Bu sabah işe giderken soğuktan titreyen ellerime, işe yetişme telaşıma ve bitmeye ramak kalmış fotoğraf makinamın şarjına inat fotoğraf karesine girmeyi başarabilmiş güzellik…
Ve aklıma gelmişken, geçen sene yazdığım günün anlam ve önemine uygun bir yazımla bugünü noktalıyorum; hatırlayanlar olacaktır…
Kar yağıyor; pamuk gibi… Bazen ince ince bazen dolu dolu… Kendimi küçük cam fanusun içinde kardan adamla dans ediyor gibi hissediyorum :)
Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, seviyorum ben karı, hele de camın önünde izlemesi, ne keyifli… Huzur veriyor insanın içine beyaz renk ve o kar tanelerinin usul usul gökten indiğini görmek…
Aslında bu zamana kadar çok fazla kar gördüğümü söyleyemeyeceğim. İzmir malum karın yüzüne hasret… İnanın, şu İstanbul’a geldim geleli daha yeni yeni karla kaynaşabilme fırsatım oldu, her ne kadar üzerinde yürüyemesem de :) Mümkün değil yani, elimden biri tutmazsa – ki bu çoğunlukla eşim olur; anında totomun üzerindeyim :))) Neyse ki henüz elim boş kalmadı, heheh :D
Hazır yılbaşı da gelirken her yer beyaza bürünse ne güzel olur, değil mi :) Küçükken yılbaşında kar yağsın diye dua ederdim *_* Ama hiç yağmazdı, nerden bileyim tabii ben İzmir gibi yere kar yağmaz. Daha Coğrafya dersi bile almamışım :D Haberlerde kar sebebi ile okulları tatile giren çocuklara imrenir, onların güle oynaya kar altında koşuşturmalarını izler, neden benim de onlar gibi olmadığıma içerlenirdim :) Adaletsizlik değil miydi yani… Hatta bir gün hiç unutmam; ilkokuldayım, eve dönüyorum akşam, biraz kar yağmış, yolda gelirken onları kaldırımdan, arabaların üzerinden toplayıp küçük bir kartopu yaparak eve getirmiş, kardeşime hediye etmiştim :D Bulunmaz birşey bizim için :))) Karın nasıl bir tadı olduğunu, yenilir, yutulur birşey olup olmadığını da anlamak için evin balkonunda yaptığım müthiş testlerim de vardır çocukluk dönemlerimde *_*
Aslında 6 yaşıma kadar bol karlı bir şehirde yaşadım ama çok daha küçük olduğum için tabii net hatırlayamıyorum. Beni en çok etkileyen ise, rahmetli babamın yaptığı dev kardan adamdı :) Burnuna havuç, gözlerine kömür ve ağzına da sigara koymuştu :) O kadar endamlıydı ki; evimizin ikinci katında balkona çıktığımda kardan adamla bakışıyordum, sigara içmesi pek iyi bir örnek değildi elbette ama ben onun boncuk gözlerine vurulmuştum :)))) Hala aklımdan çıkmamış… Nur içinde yatsın Baba’m…
Başımı cama çevirdiğimde yine o günler geliyor gözlerimin önüne; küçük umutlar, büyük sevinçler…
KAR çocuklara güzel aslında ve tabii bizim gibi içindeki çocuk bir türlü büyümeyenlere…
2 yorumlar
biz istanbullular kar yağmasına hasretiz, iki benek kar atışsa hayat felç oluyo… çayımı ya da kahvemi elime alıp pencere önünde kar yağışını izlemek en büyük keyif benim için… ama bu yıl gerçekleştiremedim:(
hayat güzel ; Evet tatlım, kar yağarken pencere önünde izlemek gibisi yok :) Ama biz çalışan bayanlara o da biraz zor kısmet olur gibi :))