşları ile hasret giderdiğimden bahsetmiştim. Evet, yeni dikiş denemelerim bu kumaşlar üzerinden gerçekleşti, tahmin ettiğiniz gibi :) Yine minik cüzdanlar, çantalar ile uğraştım, durdum. Ara ara hatalarım olsa da her bir adımda yeni şeyler öğrenip, kendimce pratik fikirler geliştirebilmenin mutluluğunu yaşadım *-* Bu işin aslının da bol pratikten geçtiğini daha iyi anladım :) Kendimdeki gelişmelere bir yandan hayret ederken diğer yandan çok daha iyi dikebilme azmi ile sabırsızlığım beni dikiş makinesine bağladı :)) Ben; ki dikiş makinesi eve ilk girdiğinde iğneden ipliği nasıl geçireceğimi kara kara düşünürdüm :)) Kimse annesinin karnında öğrenmiyor ya; tecrübe bunların hepsi, değil mi? :) Bu arada, belirtmeden geçemeyeceğim; şu ana kadar dikiş denemelerimin neredeyse hepsi kendimce uydurduğum şeylerdir, ne bir kitaptan, ne de internet üzerinde bir videodan neyin nasıl yapıldığını araştırarak öğrenip de uyguladığım şeyler değildir; adı üzerinde deneme işte :) Bakalım neler yapmışım; Sonra…

İzmir Seyahatim

Derken kaç gündür yayınlanması planlanan yazımı bir türlü toparlayamamışım. Neredeyse tekrar İzmir’ e gideceğim :)) Ikea kumaşlarımın hasreti ile blogumu güncellemeye fırsatım kalmadı; ki daha dönemediğim birsürü yorumunuz var. Ne diyordum… Geçtiğimiz Cuma günü işten çıktıktan sonra kendimi apar topar Kamil Koç’ un otobüslerinden birinde buldum. Rahat Hat olmasını özellikle tekli koltukta yolculuk yapmak için istiyorum; o nedenle bir sonraki otobüste yer bulamayınca erkenden yollara döküldüm. Hal böyle olunca tabii; işten çık, koşa koşa eve git, bir önceki günden hazırlanmış valizini kap ve otobüs terminaline yollan şeklinde bir maraton yaşadım. Eşim işyerinden izin alamadığı için beni sadece yolcu etmekle yetindi. Her ne kadar gönlüm onu yalnız bırakmaya elvermese de karışık duygular içerisinde İstanbul’ a kısa süreliğine veda edip bir yanımda Canon fotoğraf makinası, bir yanımda boyun yastığı, ayaklarım elbette ayakkabısından çıkarılmış şekilde sallanarak, yaklaşık 9 saat kah uyumaya çalışıp kah karşımdaki minik TV ekranını (örnek yukarıdaki görsel) kurcalayarak vakit geçirdim.…

Nazlı Kız :)

Ben İzmir’ e adımımı atar atmaz, önce ürkek bakışlarla beni süzen, fotoğraf makinemi gördüğünde ise bol bol poz vermekten çekinmeyen bir şirine buldum :) Adı Nazlı; dayımın kızı olur. Tatilimin büyük kısmı onunla oynayarak geçti desem :)) Hatta İzmir’ den gelince eşime ondan o kadar çok bahsetmişim ki; İzmir’ i gezdiğimden şüphelendi :) O zaman bu küçük hanımla geçirdiğim zamanın şanına yaraşır bir sayfa açalım Nazlı Kız’ ımıza :) Gelin, size Nazlı’ nın fotoğraflarını göstereyim ;) Aslında fotoğraflar bu kadar değil elbette :) Bu sevimli kızın o kadar çok fotoğrafını çekmişim ki; makineme doydum nerdeyse :)) Böylelikle, Deren Bebek’ ten sonra Nazlı ikinci bebek yıldızım oldu benim :) Not: İzmir’ de çektiğim fotoğraflar devam edecek; korkmayın, sadece Nazlı Kız’ ı çekmedim canım :))

Ikea Kumaşlarımla Döndüm :)

