Kendini Okutan Yazı
Öncelikle tespitlerimin bilimsel gerçeklere dayanmadığının altını çizmek isterim. Subjektif bir değerlendirme olup mutlaka hemfikir olmadığımız yönler de olabilir :) Sadece uzun süredir sıkı bir blog dünyası takipçisi ve aynı zamanda da blog yazarı olarak kendi deneyim ve gözlemlerimden bir yazının nasıl kendini okuttuğuna değineceğim. Bu zamana kadar kendi okuduğum yerli-yabancı yazılardan, ziyaret ettiğim bloglardan da yola çıkarak… Hepimizin okuduğu yazıların, takip ettiği blogların hayat tarzımıza yakın, zevklerimize hitap eden, okurken kendimizden birşeyler bulduğumuz türde içerikleri oluyor. Hiçbirimiz aynı cinsiyetten olsak bile eğer ki dans etmekle alakamız yoksa dans hakkında romanlar yazan, dans kurslarından fotoğraflar içeren bir blog arşivinin müptelası olmuyoruz :) Bizi şu sanal dünyada hemcinslerimizle buluşturan, takip ettiklerimiz, tarafından takip edildiklerimiz hep ortak bir sesin yansıması aslında… Hani ilk kez bir ortama girdiğimizde insanlar önce kıyafetimizi süzerler, bizi ona göre karşılarlar ya. Aslında blogumuzun ana sayfası da bizim kıyafetimiz; ziyaretçiye, okuyucuya bizi o sunuyor. Bu nedenle, blogumuzun adından tutun…