Bugün internette dolaşırken rastlantı sonucu karşıma çıkan bu siteyi sizinle paylaşmak istiyorum.Site ücretsiz web tabanlı bir değer-tespit hizmeti veriyor; sitenizin/blogunuzun ziyaretçi istatistiklerine göre özet bir rapor sunuyor.URL adresini kutucuk içerisine yazıp “değeri” diyerek sonuca ulaşabilirsiniz.Aranızda bilenler olabilir… Bilmeyenler için ise bir tık lütfen :)
Hani demiştim ya; Paşabahçe’den aldım diye :) Fiyatı; 12,90 TL. Evde de yapılabilir tabii, hamarat arkadaşlarıma fikir olsun ;) Ben ilk görüşte kendisi ile aşk yaşadığım için kendim yapmak için bekleyemedim, ne yalan söyleyeyim :)
Oooo… Bir hafta olmuş ben buralara uğramayalı… Çok ayıp ama değil mi :) Arayı açmayalım, açmayalım derken bak sen benim şu yaptığıma ^_^Vallahi de billahi de çok yorucu bir hafta geçirdim; yazamama sebebim bundandır. Ha bugün yazayım, ha yarın derken; bir gün koltukta uyuyakalmışım, bir gün vakit bulamamışım…Tatil geldi ama :) 9 gün dolu dolu bizimmm ;) Bir aksilik çıkmazsa yani inşallahh :)Neler yaptınız bakalım yokluğumda? Tatile hazır mısınızz? Bazılarınız belki de yoldadır şu an :) Ben evdeyim bu tatil… Hoş, her tatil bir yere gidermişim de bu tatil evdeymişim gibi oldu ama neyyse :))) Bu tatil bol bol yatıp yuvarlanmayı, mümkünse yeni birşeyler tasarlamayı, ihmal ettiğim blogumu sevip okşamayı planlıyorum :)) Hava güzel olursa gezebilirim, ama gezmekten korkuyorum; ucu cüzdanıma dokunuyor çünkü :))Aklıma gelmişken; kursta web sitesi tasarlama kısmına geldik. Üzerinde hala çalışsam da sizi web sitem ile tanıştırayım :)Resmin ya da yukarıdaki linkin üzerine tıklarsanız açılır :) Biliyorsunuz;…
Öncelikle tespitlerimin bilimsel gerçeklere dayanmadığının altını çizmek isterim. Subjektif bir değerlendirme olup mutlaka hemfikir olmadığımız yönler de olabilir :) Sadece uzun süredir sıkı bir blog dünyası takipçisi ve aynı zamanda da blog yazarı olarak kendi deneyim ve gözlemlerimden bir yazının nasıl kendini okuttuğuna değineceğim. Bu zamana kadar kendi okuduğum yerli-yabancı yazılardan, ziyaret ettiğim bloglardan da yola çıkarak… Hepimizin okuduğu yazıların, takip ettiği blogların hayat tarzımıza yakın, zevklerimize hitap eden, okurken kendimizden birşeyler bulduğumuz türde içerikleri oluyor. Hiçbirimiz aynı cinsiyetten olsak bile eğer ki dans etmekle alakamız yoksa dans hakkında romanlar yazan, dans kurslarından fotoğraflar içeren bir blog arşivinin müptelası olmuyoruz :) Bizi şu sanal dünyada hemcinslerimizle buluşturan, takip ettiklerimiz, tarafından takip edildiklerimiz hep ortak bir sesin yansıması aslında… Hani ilk kez bir ortama girdiğimizde insanlar önce kıyafetimizi süzerler, bizi ona göre karşılarlar ya. Aslında blogumuzun ana sayfası da bizim kıyafetimiz; ziyaretçiye, okuyucuya bizi o sunuyor. Bu nedenle, blogumuzun adından tutun…
Hani demiştim ya geçenlerde; kuzunun benim için anlam ve önemi büyüktür diye :) İşte sırrı açıklamaya geldim, kıhkıhkıh :DBenim takma adım K U Z U’ dur arkadaşlar, itiraf ediyorum :)) Aslında tüm suçlu eşim, bundan 3 sene kadar önce bana aldığı kuzu oyuncakla beraber adım kuzu olarak kaldı, sanırım bunda kıvırcık saçlarımın ve minyon olmamın da etkisi büyük :)) Sonra bir baktım bana kuzulu hediyeler gelmeye başladı sağdan soldan ve sonra gördüm ki bu kuzu furyasına ben de katılmışım; ben de kuzular alıyorum :)) Kuzu görünce kendimi görüyorum sanki aynada :p :))Şaka bir yana, ama şuna bakın ablaları; nasıl da sevimli bakıyor oradan, değil mii :)) Kuzuları seviyorum, kuzu gördüğüm herşeyin benim olmasını istiyorum, hihi :DPaşabahçe’ de kuzulu bir peçetelik gördüm, keçeden yapmışlar, kasada sıra olduğu için dün alamadım, ama en kısa zamanda onu da kuzu koleksiyonumun arasına alacağım :)Bu post’ta gördüğünüz kuzu da ayrıca benim kumbaramdır :)) Diğer kuzular…
Almıştım diyorum, aldım demiyorum; çünkü ben pazara gidip geleli neredeyse bir ay oldu :) Kadıköy Pazarı’na gittim dediğimde tarih 16 Ekim 2010’muş :)) Oooohaaa! – kaba bir tabirle :D Biliyorum, biraz geç kaldım, ama unuttum sanmıştınız, değil miii :)Öyle ya da böyle aldıklarımı fotoğrafladım sizler için. Öyle hırs yaptım ki bu sabah hepsinin fotoğrafını çekebilmek için; neredeyse kursa geç kalıyordum :D Yine fotoğrafını çekemediklerim de oldu; ama çoğu burada, merak etmeyinn ;)Bu kez fazla kumaş almadım pazardan; birinci sebebim evde hala kullanmadığım yığınla kumaşımın olması, ikinci sebebim de kumaş poşetleri çok ağır olduğundan taşıyamama durumum ve onlarla her an yuvarlanabilme riskim :))Pazarda fiyatlar çok ucuz ve her bir cici sen dolaşırken sana beni al diye göz kırpıyor, hangi birine hayır diyebilir ki insan :)) Bir daha ne zaman gelebileceğim, gelmişken alayım deyip saldırıyorsun o tezgahtan diğerine :D En komiği de hiçbirşey almadığını sanıyorken kendini poşetlerle cebelleşiyorken bulman :))Pazarda dolaşmak herşeye…
Şu an okuduğum kitap… Şu çekim yasası kitaplarına karşıt düşünceler var içinde. Henüz yeni okumaya başladım. Fazlasıyla “iyi düşün, iyi olsun” mantığında kitap okuduktan sonra biraz da farklı düşüncelere yer vermenin iyi olacağını düşündüm. Hep “İyi düşüneyim, iyi olsun” dememek için :)) Amaan ne kadar “iyi” bir post oldu bu böyle, hehe :D Herşey iyi olacak da diyeyim de bari tam olsun :D Kitabın içinden hoşuma giden birkaç sözü buraya not etmek istiyorum ve tabii sizlerle de paylaşmak; “Ne garip… Aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.”Halil Cibran “İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.”Hz. Ömer “Eğer kolay ilerliyorsan, dikkat et! Yokuş aşağı gidiyor olabilirsin.”G. Taunt “Bir insana olduğu gibi davran, öyle kalacaktır. Bir insana olabileceği ve olması gerektiği gibi davran, öyle olacaktır.”J. W. Von GOETHE “Bir ağaç boy atmayı ne kadar özlerse, kendini o kadar yükseklerde bulur.”H. D. THOREAU…
Bu yazıyı eğer ki blogunuzun izleme sütununda görüp de tıkladıysanız beni yaklaşık bir senedir ya da birkaç gündür takip ediyorsunuz demektir :)Aranızda henüz hiiiç konuşma şansımız olmayan sevgili blogger olan ve olmayan arkadaşlarım var, biliyorum :)Şimdi sesli/sessiz herkese bir soru yöneltmek istiyorum :)Merak ediyorum işte, anlayınnn :))Beni neden izliyorsunuz? Evet, madem ki izliyorsunuz; bir sebebi vardır mutlaka, değil mi? Fotoğraflarımı beğeniyorsunuz/ya da beğenmiyorsunuz, yazılarım hoşunuza gidiyor/ya da gitmiyor, tasarımlarımdan ilham alıyorsunuz/ya da tasarımlarımla işiniz olmaz, vs. vs.Neden buradasınız? Vakit ayırıp bir yorum bırakabilir misiniz rica etsem?