Ta-tammm! Ben geldimmm :) İzmir havası aldım ve geldim :) Ne var ne yok görüşmeyeli? :) Bloguma iyi baktınız mı ben yokken? :)) Buralar size emanetti *-* Ha bu arada, aslına bakarsanız Pazartesi günü akşamı dönmüştüm ama yol yorgunluğundan ancak kendime gelebildim. Mazur görün :) Başlığa bakınca yanılabilirsiniz; Ikea kumaşlarını İzmir’ den getirmedim :)) Ben yola çıkmadan önce sizlerle paylaşmayı istediğim ancak bir türlü fırsat bulup da fotoğraflarımı düzenleyemediğim için yolculuk sonrasına kalmış bir yazı bu sadece. İzmir’ in kokusunu buralara taşımadan kaldığımız yerden devam edelim istedim. Sonra onca fotoğraf içerisinde bu yazı arada kaynayacak, ben eminim :)) İzmir’ e gitmeden önce haftaiçi bir gün Ikea’ ya gitmeyi kafama koydum. İşten çıkıp Ikea’ ya gitmek kulağa pek akıllıca gelmiyor, farkındayım :)) Bizzat bunu test ettim, onayladım ben de :)) Eğer İstanbul’ da yaşıyorsanız, Anadolu Yakası’ nda işten çıkıp Avrupa Yakası’ nda Ikea’ ya gitmeye kalkışmayın, hele hele altınızda arabanız yoksa…

İzmir Yolcusu Kalmasın :)

Ve iki yıl aradan sonra İzmir’ e gidiyorum. Bu kadar uzun süre olduğunu daha yeni yeni idrak ediyorum desem :) Ayıp etmişim güzel İzmir’ e; hemen gider gitmez hatamı telafi edeceğim *-* Yarın bu saatlerde otobüste uyumaya çalışıyor olacağım çok yüksek olasılık :) Çalışacağım diyorum; çünkü ufacık ebatıma rağmen otobüs içerisinde devleşip yere göğe sığmayan biriyim :D Ne kadar tezat bir durum, değil mi :) Bir yandan yalnız yolculuk yapacak olmamdan duyduğum memnuniyetsizlik, bir yandan artık İzmir’ e gitmek isteyişim, bir yandan Canon’ la ilk şehir dışı gezimizin verdiği heyecan, bir yandan burada bıraktıklarım, bir yandan orada kavuşacaklarım,… Karışık bir ruh haleti anlayacağınız… Gerçi sadece üç güncük kısa bir gezi aileme, akrabalara, bir zamanlar gezdiğim, dolaştığım yerlere… Zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağım :) Tabii bu süreç içerisinde sizlerden uzak kalacağım, gönlüm razı gelmese de. Telefonumdan zaman zaman internete girip maillerimi, yorumlarınızı kontrol edebilme şansım olsa da kısa bir süre yeni yazı…

Basit Dikiş Denemeleri

Filmimizin ikinci seansına hoşgeldiniz :) Beni en çok mutlu eden kısım bu idi, bakalım aynı duyguları size de yaşatabilecek miyim? :)) Başlamadan önce filmin ilk bölümüne ilişkin bırakmış olduğunuz güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim, içimi ısıttınız :) Henüz birebir dönemesem de yorumlarınıza, her biri ile ilgileneceğimden ve dönüş yapacağımdan şüpheniz olmasın ;) Gerçi söylememe bile gerek yok ama neyyse :)) Cumartesi gece 23.00 civarıydı bu kolyeyi yaptığımda. Genelde haftasonlarım geç vakitlere kadar ıvır zıvıra boğulmuş, hobi odasını darmaduman etmiş şekilde geçer zaten :)) O gün de sabah 04.00′ ü gördüğümü hatırlıyorum *-* Ne diyordum… Bu noktaya kadar ben hala yaptıklarımdan tatmin olmamış bir halde yeni bir arayış halindeydim. Yuh ama değil mi :)) Yeni birşey denemeliydim. Derken elim Kadıköy Pazarı’ ndan aldığım süet tarzı bir kumaşa gitti ve dikiş makinesi bana göz kırptı. Ve ben kendimi doğaçlama olarak minik minik parçalar keserken buldum, ölçmeden, kafama göre… Ve bir, iki,…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme