Güne Koçtaş’ a uğrayarak başladım. “Koç-taş’ a gidiyorum, hobi odamı çok seviyorum” diye mırıldana mırıldana gidip birsürü şeyde aklımı bırakıp döndüm :)) Hani kendinden yapışkanlı desenli kağıtlar var ya, onlardan alıp şu meşhur Sushico kutularımı adam etmekti amacım, tabii amaç dışı ufak tefek şeyler de her an alışverişiniz kapsamına girebilir. Mesela, bu şarkı söyleyen kuşlu priz sticker’ ı gibi :)
Sonra bir hevesle oturup Sushico kutularından birini leopar kutuya döndürdüm :)
Pek havalı oldu, nereye konduracağımı bilemedim :))
Akşam Taksim’ e gittik – eşimin bir arkadaşının doğumgünü vesilesi ile. İstiklal Caddesi çok kalabalıktı. Genelde pek gitmediğim bir yer olduğu için o daracık yollarda, insan selinde bunalmadım desem yalan olur… Yine de ışıkları fotoğraflamak eğlenceliydi.
Her ne kadar sigara dumanından rahatsız olsam da;
Kalamar tavanın tadı enfesti :)
Leopar kutu mu? Onun içini doldurdum, evet :)
Detayları bir sonraki yazımda olsun ;)
2 yorumlar
kuzum hakkaten nası karşılaşmadık biz cumartesi? her ne kadar ben esrarengiz takılsam da(ee senin beni tanıma şansın yok;), ben seni görsem kesin tanır, gelip boynuna sarılırdım:)
hayat güzel; Onda şüphem yok :)) Artık yüzyüze tanışmamıza kısmet ;) Öpüyorum canımcım *-*