Pazar günü İzmir’ in sıcağını unutup kendimi bir hevesle sokağa attım. Torbalı’ dan başlayan kısa gezim Sarnıç’ ta hızlı tren ile tanışmamla devam etti. İstanbul’ daki metrobüs gibi birşey, adını değiştirmişler sadece :)) Alsancak’ a yarım saatte ulaştım ama; büyük fark :)
Eskiden neredeyse her gün adım atmadan geçmediğim Kıbrıs Şehitleri Caddesi ile iki yıl sonraki buluşmam bana kendimi garip hissettirdi. Sanki dün oradaymışım da bugün yine gelmişim gibi… Pek değişiklik yoktu cadde üzerinde. Birkaç yeni mağaza, restoran dışında herşey aynıydı.
Yalnız hava o kadar sıcaktı ki; annemle mola vere vere bir hal olduk. Bol mola; bol su, bol çay, bol soğuk içecek demekti :)
Ve tabii bol fotoğraf. Tabii bu tarz durumlarda karşımda kim varsa zoraki modelim oluyor :) İstese de istemese de :D Bu kez annemdi objektifimi yönelttiğim;
Benziyor muyuz annemle? :)
Fazla vaktim olmadığı için ama, güneşin altında gezmekten başka şansım yoktu :) Olsun, yine de şikayetçi değilim *-*
Alsancak’ tan ağır ağır yürüyerek Sevgi Yolu derken, Konak’ a kadar uzandım, buraya kadar gelmişken Kemeraltı’ na da uğradım tabii :) Kızlarağası Hanı’ na uğrayıp kahve içemedim gerçi, aklıma gelmedi, sanırım güneş başıma geçmiş olmalı :) Yalnız Saat Kulesi’ ni çekmesem olmazdı;
Fotoğraf çekebilmek için güneşin biraz batmasını beklesem de pırıl pırıl gökyüzü “Bana mısın?” demedi. Ben de el mahkum zaman azlığından bol güneşli çekimler yaptım, pek tasvip etmesem de… Sonuç ne yazık ki gölge dolu kareler oldu… Hatta sırf bu yüzden sildiğim nice fotoğraf vardır… Mesela, aşağıdaki kare ne demek istediğimi anlatır sanıyorum.
Karnımızın gurultuları duyulmaya başladığında ise aylar önce planlandığım Manisalı’ da aldım soluğu. Biliyor musunuz; bu kebaptan İstanbul’ da bulamadım, var da ben mi bilmiyorum acaba… Ama hala yoksa lütfen bu enfes Manisa kebabını buraya getirin, ben hep İzmir’ e gidemem ya! :)
Eve geçtikten sonra anneme eskilerini döktürdüm; içlerinde mutlaka güzel parçalar olmalıydı. Tahminimde yanılmadım ;) Ve tek valizle İzmir’ e gidip iki valizle İstanbul’ a dönmeyi başardım :))
Annemden aldıklarımın içinde ise öyle bir parça var ki; senelerce annem onu bana vermeye kıyamadı – çünkü çiçeklerini kesip kullanacağımdan korkuyordu :)) Neyse ki bu gidişimde ikna ettim ve nişan elbisesini aldım :) Bu elbiseye ilişkin görselleri ilerleyen yazılarımda paylaşmayı planlıyorum; çünkü modelini nasıl değiştirip de kullanabileceğim hakkında en ufak bir fikrim yok şu an. Belki sizde bir ışık parıldar, bana fikir verirsiniz.
Sanki dolabıma sığabiliyormuşum gibi annemin birtakım giysilerini de kapıp geldim; üzerinde çalışma yapmamı bekliyor şimdi bir yığın giysi :) Gitmeden önce evdeki tüm zamanım eski bir fotoğraf, yıllanmış bir dergi sayfası, annemin giymediği kıyafetlerin avı ile geçti desem yalan söylemiş olmam :)
Zaten Pazartesi günü dönüş yaptım. İyi ki dönmüşüm; bir hafta kalmış olsam herhalde, burada beş ciltlik ansiklopedi yazacağım mübarek!
İstanbul’ a dönerken geldiğim yolları geri teptim :) Tek eğlencem feribottaki zamanım oldu dönüş yolunda;
Burda da Canon’ umu yanımdan ayırmadım ve önüme geleni çekmeye devam ettim yine :)
Bir de otobüste bir muavin vardı ki; beni çocuk zannedip tek başıma mı yolculuk yaptığımı öğrenmeye çalıştı. “Evden kaçtım ben abi, çaktırma” diyecektim de neyse :)) “Yaş 29” deyince dokuz saat içerisinde beni bayan “Küçük Hanım” esprileri olduğumdan genç göstermekten duyduğum memnuniyeti memnuniyetsizliğe çevirecekti; ucuz yırttık :))
Ve bu tatille beraber şu da test edildi, onaylandı – eşim beni tatile tek başıma gönderdiğine pişman oldu. “E, bir dahakine beraber gideriz” diyerek konuyu kapatsam da ben İzmir’ deyken telefondaki serzenişlerini unutmayacağım :)
Not: İzmir seyahatimin ilk gün detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.
6 yorumlar
süper bi 2.gün olmuş..nişan kıyafetini merakla bekliyorum..
bana izmiri gezdirdin teşekkürler canım:)))nişan kıyafetinden ne cıkacağınıda merakla bekliyorum…..
sevğiler..
Kısmet olmadı hiç izmire gitmek olurmu onuda bilmiyrum çünkü hiç bir bağlantım yok sadece eşim askerliğini yapmış o kadarcık :)
hayatmelodisi; Eğer eşimi ayarlayabilirsem giyip üzerimde çekineceğim. Bakalım ne zamana :)
halime; Benimle gezdiğin için asıl ben teşekkür ederim sana :) Mucks!
Ülkü; Belli mi olur… Bakarsın bi bağlantın çıkar bir gün… Kader, kısmet ;)